14 öykücük, hepsinin ana karakteri de Tante Rosa (isim ve hikayeyi Sevgi Soysal, teyzesi Rosel'in kişiliğinden yola çıkarak yaratmış). 11 yaşında at cambazı olmayı kafasına koyan hayallerle dolu Tante Rosa, at cambazı olamayacağını anladığında rahibe olmaya, rahibe okulundan atıldığında ise evlenmeye karar veriyor. Zorlama evlilik hayatından bunaldığında eşini ve çocuklarını arkasında bırakarak, başka bir kente gidiyor. Mezar düzenleyicisinden, pansiyonculuğa kadar bin bir türlü iş deniyor, kimisinde başarılı olurken, çoğunda çuvallıyor. Asla denemekten vazgeçmiyor, yılmıyor, sil baştan yeni hayatlara başlayabiliyor. Çok farklı, toplumun dışında bir karakteri anlatıyor Tante Rosa. Sanki bir Türkün değil de yabancı bir yazarın elinden çıkmışçasına özgün bir anlatımı ve konusu var kitabın.
Biz okurlar, Tante Rosa'nın doğumundan ölümüne kadar geçen, çoğu zaman hüzünlü, yer yer komik ve alaycı bu farklı hikayesine eşlik ediyoruz yol boyunca. Tante Rosa özgürlüğüne sahip çıkan, yılmayan, farklı olabilen, cesaret dolu bir kadının öyküsü. Kitabın giriş kısmında hem Murat Belge'nin hem de Funda Soysal'ın yazmış olduğu yazılar Sevgi Sosyal'ı ve Tante Rosa'yı daha iyi anlamamızı sağlıyor. Tante Rosa ve Sevgi Soysal'ı okuduğum bu ilk kitapla sevdim. Tavsiye ederim.