Kızıl Kale'nin sırları var, sadece ölülerin bildiği.
Sayfa 117 - Epsilon YayıneviKitabı okudu
İdamların gerçekleşeceği sabah şafak, gri ve nemli söktü. Ölüme mahkûm edilenler, zincirlere bağlı halde zindanlardan Kızıl Kale'nin dış avlusuna getirildi. Prens Aegon ve sarayı bakarken orada dizlerinin üstüne çökmeye zorlandılar.Rahip Eustace, mahkûmlar adına Anne'nin ruhlarına merhamet etmesini dileyerek dua etmeye başlamasıyla yağmur da yağmaya başladı. Mantar, "Çok sert bir yağmur yağdı ve Eustace çok uzun süre mırıldandı, mahkûmların kafaları kesilmeden önce boğulma larından korkmaya başladık," diye yazıyor. Nihayet dua sona erdi ve Lord Cregan Stark, hanesinin gururu olan Valyria harikası Buz'u kınından çıkardı zira Kuzey'deki vahşi geleneğe göre ölüm kararını veren adamın aynı zamanda kılıcı da indirmesi gerekirdi ki onların kanı sadece kendi eline bulaşsın.Yüksek lord ya da sıradan bir infazcı fark etmez, Cregan Stark'ın o sabah yağmurda gerçekleştirdiği kadar infazla karşılaşan kişi sayısı çok azdır. Yine de bir çırpıda iş tamamlandı.
Huzur bulur bugün seninle âlem
Ey bu asırda rahmet-i âlem Risale-i Nur
Sürur bulur bugün seninle âdem
Ey bir rahmet-i âlem Risale-i Nur Bu hasta gönüller çoktan perişan
Varsa sende eğer Lokman'dan nişan
Bir şifa sun, gel ey mahbub-u zîşan
Ey cilve-i rahmet-i âlem Risale-i Nur
* * *
Gelmez mi sonu bu uzun hecenin
Zorla kale alınır ama, zorla kalp kazanılmaz...
Ne yazık ki kafatasının kemik bölgesinde sevdiği şeyler için bir kale bulunmuyordu.
Sayfa 32 - Nemesis KitapKitabı okudu
Son derece güzel bir Rus prensesi varmış güzelliği nispetinde hodbin gaddar ve müstebit olan bu prenses kendisine tılsımlı bir kale yaptırmış ve orada saklanmış. Tılsımı kırıp kaleyi alabilecek bir delikanlıya ancak varacağını, teşebbüslerinde muvaffak olamayan gençlerin ise kafaları kesilip kale duvarına asılacağını ilan etmiş. Neticede binlerce kesik baş kale duvarını tezyin etmiş.
Umumi efkârı heyecana getiren bu gaddarliğa karşı isyan eden kabadayı bir genç üstüne Kızıl bir gömlek giymiş kanlı prensesle evlenmek için değil de dökülen bunca kanların intikamını almak maksadıyla isyan bayrağını yükseltmiş. Egoist değil altruist bir niyetle harekete geçen yiğidin başına geniş bir halk kitlesi toplanmış. Neticede prensesin tılsımlı kalesi alınmış, kızıl gömlekli kahraman muvaffak olmuş. Fakat o, sözünde durmayarak kanlı prensesle evlenmiş ve tahta çıkarak kendisini Kızıl Çar ilan etmiş..
Stalin 17. Yüzyıl masalında tasvir olunan bu Kızıl Çar'ın 20 yüzyılda Rus şartları dahilinde yetişen reel bir eşidir.
Sayfa 99Kitabı okudu
"Endülüs Emevi Devleti kurulduğunda burası önce bir kale olarak inşa edilmiş. Renginden dolayı Kızıl Kale yani Elhamra denmiş."
Sayfa 36 - Timaş GençKitabı okudu
Her sevgi bir düğüm atmış koluna
Dokundukça inler, yarası vardır.
Irak gönüllerin uçurumuna
Ezgiden bir köprü kurası vardır.
Aslı saçlarını yönüne sermiş,
Altı tel koparıp göğsüne germiş,
Kerem, yarasından bir kabuk vermiş,
Sayfa 25Kitabı okudu
Robert purosundan yeni bir nefes çekerken doğrulup “Tarih Mösyö Picot, tarih! Toplumları halk yapan şey ortak geçmişleridir. Ortak geçmişlerini yeniden yazabilirsen onları istediğin yere güdebilirsin. Eğer nerden geldiklerini bilmezlerse, gittikleri yerin daha iyi mi, kötü mü olduğunu ölçemezler. Ölçümün olmadığı yerde şikâyet olmaz! Sorumlu aranmaz! Güdersin. Kızıl Kale tabii ki Babür kralı tarafından yapılmadı, çünkü Kızıl Kale’nin kuleleri bile İslamik geleneğe aykırıdır... Neyse tarih dersi için buluşmadık. Hindistan’ı himayeye almak için yapılan hamlelerden sadece bir tanesidir bu. Dikkatini çekeceğini bildiğim için dosyaya eklettim. Yoksa Türklerin Hintlilerden epey farklı bir kültürle geliştiklerini, savaşçı bir ruha sahip olduklarını biliyoruz. Çanakkale’deydim! Ancak bu dosyayı sana kıyaslama yapman için değil, doğru müdahalenin ne kadar başarılı olduğunu anlaman için gösteriyorum. Dünyadaki en eski medeniyet nedir Mösyö Picot?” diye sordu.
“Sümerler,” dedi Picot, tereddütsüz, çünkü tarih okumuştu üniversitede.
Güldü Robert, “Tarihçi olarak senin Sümerler demeni istediğimiz için tarihteki en eski medeniyetin Sümerler olduğunu düşünüyorsun Mösyö. Çünkü o düşünceyi oraya biz koyduk,” dedi.
Sayfa 272 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Yedikulede Akşam
Akşam, Yedikulenin gezer sokaklarında;
Kızıl bir şerit gibi yolların ucu yandı,
Güneş, yardı başını bir kale duvarında ..
Bostan korkulukları sanki bir kahramandı, Kuşlara bahsederken büyük tasavvurundan
Sular, olduğu yerde bir defa halkalandı:
Akşam, attı kendini Yedikule surundan ...
(Cevdet Kudret Solok)
Varlık YayınlarıKitabı okudu
