Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
16. Yüzyıldan sonra Türk boyları ve Türkmenler İranlılara da Kızılbaş demişlerdir.
Ferhat hocanın namazı o kadar uzun sürmedi, seccadesini toplayarak ayağa kalktı: "seni kızılbaş dedesi seni," dedi. "ooh ne iyi ! Namaz yok, oruç yok. Ne kolay!" "Zor," dedi gülerek Dursun dede. "İnsan olmak çok zor sultanım. Dünyada çok şey kolay da, insan olmak zor." İnce Memed 4
Reklam
Benim Adım Kırmızı
Üçüncü Murat, yahudilerin statüsünü düşürmek mecburiyetini duyuyordu ki, bir kıyafet reformu ile gösterişli giyinmelerini yasakladı ve aşağılamak için de, kızılbaş misli, baş giysilerinin kırmızı olması için bir ferman çıkardı, yahudilerin iktidardan uzaklaştırılma dönemi başlamaktadır. Demek, şimdi Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı nesrini bu açıdan bir manifesto saymak yerindedir, Üçüncü Murat Dönemi'ni ve yahudilere katliamı yazmaktadır; nesrinde kırmızı üzerine güzelleme ve savunma var.
YGS
Türkiye'de bu gibi ciddi işleri layık olduğu ciddiyetle tetkik ve muhakeme, edebilecek ilim adamlarının mevcudiyeti gayri kabili inkârdır. Bizzat tanıdığım kıymetli tarih, lisan, içtimaiyat mütehassısları vardır. Fakat bu işi onlara havale edemezdiniz ve edememekte mazursunuz, ilme ilmi techil ettirmek, hakikate hakikat namına yalan söyletmek
Sayfa 25
Çaldıran Savaşı
Âlî'ye göre Çaldıran Savaşın'da ölen Kızılbaş askerinin sayısı yirmi iki bin kadardır.
Aleviler üstüne çok şey duymuştu Kenan. İyi şeylerdi çoğu; dayanışmaları, insancıl sevgileri, hoşgörüleri, şiir, saz tutkuları, yüzyıllar boyu çektikleri çileler; ezilmişlikten gelen kapalılıkları. Çoğu uydurulmuş bir sürü karalamalar. Horlamalar… Kızılbaş sözünün nasıl ağır bir suçlama, bir sövgü olduğunu iyi bilirdi Kenan.
Reklam
Türklüğü kabul etmiyorlardı. Halbuki biz Türk'tük. Bu ordu Türk ordusu idi. Türklük için savaşıyorduk. Asırlarca süren maceralardan sonra son sığınağımız ancak bu Türklük olabilirdi. Fakat ne çare ki, bu "Biz Türk değil miyiz?" diye sorunca "Estağfirullah" diye cevap verenlerin görüşüne göre, Türk demek Kızılbaş demekti. Kızılbaşlığın ise ne olduğu bilinmiyordu. Ama, onu herhalde kötü bir şey sayıyorlardı. Yahut belki de aslında Kızılbaş olukları halde böyle görünüyorlardı. Anadolu da vaktiyle binlerce, on binlerce insan Kızılbaş oldukları için öldürülmüşlerdi. Gerçi bu öldürülenler hakiki saf Türk aşiret halkı, Oğuz Türkleri idiler. Demek ki korku hâla yaşıyordu...
Sayfa 88 - Remzi Kitabevi
Kahve fincanında kaçak çay, sen, ben ve Kızılbaş Kurtuluş Ordusu üzerine çarpıcı fikirler
Şafakta kırılmış cângülüyüm Bir kızılbaş âhına benzer gülüşüm Bölünmez bir an'ın ortasında Günlerce, gecelerce yürümüşüm Öperek yalnızlığın yanaklarından İçimi içime bölmüşüm Ve yüzünün ürkek aydınlığında Gerçeklere uyanmış düşüm Şimdi, ıssız güzellikle sevişmek için Bir acıya, bir de sana dönmüşüm
Sayfa 39 - Fe Yayınları, Birinci Baskı, 1991 / Ankara, İÇERDEN OKUNAN GAZEL
İnsan olmak zor...
Seni Kızılbaş dedesi seni, dedi. “Oooh, ne iyi, namaz yok, oruç yok... Ne kolay!"   "Zor," dedi gülerek Dursun Dede. “İnsan olmak çok zor sultanım. Dünyada çok şey kolay da, insan olmak zor."
Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Kızılbaşlar Korkmazlar. Yüce dağların kartallarına benzerler. Türkü söylerler ki, Çok yanık. Elalemin Parmakları ağızlarında kalır, Kızılbaş türkülerini dinlerken...
“1513’te Semerkant’ın yeniden fethi için İran’ın sağladığı askerî destek karşılığında Safevî şahı İsmail’in ve onun Şii sûfî tarikatının bir müridi gibi kızılbaş sarığı saran Bâbür, Timur’un başkentine üçüncü (ve son) kez yerleştiğinde yine faydacı bir tavırla Safevî egemenliğini kabul etmiş ve Semerkant camilerinde Şah İsmail adına hutbe okutup sikke bastırtmıştır. Bâbür’ün bu şekilde Şiiliği kabul etmesi, Şiileri ve itikatlarını sık sık kötüleyen yaklaşımıyla tezat teşkil ediyordu (Bâbür’ün soyundan gelenler, kendisinin Safevî egemenliğini resmen tanımasından hicap duymuşlardır).
Sayfa 55 - Kronik KitapKitabı okudu
İtikatın zorluğu mu? İnsan olmanın zorluğu mu?
Ferhat Hocanın namazı o kadar uzun sürmedi, seccadesini toplayarak ayağa kalktı: "Seni Kızılbaş dedesi seni," dedi. "Oooh, ne iyi, namaz yok,oruç yok... Ne kolay!" "Zor," dedi gülerek Dursun Dede. "İnsan olmak çok zor sultanım. Dünyada çok şey kolay da, insan olmak zor."
Sayfa 146 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Allah belanızı versin puhhhhhh
Birkaç gün sonra da askerler şehri yağmalamaya başladılar. Çok geçmeden mübarek mekânlar bile darmadağın edildi. Elbette Sünniliğin mekânlarıydı bunlar. İmam Azam, Abdülkadir Geylani, Hallac-ı Mansur, Cüneyd-i Bağdadî türbeleri başta olmak üzere sayısız türbe ve köklü medreseler yıkıldı. Üstelik de bazı kendini bilmez Kızılbaşlar, türbelerde medfun âlimlerin kemiklerini dışarı çıkartıp “Sünni köpeği!” diye hakaret ederek üzerlerine tükürmüşler, kırıp ufalamışlar bile. Bu hususta Bağdatlı genç şair Fuzulî, Şah adına Beng ü Bade adlı bir kitap yazıp ondan Bağdatlılar için merhamet istedi ve bilhassa türbelere zarar verilmemesi için dilekte bulundu. Şah, Fuzulî’yi dinlemedi, kitabı için birkaç altın caize verip geri çevirdi. Şiirlerini de fazla sevmedi herhalde. Yine de Kızılbaş dervişler bu şiirleri ezberlemekten geri kalmadı.
Oyuşşpju cocuğğlariii
Dün, nöbet tuttukları yerde ateş yakmaya çalışan bazı askerlerin ateşi tutuşturmak için terk edilmiş camiden çıkarıp getirdikleri dinî kitapları ve Kur’an nüshalarını kullandıklarını gözlerimle gördüm. Akşamki yemeğimi de Hz. Ebubekir ile kızı Hz. Aişe’ye küfürler eden Kazvinli Kızılbaş bir tacir ile birlikte yedim. Şah’ın bunlardan haberi olup olmadığını bilemiyorum. Lâkin gördüklerimi Şehzade’ye kesinlikle anlatmıyorum. Öfkeli birisi. Gerçi tedbirli de, ama bakarsın Trabzon’daki gibi celallenmeye kalkışır, başımıza bela açarız. Gerçi benim gördüğüm her şeyi o da görüyordur ya!..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.