İşte Meksikalı şef, bir Pazar sabahı, yürekle dalak arasındaki bilincimi bir kılıç darbesiyle açtı: "Güveniniz, dedi bana, kork mayınız, hiç canınızı acıtmayacağım," ve çarçabuk üç dört adım geriye gitti ve süslü pala ile havada bir daire çizerek, arkamdan önüme geçerek bütün gücüyle üzerime atıldı, sanki beni yok et mek istiyordu. Oysa kılıcın ucu tenime hafifçe değmiş, küçücük bir damla kan akmıştı. - Hiçbir acı duymadım, sonuçta yeniden bir şeyler karşısında uyanıyordum ve şimdiye dek yanlış doğmuş ve kötü şeylere yönlendirilmişim izlenimi içindeydim, ve içimin hiçbir zaman olmadığı biçimde bir ışıkla dolduğunu hissettim…. "Seni kendiliğinde yeniden dikmek gerek, seni asimile eden ve seni üreten Tanrı olmadan, sanki sen kendi kendini oluşturu yormuşsun gibi ve sen Hiçliğin içindeymişsin ve de Ona karşıy mışsın gibi, her an kendini oluşturuyorsun."
Kızılderili şefin sözleri böyleydi; ben onları ancak kaydede biliyorum, aynen bana söylediği haliyle değil de, Ciguri'nin fan tastik ışıkları altında yeniden şekil verdiğim haliyle söylüyorum.