Temsilci durdu. "Ben temsilciniz olarak konuşmaya geldiğimde, silah çekmek de ne oluyor?" dive sordu. Wells bu sözleri de çevirdi ve sonra daha uzlaşmacı bir sesle şunlara ekledi, "Baba (adamlardan biri Wells'in cok yakın bir arkadaşının babasıydı), bana itaat etmeni istiyorum, o silahi yere bırak ve buraya gel." Kızılderili, tüfeği yere bıraktı ve cevap verdi: "Evet oğlum, sana itaat ediyorum." Daha sonra da Gallagher'a şunları söyledi "Eğer bana babam olarak geldiysen, niçin bu kadar çok silah getirdin?"
Sayfa 104
İşte Meksikalı şef, bir Pazar sabahı, yürekle dalak arasındaki bilincimi bir kılıç darbesiyle açtı: "Güveniniz, dedi bana, kork­ mayınız, hiç canınızı acıtmayacağım," ve çarçabuk üç dört adım geriye gitti ve süslü pala ile havada bir daire çizerek, arkamdan önüme geçerek bütün gücüyle üzerime atıldı, sanki beni yok et­ mek istiyordu. Oysa kılıcın ucu tenime hafifçe değmiş, küçücük bir damla kan akmıştı. - Hiçbir acı duymadım, sonuçta yeniden bir şeyler karşısında uyanıyordum ve şimdiye dek yanlış doğmuş ve kötü şeylere yönlendirilmişim izlenimi içindeydim, ve içimin hiçbir zaman olmadığı biçimde bir ışıkla dolduğunu hissettim…. "Seni kendiliğinde yeniden dikmek gerek, seni asimile eden ve seni üreten Tanrı olmadan, sanki sen kendi kendini oluşturu­ yormuşsun gibi ve sen Hiçliğin içindeymişsin ve de Ona karşıy­ mışsın gibi, her an kendini oluşturuyorsun." Kızılderili şefin sözleri böyleydi; ben onları ancak kaydede­ biliyorum, aynen bana söylediği haliyle değil de, Ciguri'nin fan­ tastik ışıkları altında yeniden şekil verdiğim haliyle söylüyorum.
Reklam
Bu sözleri duymazlıktan gelen Don Kişot, ikna edici sözler söylemeye başlar:"... Onların uşaklarıysa kocaman, hiç keşfedilmemiş krallıklarla ödüllendiriliyorlar." Sancho’n un "Bin dayak yetmez ona. Bindir dayak istiyor" sözleri üzerine Don Kişot sinirlenir: "Kes sesini Sancho." Cervantes, Kızılderililerin kimlerle savaşmak zorunda kaldığını soykırımın yapılmakta olduğu yıllarda susmamakta kararlı olan Sancho'nun ağzından açıkça yazar: "Babamız Amerika'nın alçakların barınağı, fahişelerin sığınağı olduğunu söylemedi mi?" Don Kişot daha da sinirlenir: "Kes sesini dedim." Ve Cervantes, Sancho'yu konuşturmaya devam eder: "Hint Adalarına doğru yola çıkan herkes vicdanını rıhtımda bırakır." Don Kişot'un yazıldığı yılın ardından ilk göçmenler Amerika'ya doğru yelken açarlar. Kaptan Nevvport'un gemisiyle yola koyulan İngiliz göçmenlerin hepsi de erkekti. Tütün sömürgeciliğinin ilk adımlarını atan erkekler için sonradan 90 genç kız getirilir. Kızlar tütün karşılığında takas edilirler. Amerika'ya ilk zenci köleler ise 1619 yılının Ağustos ayında Hollandalılar tarafından getirilir.
Amerika'yı boydan boya kat eden Kuzey Pasifik Demiryolu'nun açılış törenine Oturan Boğa da davet edilir. Konuşma yapmak üzere kürsüye çıkan Oturan Boğa'nın sözleri yanındaki subay konuklara şöyle çevirir: "Kızıl ve yumuşak kalbimle size hoş geldiniz diyorum..." Alkış seslerine bir anlam veremez Oturan Boğa. Kendi dilinde şunları söylemişti çünkü: "Bütün beyaz insanlardan nefret ediyorum. Yalancı ve hırsızsınız. Topraklarımızı alıp bizi sürgün ettiniz."
Sayfa 55 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
24 öğeden 21 ile 24 arasındakiler gösteriliyor.