Etkili empati kuran insanlar, kendilerine anlayış ve güvenilirlik kazandıracak şekilde acı çekmişlerdir. Oyun yazarı Thornton Wilder bir keresinde böyle bir kişinin dünyaya getirdiği zorlayıcı varlığı tarif etmiştir:
"Yaranız olmasaydı gücünüz nerede olurdu? Alçak sesinizin insanların kalbini titretmesini sağlayan şey sizin pişmanlığınızdır. Melekler bile yeryüzündeki sefil ve serseri çocukları, yaşamın çarkları arasında kırılmış bir insanın ikna edebileceği kadar ikna edemez. Aşkın hizmetinde yalnızca yaralı askerler hizmet edebilir."
The people who practice effective empathy have suffered in ways that give them understanding and credibility. The playwright Thornton Wilder once described the compelling presence such a person brings to the world:
"Without your wound where would your power be? It is your very remorse that makes your low voice tremble into the hearts of men. The very angels themselves cannot persuade the wretched and blundering children on earth as can one human being broken on the wheels of living. In love's service only the wounded soldiers can serve."
"Hayatımızda öyle anlar vardır ki," diye yazmıştı Honoré de Balzac, "dostumuzun yakınımızda olduğunu hissetmek dayanabileceğimiz tek şeydir. Yaralarımız, sadece acının derinliklerini ortaya çıkaran teselli edici sözlerin altında açılır."
"There are moments in our lives," Honoré de Balzac wrote, "when the sense that our friend is near is all that we can bear. Our wounds smart under the consoling words that only reveal the depths of pain."
Çünkü kimse kalmıyor, uzun vadede hayaletlerinizle tek başınızasınız. Sen gemisin, onlar şişe.
Because nobody stays, in the long run you're on your own with your ghosts. You're the ship, they're the bottle.
“gözlerini kapattın. İşte fark buydu. Bazen gördüklerinize inanamazsınız, hissettiklerinize inanmanız gerekir. Ve eğer başkalarının size güvenmesini istiyorsanız, siz de onlara güvenebileceğinizi hissetmelisiniz, karanlıkta olsanız bile. Düştüğünüzde bile”
“you closed your eyes. That was the difference. Sometimes you cannot believe what you see, you have to believe what you feel. And if you are ever going to have other people trust you, you must feel that you can trust them, tooeven when you're in the dark. Even when you're falling.”
Neden sessizlikten utanıyoruz? Tüm gürültüde nasıl bir rahatlık buluyoruz?
Why are we embarrassed by silence? What comfort do we find in all the noise?
"Sahip olduğumuz kültür, insanları kendileri hakkında iyi hissettirmiyor. Ve kültür işe yaramazsa, satın almayın diyecek kadar güçlü olmalısınız."
"The culture we have does not make people feel good about themselves. And you have to be strong enough to say if the culture doesn't work, don't buy it."
O the mind, mind has mountains;cliffs of fall
Frightful, sheer, no-man-fathomed. Hold them cheap
May who ne'er hung there.
I wake and feel the fell of dark, not day.
And I have asked to be
Where no storms come.
Keder farklıdır. Kederin mesafesi yoktur. Keder dalgalar, paroksizmler, dizleri zayıflatan, gözleri kör eden ve hayatın günlüklüğünü yok eden ani endişeler halinde gelir.