Sabahattin Ali’nin ilk romanı olmasına rağmen gerek dil ve anlatım, gerek olayların kurgusallığı olsun her insanın kütüphanesinde bulunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Özellikle bazı betimlemeleri halen aklımda :)
9 yaşındaki Yusuf, Aydın’ın Nazilli ilçesinde anne babasının trajik ölümünden sonra Selahattin Bey tarafından evlat ediniyor. Yusuf’u kendi kızından ayrı tutmayan Kaymakam Selahattin Bey, onun gezme düşkünü karısı Şahinde Hanım ve kızları Muazzez ile birlikte yaşamaya başlıyorlar ve olaylar bundan sonra gelişiyor. Yusuf ile Muazzez’in Nazilli de başlayıp Edremit’te biten bir dizi olayla çalkantılı aşkı, taşradaki toplumsal olaylar ile çok güzel ele alınmış. Kitabın sonunda işlenen ölüm teması sanki bana biraz ucu açık gibi geldi. Ölüm aslında hem bir kurtuluş hem de bir direniş imgesi sanki. Yani bir yandan Muazzez’in rakı masalarında bir yığın adamlarla birlikteliğinden sonra onuru kurtaran bir araç olurken bir yandan da toplumsal duyarsızlaşmanın açığa çıkarılma aracı.
Dönemin toplumsal yaşantısı ile memuriyet hayatı arasındaki etkileşimler sade ve anlaşılır bir dille okuyucuya aktarılmış.
İlk başlarda biraz ağır ilerledi okurken ama sonlarına doğru çok sürükledi, kitap aktı resmen. Çok duygusalsanız benim gibi, sonunda bir damla göz yaşınızı yüzünüzde hissedebilirsiniz. :)