Çoğu yazarın yazdıkları ölümlerinden sonra tanınıp zamanla sevildi, klasikleşti. Ben bu yüzden hep günümüz yazarlarının, pek bilinmeyen ama tanıyanların sevdiği yeni yeteneklerin destekçisi olmuş; yeni dünyalar keşfetmekten mutluluk duymuştum.
Birleşik Devletlerin dünya pazarını eline geçirmesi, bütün dünya ülkelerini sarstı. Kurumlar, iktidarlar yıkılıyor ya da değişiyordu her tarafta. Almanya, İtalya, Fransa, Avustralya ve Yeni Zelanda kooperatif cumhuriyetler olmuştu. İngiliz İmparatorluğu'ndan durmadan parçalar kopuyordu. İngiltere'nin başında bir sürü derdi vardı. Hindistan tam bir isyan içindeydi. Bütün Asya tek bir ses olmuş "Asya Asyalılarındır!" diye bağırıyordu. Ve Uzak Doğunun sonunda Japonya, sarı ırkları beyazlara karşı kışkırtıyordu. Kıtalararası bir imparatorluk düşü gören ve bunu gerçekleştirme çabasında olan Japonya bu arada kendi proletaryasını eziyordu. Savaş, Çinli ve Hintli emekçilerle Samuray kastları arasında oldu ve sosyalist işçiler kitle halinde öldürüldüler. Tokyo sokaklarında ve Mikado sarayında saldırı sırasında kırk bin işçi öldürüldü. Kobe tam bir mezbahaydı: Pamuk işçilerinin makinalı tüfeklerle taranması, modem savaş araçlarıyla toptan imha konusunda en korkunç örnek olarak klasikleşti. Ve Japon oligarşisi bu kargaşalardan iyice vahşileşerek çıktı. Doğuya egemenliğini kabul ettirdi ve Hindistan dışında, dünya pazarının Asya kesimini denetlemeye başladı.
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
Biraz ağır olmaz inşallah ama: "İslam bir hazine olarak bizim omuzlarımıza verilseydi acaba yirmi yil idare ettirebilir miydik? diye bazen düşünüyorum. Çünkü bizde maalesef bazı noktalar klasikleşti. Bu dönemde çoğu insan yirmi yaşına kadar mücahid, yirmisinden sonra parayı bulursa müteahhit oluyor. Daha sonra da o parayı büyütebilmek, muhafaza edebilmek için bol keseden konuştuklarının tam aksi istikametinde eylemlere girişiyor.
Sayfa 20 - TimasKitabı okudu
“Michael Ende’nin hayal gücü ve fantazyalarla dolu bu masal-romanı dünya çapında bir başarıya ulaştı ve klasikleşti.” - Buch aktuell
Japonya
Pamuk işçilerinin makineli tüfeklerle taranması, modern savaş makinelerinin tarihte ilk kez başardığı korkunç bir zaferin örneği olarak klasikleşti.