Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yunan işgal ordusu yenilmiştir, Türkler 9 Eylül’den beri İzmir’e yeniden sahip olmuştur, son düşman birlikleri Çeşme üzerinden ülkeyi terk etmiş, liderleri General Trikoupis esir alınıp Ankara’ya getirilmiştir. Birkaç gün sonra, 11 Ekim’de, Mudanya’da Yunanistan’la mütareke imzalanır.
Sayfa 17
Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir [etkendir]. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Reklam
Efendiler, içtimai hayatin mebdei [sosyal hayatın kaynağı] aile hayatıdır. Aile, izaha hacet yoktur ki, kadın ve erkekten mürekkeptir. (...) Esna-yı seyahatimde [gezilerim sırasında] köylerde değil bilhassa kasaba ve şehirlerde kadın arkadaşlarımızın yüzlerini ve gözlerini çok kesif ve itina ile kapatmakta olduğunu gördüm. Bilhassa bu sıcak mevsimde bu tarz kendileri için mutlaka mucib-i azap ve ıstırap olduğunu tahmin ediyorum. Erkek arkadaşlar. Bu biraz bizim hodbinliğimiz [bencilliğimiz] eseridir. Çok afif [temiz] ve dikkatli olduğumuzun icabıdır. Fakat muhterem arkadaşlar, kadınlarımız da, bizim gibi madrik ve mütefekkir [anlayan ve düşünen] insanlardır. (...) Onlar yüzlerini cihana göstersinler. Ve gözleriyle cihanı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak bir şey yoktur.
Dünyada Türklerden daha büyük, daha eski, daha saf bir millet yoktu. Cumhuriyet'le beraber halkın egemenliğine dayanan bir devlet kurulmuştu. Bu devlet "layik" [laik]ti. Her reşit Türk vatandaşı kendi dinini seçmekte özgürdü. Türk dili Türk milletinin kalbiydi, ruhuydu.
En sık kul­lanılan ünvanları Gazi veya Gazi Paşa'dır!
Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar. ... Şarkı, besteci Felix Körling’in o yıllarda İsveç halkının dilinden düşmeyen ve Türkiye’ye muhtemelen Selim Sırrı Tarcan tarafından tanıtılan bir eserine dayanır.
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
Cumhuriyet'in kuruluşunun ardından Ankara'da, gardaki tesadüfi bir karşılaşmalarında Reisicumhur ona şöyle soracaktı: "Paşam, niçin Hilafet Ordusu komutanlığını kabul ettin?" Subhi Paşa bu soruya "bir an tereddüt etmeksizin" gayet mültefit bir cevap verdi: "Size mağlup olmak için."
Gerçekte Mustafa Kemal'in "ilerici" taraftarlarıyla "gerici" hasımları arasındaki çelişki bu kadar sert değildi. Mesela İzmir mebusu Hacı Süleyman TBMM'nin açılışının üzerinden daha birkaç hafta geçmeden köylere okul yaptırmanın şehirlere büyük camiler inşa ettirmekten çok daha hayırlı bir iş olduğunu söyler. Kız mektepleri açılması talebini de dile getirir.
...Montesquieu’nün bir kitabında halkın müzikalitesine eğilmeden yenilik yapılamayacağını okuduğunu belirtir.
Sayfa 247Kitabı okudu
1935 yılının Mayıs ayındaki Halk Fırkası Kongresi’nde delegelerden Hakkı Tarık Us peçenin kanunla yasaklanmasını talep ettiyse de bu rağbet görmedi ve böyle bir yasa hiç çıkmadı. Lenin’in karısının 1919 Komsomol Kongresi’nde Müslüman bir kızın üzerinden örtüsünü çıkartması türünden ibretlik bir eylem Türkiye’de hiçbir zaman yaşanmadı.
Sayfa 327
496 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.