Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Müştak Serhazin
Fatih Sultan Mehmed’e atfedilen bir deyimi hatırladım: “Yapmak istediğimi sakalımın bir teli dahi bilseydi, o teli hemen koparır ve yakardım.” Koca bir imparatorluğu yöneten padişahın ağzının sıkı olması anlaşılabilirdi.
Everest YayınlarıKitabı okudu
Davranışlarımız için sosyal onay beklerken koca bir hayatı ıskalarız.
Reklam
Daima :(
Abdüsselâm Beyin evinde biz karı koca ihtiyar adamla tek başımıza kalmıştık. Burmalı Mescid’in arkasındaki konakta bir aşiret kadar kalabalık oğul, torun, hısım ve akraba içinde yaşayan adam, kendisine her suretle yabancı iki insanın elinde ölecekti. Bu onun sakınılmaz kaderiydi. Bütün hayatım boyunca dikkat ettim. İnsanın daima en çok korktuğu şeyler başına geliyor..
·
Puan vermedi
Afrikalı Leo
AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,2bin okunma
ŞEHADET VAKTİ
22 Ağustos 1966'da Seyyid Kutub'a idam cezası verildiğinde, Assam el-Attar'ın kitabında anlattığına göre Kutub bu kararı tebessüm ve Allah'a ka-lvuşmanın verdiği büyük bir mutlulukla karşılamıştı. Muhammed Ali Benna'nın dediğine göre Seyyid Kutub'un asılmasına asıl sebep "Yoldaki İşaretler" adlı kitabı idi.
Yüksel yayıncılıkKitabı okudu
Ne koca ne evlat. Ne balık peşinde yaşa­mak ne yemek düşünmek. Kimsesiz olmak kim bilir na­sıl güzeldir.
Reklam
Hele böyle anasız babasız kalmışken, hele şu yabancı ve hiç bilmediği koca şehirdeyken.
Koca Victor Hugo! Eğer dünyanın medeni kanunlarını düzenledikleri zaman sana sormuş olsalardı, insanlık medeniyetinin esasını öyle bir şekilde tertip ederdin ki ben bile beğenecek birçok yönlerini bulurdum.
Bir kere dokunsan teline sâz-ı derûnun Bin türlü nevâzişle düzelmez bozulunca Bir kere dokunsan teline gönül sazının, Bin türlü okşamayla düzelmez bozulunca. Koca Râgıb Paşa
Reklam
346 syf.
·
Puan vermedi
"İdealizm öleli çok oldu biliyorsun." dedi. "Biliyorum." "Yalnızca ölmemiş gibi yapıyoruz. İşe gidiyoruz, eve dönüyoruz, holobilgisayarlarımızda hiç tanımadığımız kişilerin özel hayatlarına bakıyoruz. Hepimiz acayip mutluyuz. Etrafımızı saran çürümüşlüğü görmüyoruz. Ama biz başka tarafa bakarken o üzerimize bulaşmaya devam ediyor. Pis kokusu üzerimize siniyor, fark etmiyoruz. Artık hiçbirimiz hiçbir şeyi umursamıyoruz. . . "Düne dönmenin bir yararı yok artık, çünkü dün bambaşka bir insandım." dedi. . . Merhabalar sevgili kitap dostlarım... Kozmik korku ile harmanlanmış bir polisiye daha önce okudunuz mu? Ben de ilk defa okudum ve çok sevdim. Normalde polisiye severim ve kaos projesi benim için farklı bir okuma deneyimi oldu . Yaprak, Nano ve Mert ile tanışmak için hazırsanız başlıyoruz . . Herşey akıl almaz bir cinayetle başladı.. Zihin kuryesi olan Koca Ahmet, bir otel odasında ölü bulundu.. Ve cinayeti aydınlatmak isteyen, Mert ilginç bir yöntemle Yaprak'ı olaya ve aynı zamanda hayatına ortak etti ... Yaprak, bir yandan araştırmalarını sürdürürken, bir yandan da en yakın dostu Nano 'dan yardım almaya devam ediyordu.. . . Kitabın bir yerinde, Nano ile uzay gemisine gidiyor, yaşadığı ilginç deneyimleri okurken, günümüzde yaşanan akıl almaz cinayetlerle alakalı olup olmadığını sorguluyoruz... Peki; Cinayetler neden işleniyor, zihin kuryeleri neden neden tek tek avlanıyordu? Bilinmesinden korkulan sır neydi? Mert ve Yaprak bu işin içinden hasarsız sıyrılabilecek miydi? Aradığımız cevaplar ve fazlası eserimizde der hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim. Kitapla Kalın
Kaos Projesi
Kaos ProjesiAnıl Şahal · Perseus Yayınevi · 20245 okunma
En Büyük Özgürlük
Damarlarıma yeniden yayıldığını duyuyorum kanımın İçtenlikle söylüyorum, seviyorum bu hayatı Ölmek istemiyorum ama ölebilirim şimdi Varsa ölümümün bu dünyaya bir yararı. Koca bir çınar gibiyim, az da olsa yaşım Kopmaz köklerim var hayatın yüreğinde Şimdi ağlayıp sızlanan körpe dallarım Onlar toydur biraz, başları gökyüzünde. Yaşamak, bizim en büyük özgürlüğümüz artık Acıların, gözyaşlarının da bilincine vararak Bağırıp çağırmadan, boyun büküp ağlamadan Yaşamak... enginlerde salınıp, yücelerde coşarak. Bağırıyor içimde bir kuş, durmadan bağırıyor: Şair, bir taşı oyup da içine girmenin zamanı geçti! Bir kez daha gülümseyerek yanıltıyorum onu: Ağladım. Biraz rahatladım. İyiyim şimdi.
Koca bir çınar gibiyim, az da olsa yaşım Kopmaz köklerim var hayatın yüreğinde Şimdi ağlayıp sızlanan körpe dallanın Onlar toydur biraz, başları gökyüzünde.
Varna savaşı
Savaş 10 Kasım 1444 tarihinde başladı. Haçlıların başkomutanı olan Hunyadi Yanoş hemen taarruza geçip Osmanlı'nın sağ koluna hücum etti. Bu güçlü saldırı karşısında Karaca Paşa geriye çekilmek zorunda kaldı. Eflak kuvvetleri de sol kanadı zor bir duruma soktular. Osmanlı ordusu geri çekilmeye başladı. Ancak merkezde bulunan Sultan Murad
Sayfa 108 - Sultan II. MuradKitabı okuyor
Arkadaşlarımızla hiç ayrılmayacağımızı düşünürüz. Keşke sonsuza kadar böyle aynı mahallede, aynı okulda yaşasak diye dilekler tutar, birbirimize sözler veririz, ama yıllar bire birer alır arkadaşlarımızı elimizden. Ancak yeryüzünde ne kadar kötülük varsa bizde de o kadar umut vardır. Ergenlikle birlikte aşk denilen o büyülü, o rezil, o soylu, o kahraman o korkak duygu utançtan kıpkırmızı olmuş bir yüzle çalar kapımızı. Aklımız, yüreğimiz birine takılır kalır. Bu kez yaşamın merkezine onu koyar, her davranışın, her duygunun, her düşüncenin anlamını onda ararız. Kendimizi onun gözlerinde izleyip, bir benzerimizi bulduğumuzu sanarak, dünyanın en güzel, en olmayacak, en aptal düşünü kurarız. Artık mutluluğu yakaladığımızı sanırız. Sansı yolunda gidenler belki de mutluluğu yakalar, ama kısa süreliğine. Çok geçmeden, koca bir kamyonun, küçük bir çocuğun bisikletini çiğneyip geçmesi gibi gerçek dünya, düşlerimizi parçalayıp verir elimize Yaşam o kahrolası oyunlarından birini daha oynar bize. İlk sevgili ellerimizin arasından kayıp bilinmeyen sularda kaybolup gider. Bu serüvenden bize düşen ise, dokunduğumuz da içten içe sızlayan bir yara gibi onun anisin sonsuza kadar yüreğimizin en derin yerinde saklamaktır.
Sayfa 360Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.