.
Herkese merhaba ! Güzel bir kitapla daha ben geldim.
.
Uçsuz bucaksız bir denizde fok avı için yolculuğa çıkan biri çocuk olmak üzere toplam dört kişi ve koca koca umutlarını sığdırdıkları bir kayık...
Tüm hikaye bu dört kişi ve kayık ile geçiyor. Bu bakımdan hikayeyi Yaşlı Adam ve Deniz kitabına benzettim. Geçimini denizden karşılayan insanlar, deniz, mücadele ve daha fazlası her iki kitap için de ortak nokta.
Ala köpek mi? Bence hikâyenin baş kahramanlarından birisi de o olmalı. Ismi de Umut olmalı imiş. Sadece dört kişinin değil tüm kabilenin umudu olan Umut... Okudukça ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Aytmatov'un bu kısa ve güzel hikayesini okumayı unutmayın derim. Hemen bir yerlere not alın. Çerezlik olarak da okuduklarınızın arasına sıkıştırın muhakkak
Kitapla ve sevgiyle kalın. Görüşmek üzere
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer.
_Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır.
_Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
İncelemeye geçmeden önce…
Hayatımda ilk kez bu denli uzuuun bir inceleme yazdım. Neden? Çünkü okuduğum bu romanın İş Bankası baskısında yazar ile ilgili ne kitabın başında ne de sonunda bir ön söz/son söz, herhangi bir bilgilendirme yazısı vardı. Lönk diye romana başlamış ve bitirmiş bulundum. İşin can sıkıcı yanı, okuduktan sonra adeta
İggers’ın (1997), üniversitelerde ders kitabı olarak okutulan tarihyazımı kitabı, öykü-tarih ve kurgu-gerçeklik ilişkileri üstüne tartışmak için, kaydadeğer başlangıç noktaları sunuyor. Bu bölümde, İggers’ın görüşlerini anarak, fakat ona tümüyle bağlı kalmadan, sözkonusu ilişkileri ele alıyoruz. İggers’ın görüşlerine geçmeden, Avrupa dillerinde
Ağzın konuşması bir şey değildir, ağız akılsızdır, onun için ağzın ne dediğine kulak asma... Ama gözler var ya, gözlerin konuşması, ah işte, oturursa o oturur adamın içine, gözlerin söylediği..