Hastahane hayatı dışarıdan yalnız bir koku ile ayrılıyor. Bu koku hastahanenin ruhudur.
Sabahlarda sevmedigi bir şey vardı; neredeyse müstehcen bir şey, diye düşündü. Zaman sanki her gece düzenli olarak mezarından kalkıyor, rutubetli elleriyle yeryüzüne ve yeryüzünde yürüyen her şeye dokunuyor gibiydi. Sabahın ilk saatlerinde çiyin salgıladığı küflü, pis koku, unutulmuş evlerdeki karanlık odaların ağır kokusu gibi nahoş bir şekilde burun deliklerine saldırıyordu.
Reklam
Ruh İkizi ...
"Onun benim ruh ikizim olduğuna fazlasıyla inanmıştım.'' ''Belki de öyleydi. Senin problemin bu sözcüğün ne anlama geldiğini bilmiyor olmak. İnsanlar ruh ikizinin mükemmel bir uyum yarattığını düşünürler ve aslında herkesin istediği de budur. Fakat gerçek bir ruh ikizi ayna gibidir; kişi sana arkanda gizlediğin her şeyi
"ağırlıksız bir şeysin, bulut gibi, buğu gibi, koku gibi, hatıra gibi hafifsin."
Deli eder insanı bu dünya; Bu gece, bu yıldızlar, bu koku, Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç
DELİ EDER İNSANİ BU DÜNYA; BU GECE, BU YILDIZLAR, BU KOKU, BU TEPEDEN TIRNAĞA ÇİÇEK AÇMIŞ AĞAÇ
Sayfa 70 - Yapı Kredi yayınları, 62. BaskıKitabı okuyor
Reklam
Modern tıbbın kökü büyüye ve buna vesile olan bitkiler ve hayvanlardan elde edilen şifalara dayanır.
Sayfa 12
Uçarı rekli hayallerimde sen, saçlarında demlenir iğde kokusu Serinleyen geceye binlerce yıldız düşer Üstümüzde eğlenir gizemli gözler Sana bir yolculuk, bana bir vuslat Sana bir ilk bahar Bana sondaki bahar Saçlarının arasından dağılır Tarçın ve vanilya karışımı bir koku Baharından saçlarından dolu dolu Sana sunulur bir yer yatağı, bana gönlünden bir buse Sana hediye binlerce nefes hayat, bana o nefesten hediye bir nefes hayat.. Harun Küsmüş
Bir güz göğüsünüz siz, güzel, aydınlık, pembe! Ama bende bir deniz gibi yükselir de bu in, Geri çekilirken, üzgün dudaklarımda hep Yakan tadını bırakır acı çamurunun. - Elin baygın göğsümde geziyor; arayışın Boş, sevgilim, orası yağmalanmış bir yerdi Yırtıcı dişleri, tır naklarıyla kadının. Aramayın yüreğimi artık; hayvanlar yedi. Yüreğim yıkık bir saray kalabalıklardan; İçmeler, adam öldürmeler, kavgalar dolu! - Bir koku yüzüyor çıplak göğsünüzü saran!.. Gönüller kırbacı, ey Güzel, istediğin bu! Şenlikler gibi parlayan ateş gözlerinle Yak hayvanlardan kalma bu artığı, temizle! (1857) 52
Güneş ilk olaraktan doğuyorcasına, ıslak, terü taze dağların doruğunda açıldı. Binbir koku güneyden, kuzeyden, doğudan, batıdan geldi. Büyük, yaldızlı kelebekler, kırmızı, yeşil benekli, saydam kanatlı arılar, karıncalar, kurtlar, tilkiler, ayılar, böcekler, sansarlar, kirpiler sarhoş oldular kokulardan, yollara bellere saldırdılar. Kanallar, şahinler, öteki yırtıcı kuşlar, güvercinler, sarıasmalar, ibibikler, üveyikler yalpalayarak, çığlık çığlığa gökyüzünde kayarak, süzülerek, takla atarak, kendilerinden geçerek dolaştılar. Toprak, doğurganlığının en cömert günlerini gerinerek, mestolarak yaşıyordu.
Reklam
Sevgimiz kökü toprağın çok derinlerinde,sağlam,hantal gövdeli bir ağaç değildi belki;ince,narin bir çiçekti.
gölgesine razı bi fesleğen olsaydım, dokunulmadıkça koku vermeseydim, uzun dallarım olsun istemeseydim
Hangi şeytan bir körebeye çevirdi seni? Gözler ellersiz, eller gözlersiz, Görmeden, dokunmadan, yalnız kulak, Yalnız koku alma duyusu, tek başına,
Her zaman özlediği şey, insanların kendisini sevmesi yani, ulaştığı anda dayanılmaz bir şey olup çıkmıştı, çünkü o kendisini sevmiyordu insanları, onlardan nefret ediyordu. Birdenbire doyumu hiç bir zaman sevgide değil, nefrette bulmuş olduğunu anladı, nefrette ve kendinden nefret edilmesinden.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.