Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sevgi özgürlük getirir. Sadakat kölelik getirir. Görünüşte benzerler; derinde ise tam zıttırlar, tamamen zıt. Sadakat rol yapmaktır; onun için eğitildin. Sevgi çılgındır; bütün güzelliği çılgınlığındadır. Nefis kokulu bir meltem gibi gelir, kalbini doldurur ve birden çölün olduğu yerde çiçeklerle dolu bir bahçe belirir.
Yıllar geçmedi, yıllar eskidi Dokunduğum yerde kalıyorum Yaşlı bir kelebek gibi. Yeni bir renk buldum bugün, suyun atkısı rengi Oyuğumdan çıktım Çıkmamı duydum Bir süre yürüdüm yürüdüm Hiç kimsenin ağzını dayayıp da Suyunu içmediği bir çeşme gibi durdum Durdum ki Önce bir elektrik mavisi çöktü içime Sanki bir suya anlatıldım da
Reklam
Günaydın
Gün aydın  Ey börtüler böcekler günaydın Dere bülbülü şakıyan saka sana da günaydın Kırdaki papatyalar meleyen kuzular size de Daldaki çiçek kiraz çiçeği nar çiçeği erik çiçeği günaydın Günaydın hoş kokulu ak zambak mor zambak Kır sümbülü bahçe gülü mevsim lalesi günaydın Leylaklar mor salkımlar mor sümbüler günaydın Bal arısı çalışan karınca mart
Yalan değilmiş eskiden her şeyin daha güzel olduğu; bir nostalji sayıklaması değilmiş. İşte gözlerimle görüyordum. Sokaklar eğri büğrü olsa da kagir evlerin hepsi bahçe içinde tek ya da iki katlı, kiremit damlı. Bütün şehir gibi burada da yüksek duvarların arkasından sokağa sarkmış portakal ve turunç ağaçları, nar dalları var, aralık kalmış kapılardan çekincesiz göz attığımda taşlığın iki yanına sıralanmış gülhatmiler, sarmaşık gülleri, büyük ve keskin kokulu karanfiller, duvar diplerinde mor, kırmızı, pembe, beyaz sardunyalar. Hepsinin güzelliğine işte ben tanığım.
Sayfa 37
Muhabbet çiçeği en güzel kokulu çiçektir.nereye ekersen ek yetişir, gelincik de öyle.
Burada yapacak hiçbir şey yok. Yaz, dışarıda ilerleyeduruyor. Gazete, kitap, dergi yok. Bahçe yok. Yürümek yok. Müzik yok. İçmek için, bazen musluklardan akan sıcak, kokulu su var. Erkenden uyanıyoruz. Erkenden değil, gecenin tam ortasında uyanıyoruz
Reklam
Aşkla aşk yolunda Aşk'a
Seven için ölüm bir ayrılık değil, birkaç şehir bir ayrılık değildir. Uzaktan sevmek diye bir yol vardır sevdiğin kokan. Koklaya koklaya bitmeyen, yürü yürü yorulmadığın. Uzaktan sevdikçe aşkının imana dönüştüğü bir yol. Bir imtihan, bir güzellik. Gül kokulu bir bahçe, unutamadığın her yanını saran bir fesleğen kokusu...
Sayfa 152 - Yakamoz Kitap
Aç gözlü hastalıklar sıraya girmişlerdir kapımın önünde herhalde. Kovacak değilim. Şimdilik komşulukla yetindiklerine göre durumda bir sakatlık yok. Ama ben uyuduktan sonra kim söyliyebilir ne yaptıklarını? Şurama burama burunlarını sokuyorlardır belki. Yer beğeniyorlar, yer tutuyorlardır. Şuraya çok işlek bir kanser oturtabiliriz, beynin: şu köşesini bir ur bahçesine çevirebiliriz, diyorlardır belki de. Gelecekteki bir paylaşmanın temelini atıyorlardır. Anlaş- mazlıklar çıkıyordur, saldırmazlık, ateşkes sözleşmeleri, anlaşmaları oluyordur aralarında. Ben her olasılığa karşı önlemli giriyorum yatağa, geceleri. Organlarıma tek tek kulak vermeyi ödev edindim. Uyku basmadan önce içime dalıp sesleniyorum. Diyorum ki, kubbelenen çarşafların altından: "İyi geceler, benim emekli böbreklerim." "Aziz yüreğim, sana da Allah rahatlık yollasın." "Ey benim bilincimin pınarı, gök kokulu usum, gel birlikte düşleyelim yarın denize indireceğimiz amaçları." "Serçeparmağım, en güzel cıvılhlar senin olsun." Hiç de fena değil insanın kendine ara sıra ufacık mendiller sallaması. Hiç olmazsa karanlığın nükteleri genzinize kaçmaz oluyor ikide bir de.
TOKALI BABAANNEM
Babaannem 1975 yılının Ağustos ayında bir gün sabah namazından sonra vefat etti. Babam; “Haydi oğlum sen koşa koşa Ermenek’e git, amcanın kızına haber ver. Cenazeye gelsinler. Koşarsan bir saatte varırsın. Gelirken onlar arabayla onlarla gelirsin.” dedi. Köyümüz Ermenek’e 15 kilometre. Evet, 15 km. koşacaktım. Daha güneş doğmamıştı. Cebimde sadece
300 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Yazara teşekkür ediyorum... Kalbine, duygularına, güzel ruhuna, müthiş fırça darbelerine, her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum... Çünkü beni olduğum yerden aldı, mis kokulu bir masala resmen konuk etti ve üzerine bir de zaten her an şükrettiğim var olan huzurumun üzerine ekstra bir huzur bıraktı... O bir kadın. O bir eş. O bir anne. O bir ressam. O bir hayvan dostu, doğa tutkunu. O bir büyükanne. O bir insan. İstanbul, Tuzla'nın merkezinde, İş Bankasının hemen yanında, İş Bankası Yayınları kitapevi var. Benim de şartlar gereği her günüm merkezde geçiyor, minik oğlum dersteyken kitapevinin kapısını aralıyorum ;) Böyle denk geldim bu masal gibi bir nevi de sergi gibi bu eserle. Eğer ilk kitabı satışta olsaydı asla beklemez alırdım, bana ikinci serisi denk geldi, diğeri için sanırım nadirkitap'ın kapısını çalacağım, çünkü istiyorum ;) Çünkü çok sevdim. Çünkü kitaplığıma ışık saçtı. Yazar, kitabının tamamında doğmasını beklediği torunu Ali için kaleme aldığı günlüğü konu etmiş. Yetmemiş sayfalar dolusu suluboya eserlerini bizlere sunmuş. Her birine bayıldım. Her birinden ilham aldım. Kalemiyle duygulandım, fırçasıyla heveslendim... Kitabın başından sonuna bu kalbe sarılmak istedim... Teşekkür ederim...
Bir Ressamın Bahçe Güncesi 2
Bir Ressamın Bahçe Güncesi 2Aysun Berktay Özmen · İş Bankası Yayınları · 20148 okunma
Reklam
mis kokulu bir esinti vurdu. Fundalık maviydi ve bütün dünyaya Sihir yapılmış gibi gö­rünüyordu. Her yandan flüt sesi misali yumuşak sesler geli­yordu, bir sürü kuş sanki konsere hazırlanıyordu. Mary elini pencereden uzanıp güneşe tuttu.
Sayfa 146Kitabı okudu
286 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.