Gentle-men,
Atina'nın demokrasi diye cesaretle övündüğü şey, yalnızca ayrıcalıklı bir azınlık için söz konusuydu. Kölelerin yaptıkları işin özelliği kol işçiliğidir. Bilimsel deney de kol işçiliğine girer. Köle sahipleri böyle bir çabadan kendilerini uzak tutmaktaydılar. İşin garibi, bilim yapmak için zaman ayırabilenler de kölelerin efendileriydi. Bazı toplumlarda kibar anlamındaki "gentle", "men" (insan) denilen centilmenlerdi köle sahipleri. Bilime vakit ayırabilen yalnızca köle sahipleri olduğundan ve onlar da kol işçiliği yapmadığından, hemen hiç kimse bilim yapma olanağı bulamadı. İyonyalılar güzel araç gereçler üretebilecek yetenekteydiler. Fakat köle sahibi olma olanağı teknolojinin gelişmesini sağlayacak dürtüyü ortadan kaldırıyordu. Bu nedenle İyonya'daki büyük uyanışa (MÖ 600) yardımcı olan ticaret, kölelik kurumu yüzünden, iki yüzyıl sonra gerileyişin nedeni olmuştur denebilir. Tarihin büyük cilvelerinden biri söz konusudur bu olguda.
Sayfa 212 - Yedinci Bölüm - Gecenin BelkemiğiKitabı okudu
208 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
. . UÇURUM İNSANLARI, J.London . .
Beterin beteri varsa bu kitapta anlatılanlar, bunun çok ötesinde…
Demir Ökçe
Demir Ökçe
romanındaki distopyanın ilham kaynağı, bir nevi Demir Ökçe’nin ayak sesleri olan bir
Jack London
Jack London
eseri . . . Uçurum İnsanları (The People of the Abyss) . . . En sonda yazacağım şeyi en başta yazayım: Böylesi bir kitap nasıl arka planda kalmıştır? İncelemeye
Uçurum İnsanları
Uçurum İnsanlarıJack London · Zeplin Kitap · 20203,596 okunma
Reklam
“kölelerden oluşan hiçbir devlet sonsuza kadar yaşayamaz. Eski gelişim yasası işlemeye devam ediyor. Gösterdiğim gibi varoluş mücadelesinde, güçlüler ve güçlülerin soyu hayatını sürdürme meyli gösterirken, zayıflar ve zayıflardan türeyen nesillerse ezilip yok olma eğilimindedir. Bunun sonucunda güçlüler ve güçlülerin soyu yaşamaya devam ederken, bu mücadele geçerli olduğu müddetçe yeni gelen her neslin gücü de artar. Gelişim budur. Ama siz köleler –kabul ediyorum, köle olmak hiç de iyi bir şey değil– siz köleler gelişim yasasının hükümsüz kaldığı, zayıfların ve güçsüzlerin yok olmadığı, bütün güçsüzlerin her gün istediği kadar yiyip içtiği ve aynı güçlüler gibi evlenip yeni kuşaklar ürettiği bir toplum hayal edersiniz. Peki bundan nasıl bir sonuç çıkar? Gelecek kuşakların güçleri artmaz, hayatları değer kazanmaz. Tersine kaybeder. Sizin o köle felsefenizin can düşmanı işte budur. Sizin köle toplumunuzun, köleler için, köleler tarafından ve köleler vasıtasıyla zayıflatılması ve paramparça olması kaçınılmazdır, çünkü onu oluşturan hayat zayıflamakta ve parçalanmaktadır. Dikkat edin, biyolojiden bahsediyorum, duygusal ahlaktan değil. Hiçbir köle devleti sonsuza kadar yaşayamaz ve...” 
361 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İskender Pala bir kitabını daha bitirdim. Başta şunu söylemek istiyorum yazarın dili,kalemi o kadar güzel ki (bana göre) bütün kitaplarını alıp okuyayım diyorum. Kelimelerin ahengi harika. Ayrıca bir roman yazarken sadece kurgu yapmıyor. O kadar çok araştırma yaparak yazıyor ki kitabını o emeği hissediyorsunuz. Eline emeğine sağlık İskender Pala... Konusu ise yunus emre onun zaman içinde pişmesi babasizligi, eşinin ölmesi, oğlunun kucağında ölmesi ve küçük oğlu İsmail'in hak yolunda yiyip gitmesi. Pekiya İsmail olmak kolay miydi? Babasizlik, köle pazarında satılmak bir kurtuluş yolu bulamamak acaba Yunus olma mı zor, İsmail olmak mı? Yada Samuel mi demeliyim? İyi okumalar...
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202242bin okunma
Öleceğiz diye hiç yaşamayacak değiliz. Zaten yaşadığımızı varsayarsak ölebiliriz. Çiçekleri, ağaçları, yağmuru, yağmur sonrası toprak kokusunu sevebiliriz. Hayatta sevilecek şeylerde var elbet. Bardağın ne boş tarafını ne de dolu tarafını görelim, bardağı olduğu gibi görelim. İş meselesi insanı ya köle ya da vezir yapacak konulardan biridir. İstemediğin bir işte çalışmanın acısı serçe parmağını çarpmaktan bile fenadır. Çünkü çarpmanın acısı birkaç dakika, sevmediğin bir işte çalışmanın acısı ömür boyu sürer.
Sayfa 119 - Aylak adam yayınlarıKitabı okudu
Çok sayıda kadına sahip olma kuralından , bu kadınlara eşit muamele etme kuralı doğar . Dört kadına izin veren Muhammed , bu kadınlar arasında her şeyin eşit olmasını ister :yiyecek , içecek, kıyafet, evliliğin getirdiği görevler . Aynı kural , üç kadınla evlenme hakkı veren Maldivler'de de mevcuttur . Hatta Musa'nın kanunu , biri oğlunu bir köle kızla evlendirirse ve bu oğul daha sonra özgür bir kadınla evlenirse birinci kadının kıyafetlerinde, beslenmesinde ve evlilikle ilgili görevlerinde azalma olmamasını ister. Yeni eşe daha fazla şey verilebilir. Ancak ilk eşin sahip oldukları azalmamalıdır.
Sayfa 334 - Hasan Ali Yücel Klasikleri DizisiKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.