Gene de bir kadın olarak sahip olduğum tutarlılık ve onurdan bir an bile kuşku duymadım. Mesleğimin erkekler tarafından icat edildiğini, yeryüzündeki ve gökyüzündeki her iki dünyayı da erkeklerin ellerinde tuttuklarını biliyordum. Erkeklerin, kadınları bedenlerini satmaya zorladıklarını, en az para ödenen bedenin de eşlerinin bedeni olduğunu biliyordum. Bütün kadınlar, öyle ya da böyle, fahişeydiler. Ben akıllı olduğumdan, köle eş olmak yerine özgür bir fahişe olmayı yeğlemiştim. Bedenimi verdiğimde en yüksek fiyatı istiyordum.
Cicero döneminden bir şair olan Antipat­ros, köle kadınları özgürleştireceği ve altın çağı getireceği düşüncesiyle (tanelerin öğütül­mesi için kullanılan) su değirmeninin icadını şu sözlerle kutluyordu: "Ey değirmenci kadınlar, değirmen taşını çeviren kolu bırakın ve huzur içinde uyuyun! Horoz boş yere sabah olduğunu haber versin! Demeter kölelerin işini perilere yükledi ve ba­kın sevinçle tekerleğin üzerinde sıçrıyorlar. Bakın, harekete geçen dingil tekerlek parmak­larıyla dönüyor, dönen ağır taşı çevirerek. Babalarımız gibi yaşayalım ve tanrıçanın sundu­ğu hediyelere aylak aylak sevinelim!" Maalesef pagan şairin müjdelediği boş va­kitler henüz gelmedi; gözü kör, sapkın ve insan katili çalışma tutkusu, özgürleştirici makineyi özgür insanları köleleştirme aletine dönüştür­dü: Makinenin üretkenliği onları fakirleştirdi.
Sayfa 42 - PdfKitabı okudu
Reklam
Mesleğimin erkekler tarafından icat edildiğini, yeryüzündeki ve gökyüzündeki her iki dünyayı da erkeklerin ellerinde tuttuklarını biliyordum. Erkeklerin, kadınları bedenleri satmaya zorlandıklarını, en az para ödenen bedenin de eşlerinin bedeni olduğunu biliyordum. Bütün kadınlar, öyle ya da böyle, fahişeydiler. Ben akıllı olduğumdan, köle eş olmak yerine özgür fahişe olmayı yeğlemiştim.
Gene de bir kadın olarak sahip olduğum tutarlılık ve onurdan bir an bile kuşku duymadım. Mesleğimin erkekler tarafından icat edildiğini, yeryüzündeki ve gökyüzündeki her iki dünyayı da erkeklerin ellerinde tuttuklarını biliyordum. Erkeklerin, kadınları bedenlerini satmaya zorladıklarını, en az para ödenen bedenin de eşlerinin bedeni olduğunu biliyordum. Bütün kadınlar, öyle ya da böyle, fahişeydiler. Ben akıllı olduğumdan, köle eş olmak yerine özgür bir fahişe olmayı yeğlemiştim. Bedenimi verdiğimde en yüksek fiyatı istiyordum. Elbiselerimi yıkamak ve ayakkabılarımı temizlemek için bir sürü hizmetçi tutabilir, onurumu koruması için, ne kadar pahalıya patlarsa patlasın bir avukat bulabilir, kürtaj için doktora avuç dolusu para dökebilir, resmimi basması ve hakkımda yazı yazması için gazeteci satın alabilirdim. Herkesin bir fiyatı vardır ve her mesleğe bir ücret ödenir. Meslek ne kadar saygınsa, ücreti de o kadar yüksek olur; toplumsal katman yükseldikçe bir insanın fiyatı da yükselir. Bir gün gazeteler bir derneğe bağışta bulunurken resmimi basıp, benden sorumluluk sahibi bir yurttaş olarak bahsettiler. Bundan böyle ne zaman onura ya da üne gerek duysam, bankadan para çekmem yeterli oluyordu
Metis YayıncılıkKitabı okudu
Belgelerden Anadolu kadınının çok özgür olduğu görülüyor. Anadolu'da şehir krallıklarında kraliçe olarak görev yapan kadınları görüyoruz. Halk kadınlarının da ticari işlerde erkekler gibi çalıştıklarını öğreniyoruz. Bu kadınlar; Asurlarla alışveriş yapıyorlar, borç alıp veriyorlar, borçlarını ödeyemediklerinde genç kadınlar, hatta evli çiftler rehin olarak tutuluyor. Borçlu kadınlar, yapacakları işleri belirten bir tür taahhüt senetleri yazmışlar. Ayrıca Sumer'deki gibi kardeşleri, çocukları ve kocalarıyla ortak iş yapıyorlar. Evlilikte kadınla erkek eşit. Ayrıldıklarında mallar eşit olarak bölüşülüyor. Evlilik tekeşli ve bu, belgeleniyor. Belgelerde "başka bir eş alamaz" kaydı bulunuyor. İki yıl içinde çocuğu olmazsa kadın kocasına bir köle alabiliyor, fakat köle bir oğlan doğurur doğurmaz, onu istediği gibi satabiliyordu. Kadın çocuk doğurmadığı için boşanmıyordu. Boşanmada her iki taraf eşit haklara sahip. Çocukların vesayeti annede. Erkek çocuklar için bir nafaka vermek zorunda. Anadolu kadınının 4000 yıl önce bu kadar özgür olması, Ana Tanrıça kültünün ve anaerkil ailenin sürdüğünü göstermektedir.
Sayfa 200Kitabı okudu
Savaş esiri olan bir hediye ile halka açık bir müzayedede satın alınmış bir köle arasındaki fark, köle kültüründeki sınıflandırmalardan birine tekabül ediyordu ama genel olarak Osmanlı toplumunda kadınların hayatında gerçekten fark yaratan şey, özgür bir kadınla köle bir kadın arasındaki farktı.
Reklam
118 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.