Herkesin okuyup benim senelerce kitaplıkta beklettiğim kitabı nihayet ben de tecrübe ettim, iyi mi ettim kötü mü bilmiyorum ama katakterin beni sinir ettiği ve okurken gerim gerildiğim bir gerçek.
Koleksiyoncu, yazarın ilk romanıymış ve birçok yayınevinden geri çevrilmiş, nihayet okuyucuyla buluştuğunda ise edebi çevrelerde infial yaratmış.
insan bazen yazdıklarının altında yatan anlamların, imaların bas bas bağırdığını fark edince şaşkına dönüyor, sanki bir anda sağır olduğunu keşfetmek gibi bir şey
7 Kasım’da, “Dolu dolu yaşamayı seviyorum, oturmayan ve seyretmeyen her şeyi seviyorum” diye bir şeyler yazmışım. Buna karşın dolu dolu yaşamıyorum. Yalnızca oturuyorum ve seyrediyorum.
gözlerimiz karşılaştı ve aramızda bir şeyler geçtiğini sezdim. Hissedebiliyordum. Neredeyse fiziksel bir temastı. Bizi değiştiren bir şey. Onun bütünüyle içten bir şey söylemesi ve benimde bunu hissetmem.