Kitap, Doğan Kitap'ın 20. yılına özel hazırlanmış, birçok yazara 20 yaşlarına mektup yazma teklifi götürülerek oluşturulmuş bir baş ucu kitabı bana göre. Tek pişmanlığım bu kitabı tam anlamıyla 20 yaşında okuyamamak. Neyseki hala çok geç kalmadığımı düşünüyorum.
Kitap az önce de bahsettiğim gibi bana göre baş ucu kitabı olabilecek düzeyde. Çünkü yaşımız daha çok çok küçükken her ne kadar 20 yaş çok büyükmüş, uzakmış gibi gelse de tam olarak o yaşlara geldiğinde hatta bir iki yaş geçsen bile hala küçük olduğunun, bazı şeyler için halen daha çok fazla toy olduğunun farkına vardığın bir yaş. Küçükken yalvar yakar bir an önce büyümek isterken yaş ilerledikçe bunu daha da az istiyorsun. Hatta bu isteğinden pişmanlık duyuyorsun. Nedeni basit aslında. Hiçbir şeyi bilmemek seni bu hale getiriyor. Geleceğini ön görememek. İlerde seni nelerin beklediğini bilememek insanı bu pişmanlığa sürüklüyor.
Bu kitap ise birçok önemli yazarın 20 yaşları için yazdığı dilekleri, hatıraları, pişmanlıkları, özlemleri, öfkeleri açığa çıkarıyor. Her mektup farklı bir ders aslına baktığımızda. Kendimize atayacağımız ya da uzaklaştıracağımız bir davranış.
20 yaşında ya da 20'li yaşlarında olan herkesin kendisine yapacağı en güzel iyilik eminim ki bu kitabı alıp okumak olacaktır. 
20 Yaşıma Mektup
“Hanımlar, beyler! Her şeyi bilmekten çok uzağız…”
Korkunç sayılabilecek uzunluktaki alıntılarımdan sonra, -o kadar haklısınız ki- konuyu özetlemekte fayda görüyorum. Öncesinde biraz 
Carl Gustav Jung hakkında konuşalım.
Sigmund Freud ile birlikte anılan büyük isim. Uzunca bir dönem birlikte çalıştılar, öyle ki aralarındaki ilişki baba-oğul ilişkisini andıracak yakınlığa kadar geldi. Freud, Jung’u “varisi”
