"Allah bir adamın (göğüs) boşluğunda iki kalp yaratmadı..."
(Azhap 4)
Bir adamda bir tek kalp vardır. Bu nedenle takip edeceği bir tek yolu olmalı. Yaşamını kapsayacak ve ondan güç alacak tek bir düşüncesi ve onunla tartıp ölçecek tek bir ölçüsü olmalıdır. Böylece değişik yönler arasında bocalamaktan kurtulabilir.
Bir insanın; adap ve
İtalya o dönem beş büyük devlet tarafından yönetilir. Bunlar: Napoli Krallığı, Roma, Floransa, Milano, Venedik ve Papalık. Bu büyük devletler arasında yutulmayı bekleyen çok sayıda küçük devlet bulunmaktadır. İtalya’da siyasi birlik yoktur. Bu devletler arasında savaş olduğunda, bir büyük devlet diğer büyük devlete saldırırsa diğerleri arasında
Gerçekleştirecek düşü olanlar için Bir Varoluş Okulu, bir üniversite kuracaksın…
Bu Okulda ‘düş’ün var olan en gerçek şey olduğu…
insanın gerçek diye nitelediği şeyin, kendi düşünün yansımasından başka bir şey olmadığı öğretilecek.
Bir sorumluluk Okulu kuracaksın eylem filozofları için mutluluğun ekonomi anlamına geldiğini ve zenginliğin,
Bir keresinde şöyle bir cümle okumuştum; “Hiç yazar olup da hassas olmamak, hassas olup da insaflı bulunmamak, insaflı olup da buna uygun davranmamak mümkün müdür?” diye. George Orwell de dönemini iyi okumuş, analiz etmiş ve sahip olduğu bilgiye kayıtsız kalamayarak insanlık için bir şeyler yapmak istemiş. O dönem bilgiye ulaşmak ciddi anlamda zor
klasik bir tanzimat dönemi eseri olan sergüzeşt yapısı itibariyle çok tahmin edilebilir bir sona sahipti. bu tahmin edilebilir sona rağmen dilberle beraber oradan oraya sürüklenmek, celalin büyük aşkına ve aşkının getirdiği hüzne şahit olmak beni çok etkiledi.
aşkın sınıf ayrımından çok ötede bir yerde olduğunu anlatsa da aynı zamanda sınıf farklılığı olduğu sürece mutluluğun olmayacağını da gayet açık bir şekilde belli ediyor.
kitabı okurken kölelik sisteminin ne kadar berbat olduğuyla tekrardan yüzleşiyorsunuz. gencecik bir kız sadece öldüğü zaman hürriyetine kavuşuyor. ölüm onun için acıdan kurtulmanın tek yolu haline geliyor diğer taraftan sözde özgür olan zengin bir bey, sınıf ayrımı yüzünden aşkından, sevgilisinden, sağlığından, hürriyetinden oluyor.
ne kadar üzücü bir sona sahip olsa da gayet akıcı bir dille yazıldığı için sonuna kadar sizi sürüklüyor. sonunu bilseniz bile okumak istiyorsunuz
SergüzeştSamipaşazade Sezai · Karbon Kitaplar Yayınları · 201746bin okunma
Zaman zaman kölelik üzerine düşünürdüm. Kölelik denilince akla önce teslimiyet ardından özel mülkü olmayan kimseler gelir. Peki ya özgürlük adı altında bir kölelik sistemi var mıdır? Ya da zenginlerden oluşan köleler?..
Dikkat ederseniz geçmişte de olsa günümüzde de olsa zenginler fakirlerden, fakirler zenginlerden ve orta sınıf da her ikisinden
Muhammed, iman sahibi erkeklere, köle kadınları "cariye" (odalık) olarak şehvet aracı şeklinde kullanma olasılığını sağlamıştır. Arapların kadına ne kadar düşkün olduklarını bildiği için, şu veya bu nedenle kadınsız kalmasınlar diye bu yolu düşünmüştür. Gazali bu konuda şöyle der:
"Arap kavminde şehvet galip olduğu için, sâlih olanları da daha çok evlenme ihtiyacı duyarlar... Kalbin huzurunu sağlamak ve zinayı önlemek için cariye ile evlenmek mubah olmuştur...”
Köleliği ortadan kaldırmanın tek yolu “insan” denilen varlığı “kutsal” nitelikte saymaktır ve işte İslam şeriatı bu zihniyete yabancı kaldığı içindir ki olumlu sonuç yaratamamıştır.
"Statükoya karşı dikilmek cesaret ister, statükoyu destekleyen güçlerin dehşet verici azametini göze almak gerekir, fakat cesaret bir zamanlar hüner gösterileriyle ya da sözünü esirgemez korkusuzluklarıyla bilinen entelektüellerin, uzmanlar, akademik gurular ve medya ünlüleri olarak üstlendikleri yeni rolleri ve makamları uğruna kaybettikleri