176 syf.
·
Not rated
Delilik Asaletten Gelir Herkese Nasip Olmaz:)
Yazdıklarımı okuduktan sonra beni takip etmeyi bırakacak, tedavi olmamı önerecek ve engelleyecek okurlar olacaktır mümkün müdür? Evet hem de çok mümkün :) Deliliğin aşamaları, rütbeleri dönem dönem değişen ünvanları vardır. İnanmıyor musunuz? Benim yaşadığım yıllarda karşılaştığım olaylara verdiğim tepkileri anlattığım zaman farklı yıllarda
Deli Kadın Hikayeleri
Deli Kadın HikayeleriMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20199k okunma
196 syf.
·
Not rated
İçerisinde bulunan sekiz öyküden oluşan tek kitabıyla şahsi kanaatime göre Türk edebiyatında Oğuz Atay öykücülüğü olarak yeni bir öykü tarzı oluşturdu. İletişimsizlik, yabancılaşma gibi konular daha önce birçok öykü kitabında işlenmiş olsa da Oğuz Atay bu temalara çok dürüst bir kendiyle hesaplaşma tavrı ekleyip teknik olarak da ironiyi
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226.8k okunma
Reklam
İçimizdeki Şeytan
Alexandre Cabanel'in "Düşmüş Melek" tablosu, 19. Yüzyıl sanat tarihindeki romantik ve sembolist akımların izlerini taşıyan en etkileyici tablolardan biridir. Burada melek (Şeytan) cennetten düşmüştür. Figürün yüzündeki hüzünlü ifadesi yalnızlığı, sürgünü ve melankoliyi temsil eder ki zaten bakışlarıdaki derinlik aklımızda yer etmeye yeterlidir. Figür, yarı insan yarı ilahi varlık olarak tasvir edilmiştir bu da insanın içindeki iyi ve kötünün çatışmasını temsil eder. Eser kompozisyon, renk kullanımı, özellikle de tablodaki anatomi ve ince detaylar açısından muhteşemdir. Benim sanat tarihinde belki de en sevdiğim ve kendime yakın hissettiğim tablodur. Orantısını ve rengiyle biraz oynayarak kapak fotoğrafım olarak ayarladım fakat bir çok kişinin daha kapak fotoğrafında kendi ayarladığım şekliyle gördüm :) En azından neyi temsil ettiği bilinerek kullanılsın. Ancak bu platformda bile kopyalanmış olmak egomu okşadı açıkçası.
Yazmaya nasıl başladınız ?
Yazmaya 13 yaşında başlamıştım, Türkçe öğretmenimin ön ayak olduğu bu serüven bir kompozisyon ödevi ile başlamıştı, yaz tatilimizin nasıl geçtiğini anlatan bir kompozisyon yazacaktık, tüm sınıfa bu ödev vermişti fakat çoğu arkadaşım unutmuştu ya da bir kaç cümlelik anlatımlarla geçiştirmişti. Bende bir şeyler yazmış ödevimi teslim etmiştim. Ertesi gün büyük bir heyecanla sınıfa giren Esra öğretmen, gözlerinde parlayan ferle derse başladı. Tüm kompozisyonları okumuş ve aralarından 3 tanesini beğenmişti, çok geçmeden bir tanesini eline alıp okumaya başladı, “İki Mısır tarlasının arasından bir yılan edasıyla kıvrılıp giden toprak yol, beni en sevdiğim yere götürüyor…” diye başladı okumaya ve göz göze gelmiştik tüm kompozisyonu okuduktan sonra, bunu yazanın ben olduğunu sınıfa ilan etmişti. O an çok heyecanlanmıştım, ilk kitabım basılmış okuyucularıyla buluşmuş gibi tüm sınıf beni alkışlıyordu. Esra öğretmen ise bana sınıfın gizli forveti lakabını takmıştı. İşte o gün hem öğretmenimin hemde arkadaşlarımın takdiri ve desteğiyle yazmayı ve hayal dünyamdaki yaratımları kurgulayıp kağıda dökmeyi sevmiştim :)
68 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
İkinci İnceleme
Ruhu yerinden oynatan cümleler kuran, mühim düşünürlerimizdendir İsmet Özel ve Sezai Karakoç. Yazdıkları belki filizlendi, belki filizlenecek. Meyve vermedikçe nazara gelmeyecekler. "Amentü" inanmak demekti. Bu kitapla beraber diriliş eri olmamak için hiçbir sebep göremedim kendimde ve arkadaşlarımda. Sezai Hoca, hakkım zannettiğim
Diriliş Neslinin Amentüsü
Diriliş Neslinin AmentüsüSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 202218.9k okunma
224 syf.
·
Not rated
·
Liked
Geçenlerde fark ettim; durup düşününce, durmaya düşünmeye vakit ayırınca fark ettim. Öğretmenliğe başlayalı 20 yıl olmuş. Ne okullardan geçmiş, ne öğrencilerle ders yapmışım. Saçlarıma kırağılar düşmüş, geleceğe dair hayaller kurmak yerine bir kaç güzel hatıraya sığınır olmuşum. “Haydi anlat bakalım şu 20 yılı" deseler, bir kompozisyon yazacak kadar bile hatıram yok. Hayatın en güzel günler metruk bir Manastır gibi yıkık dökük kalmış. Faruk Nafiz “Han Duvarları” nı Ulukışla yolundan Orta Anadolu’ya giderken bir kaç günlük süreçte yazmıştı. İnsan bunu duyunca yaşadığı -af edersiniz- yaşamadığı günlere hayıflanıyor. Artık hiçbirimizin durup düşüneceği vakti kalmadı. Ruhumuzu daha hızlı bir dünyaya sattık. Hayat öyle hızlı ki bir kaç gün geriden takip etseniz taşradan gelen yaşlı köylü ilk kez geldiği bir şehirde kendini nasıl ürkek hissediyorsa siz de öyle kalıveriyorsunuz. Tanımayanlar "Yazık garibe." deyip yüzünüze selam ruhunuza huzur vermeden geçip gidiyorlar. Oysa güzellikler, onları seyretmek için duranlara ancak bir şeyler söyler. Sesini duyanlara konuşur. Modern hayat bizi bir hız yarışının içine çekti, öyle ağır bedeller ödetiyor ki... Koşarken anlamıyoruz ne kadar ücret ödediğimizi. Cebimize sıkıştırılan bir kaç lira hakikati perdelemeye yetiyor. Kemal Hoca: “Yavaşla, çünkü bu hayattan yalnız bir kez geçeceksiniz.” Diyor. Bu konuda söyleyeceği daha çok şey var...
Yavaşla
YavaşlaKemal Sayar · Timaş Yayınları · 20159.6k okunma
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.