Arisontopolis devlet radyosu, akşam yayınlarında şu haberi veriyordu:
'' Allo allo...Sayın dinleyiciler! Şimdi aldığımız bir habere göre, şehrin en büyük akıl hastanesinden elli deli bugün kaçmayı başarmışlar ve şehre dağılmışlardır...Son dakika alınan haberden askeri kuvvetlerin de işbirliğiyle polisin bütün arama taramalarına rağmen akıl
GÖREVLİ: "Çayı beğenmedin mi?"
DREW: "ne diyor?"
YEŞİL: "çayı beğenmedin mi, diye soruyor."
DREW: "Beğenmediğimi söyle, içinde başka bitki çeşidi yok. Malzemeden neden kıstığını sor ona,"
YEŞİL: "Çaya alerjisi var. İçmeyi çok istediğini ama sağlığını olumsuz yönde etkilediği için içemediğini
Sen ve senin gibiler, ancak beş elma ile on elmayı toplayabilen basit insanlarsınız. Elle tutulan şeylerle düşünebilir, elle tutulan şeyleri sevebilirsiniz yalnız. Siz A ve B' den değil, üç erkek ve beş kadından anlarsınız ancak.
“Müzeyyen,” dedim fısıldayarak, “Müzeyyen, ben ölüyorum.”
“Ölen sen değilsin,” dedi biri. Ukala bir sesti. Niyetinin kötü olmadığını sezdim. Masadaydım. Mum hâlâ yanıyordu.
Derin bir nefes aldım. Saat kaç olmuştu? Yatsa mıydım? Etrafıma baktım, birinin benim adıma karar vermesini bekledim. Boşunaydı. Boş… Boşuna… Boşa… kelimenin sesi
ÇAKALLAR VE ARAPLAR
Vahada kamp yapıyorduk. Arkadaşlarım uykuya dalmışlardı. Uzun boylu, beyazlar giyinmiş bir Arap yanımdan geçti, bir süredir develerle uğraştığı için şimdi uyumaya gidiyordu.
Kendimi çimlere attım; uyumaya çalıştım; yapamadım, uzaklarda bir çakal uludu; doğruldum. Ve uzaklarda olanlar bir çırpıda yanıma varmıştı. Çakallar
Turgut Uyar, Geyikli Gece şiirinde ''halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta / her şey naylondandı o kadar'' diye yazmıştı. Şiirin bulunduğu kitabı (Dünyanın En Güzel Arabistanı, 1959) ölçü alırsak, tam elli beş sene olmuş. Bu iki dizeyi günümüze getirip güncellersek, ''her şey betondandı'' diyebiliriz. Ve sürekli korkulan oluyor.
Türkçe