Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Peki, iktidar yanlısı mıyım? Yanlısı değilim, konu iktidar ve muhalefet olmakla ilgili bir Frenk soytarılığı değildir. olmakla ilgilidir. ve ben bu nedenle, bugünün iktidarına, gelecek herhangi bir iktidara; iktidarın kimliğine bakmaksızın destek olacağım. cemaatimsi örgütün/ örgütlerin de karşısındayım ve karşısında olacağım. çünkü iktidarlar ne kadar çirkin işler içinde olursa olsunlar, hayalet değildirler; değiştirilebilirler; cemaatimsi ve hele hele batini yönü, zahirinden fazla olan örgütler ise sadece suç makinesi potansiyelidir. 4/6/2014
Sayfa 71 - KitabeviKitabı okudu
Kara Kuvvetleri Disiplini
Bir toplantı sebebiyle askerlikten üç gün erken ayrılmam icap etti, tabii bu izni de havacılar sayesinde alabildim. Bizim alay komutanına Hava Kuvvetleri'nden beni bırakmaları için emir gelmiş. Komutan beni çağırdı, "Senin baban havacı mı?" diye sordu. "Hayır komutanım," dedim. "Ailede havacı var mı?" diye
Reklam
Ama şimdi kitabın başından beri adı geçen ama bir türlü başlayamadığımız bölüme nihayet geldik. Henüz çok popüler olmasa da önümüzdeki birkaç yıla damgasını vuracak çok ama çok önemli bir konu; "mikrobiyota". Peki, tam olarak nedir bu mikrobiyota? Her ne kadar siz göremeseniz de vücudunuzda bir sürü mikroorganizma yaşamaktadır. Halk arasında bu küçük canlılara "mikrop" da denir. Mikrobiyota ise bir arada yaşayan bu bakteri, mantar ve çeşitli mikroorganizmaların hepsini birden ifade eden genel bir terimdir. Yani tam anlamıyla söylemek gerekirse bildiğiniz mikrop yuvası işte. Peki, bu mikrop yuvaları ile insan arasındaki temel ilişki nedir?
Ama şimdi kitabın başından beri adı geçen ama bir türlü başlayamadığımız bölüme nihayet geldik. Henüz çok popüler olmasa da önümüzdeki birkaç yıla damgasını vuracak çok ama çok önemli bir konu; "mikrobiyota". Peki, tam olarak nedir bu mikrobiyota? Her ne kadar siz göremeseniz de vücudunuzda bir sürü mikroorganizma yaşamaktadır. Halk arasında bu küçük canlılara "mikrop" da denir. Mikrobiyota ise bir arada yaşayan bu bakteri, mantar ve çeşitli mikroorganizmaların hepsini birden ifade eden genel bir terimdir. Yani tam anlamıyla söylemek gerekirse bildiğiniz mikrop yuvası işte. Peki, bu mikrop yuvaları ile insan arasındaki temel ilişki nedir?
Düzen
Bu arada besinler ve su için sürekli "geri emilir" ifadesini kullanıyoruz. Bazı okuyucular için "emilme" kelimesi tam netlik kazanmamış olabilir. Şöyle anlatalım. Bu bölümün girişinde aslında sindirim kanalının iç kısmının, vücudumuzun dışında bir yer olduğunu belirtmiştik. Doğal olarak vücudumuza al- mak istediğimiz maddeleri bağırsak duvarından geçirerek içeri almamız gerekir. Buna da emilim denir. Peki, bu maddeler bağırsak duvarından emilince nereye gidiyorlar. Yani bağırsak duvarının arkasında ne var? Her ne kadar bu konu biraz karışık olsa da en basit haliyle şöyle ifade edebiliriz. Bağırsağın etrafında yoğun bir damar ağı bulunmaktadır ve bağırsak duvarından emilen besinler damarların içine gönderilerek kan dolaşımına katılır. Tahmin edeceğiniz üzere burada da mükemmel bir dūzen söz konusudur. Zira dışarıdan baktığımız zaman damarların vücudumuzun hemen her bölgesine gittiğini görürsünüz
"Şimdi son sorunuzu okuyacağım, tüm sorularınız için tesekkür ederim, umarım tekrar sorularınızı cevaplama fırsatı bulurum. Evet, okuyorum..." derken soruyu görmemle gülüşümün yüzümde donması bir oldu. "Sevgili Kumru Abla, yarışmadaki bazı kişiler birbirlerine çok yakıştırılıyor, sen ve Batıhan, Pelda ve Uraz, Nisan ve Eren... Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?" Gözlerim iki kısmın üzerinde kalakaldı "sen ve Batıhan" , "Pelda ve Uraz". Dışarıdaki insanlar böyle mi düşünüyordu gerçekten? Beni Batıhan'la, Uraz'ı ile Pelda ile mi yakıştırıyorlardı? Bu Batıhan'ın bana Pelda ve Uraz hakkında söylediği şeyi de doğrular mıydı? Peki ben şimdi bu soruya ne diyecektim, nasıl yanıt verecektim? Ne diyebilirdim ki?
Reklam
Peki, nasıl oluyor da büyük bir afiyetle yediğiniz ve midenize gönderdiğiniz et parçasını oldukça güzel bir şekilde sindiren mide kendisini sindirmiyor? Herhangi bir et parçasını kolayca parçalayabilecek kadar kuvvetli bir asidi, yine bir et parçasının içerisinde taşımak fikri oldukça ironik bir durumdur. Bu konu her ne kadar uzun felsefi tartışmalara konu olabilecek bir mesele olsa da asıl merak ettiğimiz soru, mideyi kendi asidinden koruyan şey tam olarak nedir?
(Bu kitabı okurken) Benimle birlikte çıkacağınız bu yolculuğu değerli kılan üç hayatî neden var bence. Birincisi; oyalanma ile geçilmiş bir hayat bireysel düzeyde eksik kalıyor. Dikkatinizi uzun süre veremez olduğunuzda gerçekleştirmek istediğiniz şeyleri gerçekleştiremiyorsunuz. (Bir kitap okumak istiyorsunuz ama sosyal medya mesajlarından ve paranoyalarından başınızı alamıyorsunuz. Çocuğunuzla kesintisiz birkaç saat geçirmek istiyorsunuz, ama patronunuzdan mesaj geldi mi diye e-postalarınıza bakıp duruyorsunuz.) Bu konu hakkında düşünmek gereğinin ikinci nedeni bu dikkat parçalanmasının sadece bireysel düzlemde değil, toplum genelinde de krizlere yol açıyor olması. İnsan türü olarak, iklim krizi gibi eşi görülmemiş bir sürü fay hattı ve tuzakla karşı karşıyayız ve önceki kuşakların aksine, bu büyük güçlükler karşısında pek harekete geçmiyoruz. Neden peki? Bunun kısmen dikkat arızalandığında sorun çözme becerisinin de arıza yapmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Büyük sorunların çözülmesi için pek çok insanın uzun yıllar boyunca o sorunlara odaklanması gerekiyor. Odaklanma konusunda derinlemesine düşünme gereğinin üçüncü nedeni aralarında en umut verici olanı, bana kalırsa. Ne olup bittiğini anlarsak, olanları değiştirmeye başlayabiliriz. Yazar James Baldwin -benim gözümde yirminci yüzyılın en büyük yazarı- şöyle diyor: "Yüzleştiğiniz her şeyi değiştiremezsiniz, ama yüzleşmeden hiçbir şeyi değiştiremezsiniz." insan elinden çıkma bir kriz bu, yine kendi ellerimizle çözülmesi mümkün.
Peki, dişlerimiz neden çürür? Aslında bu konu da ağız mikrobiyotamız ile ilgilidir. Ağzımızda yaşayan bir grup bakterinin bize verdiği kötü bir hediyedir. Streptococcus mutans adı verilen bir bakteri grubu, ağızda oldukça dominant bir gruptur ve ağızdaki diğer türlerle de sürekli mücadele içindedir. Bilin bakalım bu organizmalar ile ortak olan en belirgin özelliğiniz nedir? Sizin kafanızdan tahmin olarak neler geçti bilmiyorum ama bu bakterilerle insanların en temel ortak özelliği, şekere olan aşklarıdır. Bu bakteri grubu da şekere bayılır. Ne zaman şeker tüketseniz onlar da sizin ziyafetinize ortak olurlar. "Aman canım bakterinin yediğinden ne olacak, o da yesin garibim" diye düşünebilirsiniz ama durum keşke bu kadar basit olsaydı.
Diksiyon , önyargı ve başarı
Oxford ve Cambridge her ne kadar sıradışı okullar olsa da, her seferinde, ısrarla, en iyi delegelerin o okullardan çıkması bana pek mantıklı gelmiyordu. Ne oluyordu peki? Ödülleri veren arkadaşlarım taraflı mıydı­ lar acaba? Ertesi sene bu sorunun cevabını bulmaya çalıştım. Konu­ şan öğrencilere nasıl tepki verdiğimi, izlenimlerimi, öne sürü­ len argümanları, savlarının ne denli inandırıcı olduğunu ve ne kadar ikna edici bir şekilde savunulduklarını incelemeyi denedim. Ve sonunda hayli ürkütücü bir şey fark ettim: Oxford ve Cambridge'den katılan öğrencilerin söyledikleri kulağıma daha zekice geliyordu. İki öğrenciyi yan yana koyup ikisine de birebir aynı şeyleri söylettiğinizde, İngiliz aksanıyla konuşanı kesin daha çok beğenecektim.
682 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.