a

Ailede Çocuk Eğitimi

Gıda ürünlerindeki yapay, E-kodlu katkı maddelerinin davranışlar üzerinde bir etkisi olduğu ise kesindir. 2007 yılında yapılan bir çalışmada, özellikle aşağıdaki altı katkı maddesini içeren gıdaların tüketiminin, 3 ila 9 yaş arası çocuklarda hiperaktif davranış- lan gözle görülür biçimde artırdığı gösterilmiştir: • Günbatımı sarısı (E110) • Kinolin sansı (E104) • Vişne kırmızısı (E122) • Bayrak kırmızısı (E129) • San (E102) • Çilek kırmızısı (E124)
Her yaştan çocuğun, çocuk olmak için zamana ihtiyacı vardır, Çocuklanın oyuna, oyuna, oyuna ve daha çok oyuna ihtiyaçlan vardır. Çocuklann ilerde makaleler yazmak, sınavlara girmek, bil gisayar ve diğer elektronik aletleri kullanmak için fazlasıyla zamanı olacaktır. Bu gibi şeylerin çocuklukta, özellikde de ergentik öncesi yıllarda bir yeri yoktur. Onların gelecekte ne olacaktan konusunda o kadar endişeleniyoruz ki, bugün çocuk olmalan için ihtiyaçlan olan zamanı vermeyi unutuyoruz. Bu çok büyük bir hata.
Reklam
Bir ebeveyn olarak yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri, çocuğunuzla aranızdaki bağı güçlendirmek ve gerektiğinde onarmaktır. Benimsediğiniz disiplin yaklaşımının etkileri üzerinde düşünün ve çocuğunuzla aranızdaki bağı güçlendirmek için, düzenli olarak, tercihen her gün, zaman ayırın. Yatmadan önce yapılan on beş dakikalık bir konuşma, kahvaltıda on dakika ve akşam, o gün yaşananlar üzerine kısa bir konuşma, çok iyi bir başlangıç olacaktır. Meşgul hayatlarımızda sevdiklerimizle aramızdaki bağları güçlendirmenin önemi genellikle göz ardı ediliyor. Çoğu zaman çocuklarımızın tüm ihtiyacı bizimle birlikte sakince vakit geçirmekken, bizim bu zamanı onları gelişimlerine destek olacak kulüplere ve derslere götürmek için harcamamız çok tuhaftır. Kendimizi bitkin hissettiğimiz, sabrımızın taştığı ve hayatta neden çocuk sahibi olduğumuzu sorguladığımız anlar çocuğumuzla aramızdaki bağı güçlendirmenin hayati olduğu zamanlardır. Bu bağı güçlendirmek, yalnızca kısa vadede çocuğun istenmeyen davranışlarını azaltmakla kalmaz; çocuğunuzun, sizinle aynı takımda olduğunu hissetmesine ve böylece uzun vadede istenmeyen davranışlarının azalmasına da yardımcı olur. Çocuklarınız her zaman, onları koşulsuzca sevdiğinizi hissetmelidir. Davranışları hoşunuza gitmese de onları seversiniz. Kendinizi ne kadar öfkeli ya da yorgun hissederseniz hissedin, özellikle tepkilerinizin tam tersini gösterdiği durumlarda çocuklarınızın onları çok sevdiğinizi bilmeleri hayati önemdedir
Nazik disiplin nedir? Nazik disiplin, cezalandırmak yerine öğretmeye ve öğrenmeye, çocukların beyinlerinin gelişim düzeyini göz önüne alan gerçekçi beklentilerde bulunmaya odaklanır. Karşılıklı saygıya ve çocuklara karşı değil, onlarla birlikte çalışma fikrine dayanır. Nazik disiplinde bir güç dengesi vardır; güç yalnızca anne babaların elinde değildir. Bu, alçakgönüllülük ve sabır gerektirir, bir ebeveyn olarak kendi tetikleyicilerinizin ve kendi canavarlarınızın farkında olmanız, bilinçaltınızdaki meseleleri çocuklarınıza yansıtmamanız gerekir. Mesele sınırlar ve limitler koyup bunları şefkat ve saygıyla uygulamaktır. Nazik disiplin olumludur ve geleceği planlamayla ilgilidir. Mesele, onlara iyi bir örnek olmaya çalışmak, çocuklara da daha iyi olmaları ve daha doğru davranmaları için ilham vermektir. Peki, nazik disiplin ne değildir? Nazik disiplin aşırı müsamahakârlık değildir; bu öyle basit bir iş değildir. Bu, yaptıklarının bedelini ödemeyen, her şeye hakkı olduğunu düşünen saygısız ve şımarık çocuklar yetiştirmek demek değildir. Kesinlikle tem- bel işi ya da tesadüflere dayanan bir yaklaşım değildir. Otoriter ebeveynliğin ve aşırı hoşgörülü (aşırı müsamahakâr) ebeveynliğin anlamlarını birçok kişi bilir, ama nazik disiplin yaklaşımının hedeflediği otorite sahibi (otoritatif) anne babalığın anlamını çok az kişi bilir.
Bir şeyler öğrenen ya da öğrenci olan yalnızca çocuklar değildir. Siz de öğrenirsiniz. En iyi öğretmenler, öğrenmeyi asla bırakmayanlardır; bu anne babalık için de geçerlidir. Mükemmel ya da bütün soruların cevaplanını bulmuş bir ebeveyn yoktur. Hepimiz, sürekli öğreniriz. İyi disiplin, esneklik ve alçakgönüllülük gerektirir. Öğretmen/öğrenci rolleri genellikle her gün, her an değişir; özellikle de çocuklanmız bize önemli bir şey öğrettiklerinde. Hatta bazen bize, uygulamakta olduğumuz disiplin yöntemlerinin işe yaramadığını da öğretebilirler. Anne babalar olarak görevimiz, bunlardan bir şeyler öğrenmek ve uyum sağlamaktır.
Çocuklarınızla aranızdaki bağ, hem şu anda hem de uzun vadede önemlidir. Kısa vadede, çocuk sizinle yeniden bağ kurabilmek için "kötü davranışlar" sergileyebilir. Örneğin, uzun süre telefonla konuştuğunuz için sizden yeterli ilgi göremeyen bir çocuk, tepki olarak size vurabilir ya da sizi tekmeleyebilir. Daha büyük yaştaki bir çocuk, ev dışında daha çok zaman geçirmeye başlayabilir, eve dönüş saatleri konusundaki kuralları umursamayabilir, söylediklerinizi dinlemeyebilir ve okulda başını derde sokabilir. Bütün bunlar bilinçaltından gelen bir ilgi çekme çabasıdır. Birçok anne baba bu gibi durumlarda bağırarak, cezalandırarak ya da çocuğu odasına göndererek tepki verir. Oysa bu tutum, çocukların çok ihtiyaç duyduklan bağlantı duygusunu iyice zayıflatarak sorunu daha da büyütür.
Reklam
Çocuğunuzun en iyi öğretmeni sizsiniz. Çocuğunuzun üzerinde en büyük etkiyi bırakacak kişi sizsiniz. Farkında olsanız da olmasanız da her gün, her an disiplin uyguluyorsunuz. O minik gözler sürekli sizi izliyor, kulaklar sizi dinliyor. Ama çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun, daha önce nasıl bir disiplin yaklaşımı benimsemiş olursanız olun, her zaman değişebilirsiniz. Hiçbir zaman çok geç değildir. Nazik disiplin, ne kadar zamandır uygukandığından bağımsız olarak herkeste işe yayar, çünkü temelleri, her çocuğun kendine özgü ihtiyaçlarına dayanır.
Anne babaların hayatlarını kısa vadede kolaylaştırmaya yönelik bir disiplin yaklaşımı ile çocuğun gelecekte olmasını isteyeceğiniz kişiye "dönüşmesine" yönelik bir disiplin yaklaşımı arasında büyük fark vardır. Günümüzde kullanılan en yaygın disiplin yöntemleri, büyük ölçüde kısa vadeli sonuçlara odaklanır. Daha etkili ve daha olumlu bir yaklaşım ise hem o anı hem de geleceği göz önünde bulundurur.
Birçok kişi, ne olursa olsun ceza vermemenin, çocukları şımartıp tepelerine çıkarmak anlamına gelip gelmediğini sorar. Bu, benim en büyük sorunum! Otoriter ebeveynlik tarzı toplumun iliklerine öylesine işlemiş ki, herkes yanlış davranışları için cezalandırılmayan çocukların evin kontrolünü ele geçireceklerine, kural tanımaz ve saygısız olacaklarına inanıyor. Oysa doğru davranışlara açılan kapının anahtarı, çocuğunuza karşı değil, çocuğunuzla birlikte çalışmaktır. Kendinizi, kimin "kazanacağını görmek için savaşan düşmanlar yerine, bir takım olarak düşünün.
63 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.