Profil
"Dünyadaki bütün dillerde vardır şu atasözü" Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur. Ne var ki, bence son derece yanlıştır bu; boğmaya, unutmaya çalıştığımız duygulardan ne kadar uzaklaşırsak, onlar da gönlümüze o kadar yaklaşırlar. Sürgündeysek, memleketimizle ilgili en ufak anıları bile tutmak isteriz aklımızda; sevilmiyorsak, sokaktan her geçen bize bunu hatırlatır.
Sayfa 229Kitabı okudu
Öyle acılar vardır ki, ancak onlardan daha yükseğe çıkabildiğimizde unutulurlar.
Sayfa 200Kitabı okudu
Reklam
''...Şahsen insanları mahkûm etmektense, anlamak beni daha mutlu kılar."
Sayfa 10
Hüzünlü bir kadın o, hüzün de bulaşıcıdır..
Sayfa 140Kitabı okudu
Çok doğru dedin!..Hepimiz anladık!..
"Ülen, ne anladınız o efendinin dediklerinden?" diye sordu. Köylüler cevap vermeden birbirlerinin yüzüne baktılar. Nahiye müdürü, öğretmenden cesaret almış gibi, gülümseyerek: "Hadi canım, doğrusunu söyleyin... Ben bile bir şey anlamadım da, siz ne anlayacaksınız?" dedi. Bunun üzerine köylülerin birkaçının yüzünde hafif bir gülümseme dolaştı. Nihayet içlerinden orta yaşlı biri genç nahiye müdürünün ve yaşlıca öğretmenin yanına sokuldu: "Aslını ararsan biz de bir şey anlamadık amma, müdür bey..." dedi, "ne idelim, dinledik işte!..
Çağdaş insanın her şeyi anlamış olduğu inancı, onun yetersizliğinin en büyük göstergesidir.
Sayfa 77 - KETEBEKitabı okuyor
Reklam
Yemin ederim, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla, gerçek bir hastalık.
Anlatmak, anlama isteği taşımayan ruha yalnızca gürültüdür.
~•~ Koşsaydım yetişirdim; koşmadım Şiirdir bu ... İnce gör, demişti... ~•~
Anlamak!
Anlamak, baş belası. Her çağda güçlenerek çağlayan bir edinim. İnsanlığa olan umudumu, küçük mutluluklar barındıran kepaze hayallerimi, ekmeğimi benden alan anlamak işi...
Reklam
Etmeyin Reis Bey
Siz ağlayamazsınız! Ağlayabilseydiniz, anlayabilirdiniz!
Zira karşılık verme ve konuşma hususunda asıl manidar olan şey anlamın kılıfı denilen sözlerden de ibaret değildir. istenilen anlamı, hükmü asıl yerine getiren şey sözü söyleyen adamın sesiyle hali, tavrıdır. Mesela "aferin" denilen şey herkesin erişmeye can attığı bir takdir ve beğeni kelimesiyken bazen en fazla azarlanmaya layık işlerde bulunan kişiye de "aferin" derler ki bu durumda aferinin anlamının ne kadar aşağılayıcı olduğunu açıklamaya gerek yoktur. İşte söz hep o söz ve onun taşıdığı anlam güya hep o anlamken o sözü söyleyen kişinin sesindeki yumuşaklık veyahut sertlik ve tavrındaki sakinlik veya öfkeye göre anlam tamamen değişir.
Anlamsız yaşam'. O anda anlamıştım bunun ne demek olduğunu. Böyle bir yaşamı biliyorum çünkü... düşünceler vardır, ama birbirlerine bağlı değildirler, çobansız koyunlar gibi dolaşır dururlar kafalarda, onları bir araya toplayacak kimse yoktur. Anlamsız yaşam dediği bu olsa gerek. Arkama bakmadan kaçardım öyle bir yaşamdan. Bir şeyleri anlamaya başladığında nasıl acı çekiyor insan.
Zihin
"Sen de şüphesiz biliyorsundur ki, insan gelişimi, aynı bedendeki zihinsel ve fiziksel durumlar arasında büyük fark gördükleri evrede hålå. Zihin ve beden için farklı hastaneleri var, sanki biri ötekini doğrudan etkilemiyormuş gibi. Yani daha zihnin kişinin bedeninden doğrudan sorumlu olduğunu kabul edemiyorlarken, zihnimin başka birinin bedenini etkileyebileceğini anlamaları çok mümkün değil.
Sayfa 107Kitabı okudu
Yalnızca, inatçı insanlar, dirençli araştırmacılar Büyük Yapıt'ı gerçekleştirmeyi başarabilirler. Çölün ortasında bulunuşumun nedeni de bu işte. Şifreleri çözmeme yardım edecek gerçek bir simyacıyı bulmak için."
562 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.