Hayatı tüm yanlarıyla kucaklamak, neşeyi deneyimlemek, derin ve tatmin edici ilişkiler kurmak, sağlıklı olmak ve tam kapasitemizi kullandığımız bir yaşamımız olmasını istiyorsak ilk önce içimizde kırgınlık hissi olmadan ebeveynlerimizle ilişkimizi onarmamız gerekir.
Bir ebeveynimizi diğerinden daha altta gördüğümüzde, varlığımızın kaynağına ters düşmüş oluruz ve kendi içimizde bilmeden bir uçurum oluştururuz. Bir yarımızın annemizden öteki yarımızın babamızdan geldiğini unuturuz. Kim'in kırgınlığı sadece kendine olan nefretini ve İçsel huzursuzluğunu arttırmıştı. Bu, kaçışın tek yolunun kendi farkındalığını arttırmak olduğu bir hapishaneydi.
Birçoğumuz ebeveynlerimizin bize yaptığı bir şeyin hayatımızı mahvettiği düşüncesine saplanıp kalmışızdır. Bu doğru ya da çarpıtılmış anılar yüzünden, ebeveynlerimizin yaptığı güzel şeylerin gölgede kalmasına sebep oluruz. Ebeveynler ebeveyn olma yolunda ilerlerken istemeden çocuklarına acı çektirirler. Bu kaçınılmazdır. Problem ebeveynlerimizin bize yaptıkları değil, bizim hala bu olanları nasıl algıladığımızdır.
Her halin ve gelişimin ardında Allah'ın bir hikmeti yatmaktadır. Gayb perdesiyle örtülmüş, belirlediği program ve ilahi iradesi doğrultusunda yol alan hikmeti, yalnızca kainatı sevk ve idare eden, onun başlangıç ve sonunu bilen ve parçaları arasındaki ilişkileri tanzim eden yaratıcının bilgisi dahilindedir.
... "Ya Rab! Bu niçin böyle, niçin?" şeklinde sorup durmuşlardı. Oysa bu bir tek soru dahi müminlerin, şiddetle uzak durması gereken başlı başına bir cehalettir; zira onlar, Allah'ın her takdirinin arkasında bir hikmetinin bulunduğunu iyi bilmelidirler.