Aydın hiç kimse tarafından görevlendirilmemiştir: Emekçi sınıfın gözünde bir şüpheli, egemen sınıfların gözünde bir hain, reddetse bile sınıfından asla tamamen kopamayan o, halkçı partilerde bile buluyor çelişkilerini, değişikliğe uğramış ve daha da derinleşmiş olarak; girmesi halinde bu partilerde bile kendini hem dayanışma içinde, hem de dışlanmış hissediyor, orada politik güçle içten içe sürtüşme halinde çünkü hiçbir yerde özümsenemiyor. Kendi sınıfı nasıl onu istemiyorsa, o da kendi sınıfını istemiyor, ama başka hiçbir sınıf da ona kucak açmıyor. Bu durumda, aydının işlevinden nasıl söz edebiliriz: O daha çok lüzumsuz bir adam, kusurları yüzünden, ezilen sınıfların içine asla giremeden onların dışında yaşamak zorunda kalan güdük bir orta sınıf ürünü değil mi? Her sınıftan pek çok insan bugün aydının kendine, var olmayan işlevler vehmettiğini düşünüyor.
Jean Meslier'in Sağduyu adlı eseri, 18. yüzyıl Fransız düşünürü ve rahibi olan Meslier'in ölümünden sonra bulunan ve tanınmış bir ateist manifesto olarak kabul edilen metnidir. Kitap, dini inançları eleştiren ve ateizmi savunan bir manifestoyu içerir. Meslier, dinin insanlar arasında ayrılık ve çatışma yarattığını, ahlaki değerlerin dini olmadan da var olabileceğini ve dinin sınıf çıkarları için bir araç olarak kullanıldığını savunur.
Eser, dini dogmaları, kutsal kitapları ve kiliseyi sert bir dille eleştirirken, aynı zamanda evrenin ve insanlığın doğasına dair Materyalist bir görüş sunar. Meslier, özellikle kilisenin ve aristokrasinin güç ve servetini korumak için dini manipüle ettiğini vurgular. Sağduyu İlmihali, döneminde çığır açan bir eser olmuş ve aydınlanma düşüncesinin
öncülerinden biri olarak kabul edilmiştir.
Ancak, Meslier'in eseri sadece dinsizliği savunmakla kalmaz, aynı zamanda insanlık ve adalete duyduğu derin bir saygıyı da yansıtır. Onun bakış açısı, insanların doğası gereği birbirlerine karşı saygılı ve yardımsever olması gerektiğini vurgular.
Sonuç olarak, Jean Meslier'in Saduyu kitabı ateizm, insanlık ve adalet üzerine derin düşünceler içeren etkileyici bir eserdir.
SağduyuJean Meslier · Kaynak Yayınları · 2019285 okunma
Bu topraklara ayınlanma düşüncesinin tohumlarını serpmiş aydınlardan biri : Osman Hamdi Bey. Mevcut baskıcı yönetim alanında arkeoloji, sanat, sanat eğitimi ve kültürel çalışmalarına devam etmiş, ilkleri başarmış ve bunu en güzel biçimde "Kaplumbağa Terbiyecisi" tablosunda resmetmiştir. Zamanındaki yönetimi ve toplum algısını kaplumbağalara, daha yenilikçi ve batı tarzı bir yaklaşımı topluma ve devletine kazandırma konusundaki çabalarını kaplumbağaları eğitmeye ( ki kaplumbağalar eğitilemeyecek hayvanlardır ) kendisini ise kaplumbağa terbiyecisine benzetmiştir.
Bunun yanında dönemim panoraması çok güzel bir şekilde anlatılmıştır. Pariste geçirilen yıllar, meşrutiyetin toplum tarafından nasıl karşılandığı, ayaklanmalar, o zamanki toplumun ve devletin dünya üzerindeki konumu, zamanında neye ne kadar geç kaldığımız ve daha sonrasında kültürel olarak nasıl toparlanmaya çalıştığımız. Özellikle arkeoloji alanında topraklarımızda var olan eserlerin başka ülkelere taviz verilmeksizin bizim müzelerimizde sergilenmesi ve Osman Hamdi Bey'in bu konudaki tutumu beni çok etkiledi. Zamanında başka ülkelerin takdirini toplamış böyle bir aydının yola çıkış, yol ve varış hikayesi.
Osman Hamdi Bey'in döneminde yaşamış aydınların biyografilerini okumak için beni heveslendiren bir kitap oldu. Türk Dili ve Edebiyatı hocamın 11. sınıfta aldırdığı bir kitaptı ve iyi ki almışım dedim. Artık kütüphanemin bir parçası ve "Beyaz Zambaklar Ülkesiyle" yan yana duracak...