Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

b

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk

Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.
Kısa bir misal:
Umumi harpte bir ordunun ba şında idim. Türkiye'de diğer ordular ve onların kumandanları vardı. Ben yalnız kendi ordumla değil, öteki ordularla da meş gul oluyordum. Bir gün Erzurum cephesindeki hareketlere ait bir mesele üzerinde durduğum sırada yaverim dedi ki: "Niçin size ait olmayan meselelerle de uğraşıyorsunuz?" Cevap verdim; "Ben bütün orduların vaziyetini iyice bilmezsem kendi ordumu nasıl sevk ve idare edeceğimi tayin edemem. Bir devlet ve milleti idare vaziyetinde bulunanların daima gözönünde tutmalan lazım gelen mesele budur. Bu münasebetle muhterem misafinmize şunu diyeceğim: ben düşündüklerimi sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda lüzumlu olmayan bir sırı kalbimde taşımak iktidarında olmayan bir adamın. Çünkü ben bir halk adamıyım. Yanlışım varsa halk tekzip eder. Fakat şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni tekzip ettiğini görmedim."
Reklam
"Türkiye'nin karanlık semasında Mustafa Kemal adı bir şafak yıldızı gibi parlıyor."
"Bir millet Savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferinin kalıcı sonuçlar vermesi ancak İrfan ordusuyla mümkündür."
Sayfa 102Kitabı okudu
Bir gün Konya’da davet edildiği bir akşam yemeğinde, milletvekillerinden Refik Koraltan’ın övgü dolu sözlerinden rahatsız olan Atatürk, “Beyefendi” der, “Bütün yapılanlar, herkesten evvel büyük Türk milletinin eseridir; onun başında bulunmak bahtiyarlığına ermiş bulunan bizler ise, ancak onun şuurlu fedakârlığı sayesinde ve fikir ve iman birliği içinde müşterek vazife görmüş, öylece başarı kazanmış insanlarız; hakikat bundan ibarettir.” Sonra sofradakilere dönerek “Efendiler; size şunu söyleyeyim ki, inkılâpçı Türkiye Cumhuriyeti’ni benim şahsımla kaim zannedenler çok aldanıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti; her manası ile büyük Türk Milletinin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlatlarının elinde daima yükselecek, ebediyen payidar olacaktır.” diyerek bahsi kapatır.
Sayfa 8 - M. Hayati ÖzkayaKitabı okudu
“Mustafa Kemal; hükümdar, diktatör, halife ve daha birçok şeyler olabilirdi, fakat büyük adam olmak için O’nun parlak unvanlara ihtiyacı yoktu. Hazırladığı ve kendi ölçüsüne göre kurduğu bir Cumhuriyetin Reisi olduktan sonra çizdiği medeniyet yolunda yürümeye başladı. Kendisi, şüphesiz, tahta çıkabilirdi. Fakat basireti buna mani oldu. Kibirsizdi; gösterişi sevmez, övünmesini bilmezdi. Her gün biraz daha filozoflaşıyor, halk arasında kıymeti artıyordu.”
Sayfa 8 - M. Hayati ÖzkayaKitabı okudu
Reklam
Subaylık demek, kendi canını feda etmeyi katiyen göze almış olmak demektir. Bir subay, sanatı adına, hayat ve mevcudiyetine hiç ehemmiyet vermeyecektir. Subay, hayat ve rahatın hiç düşünülmemesi icap edince rahat ve hayatını feda etmeyi bilecektir. Namus borcu budur.
Arif Hikmet Par
Ölüm, büyük zekaların kavlince payidardır. Sen bize emanet etmedin mi Cumhuriyeti? Biz genciz, kanımız alev dolu. Uğruna ölmek üzere andımız vardır, Tekmil toprağını ağıt yapmış sana Anadolu.
Sayfa 216 - Toplumsal Dönüşüm YayınlarıKitabı okuyor
89 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.