Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilmeniz Gereken 50 Tablo

Profil
Campbell's Soup Cans
Baskı sanatçısı ve filmci Andy Warhol, 1949'da New York'a taşındı ve en başarılı işlerini burada yaptı. Dolar, konserve ya da ünlü sanatçılar gibi günlük hayatta ilgisini çeken ne varsa eserlerinde kullandı. Warhol, seri üretim ve popüler objelerin ya da figürlerin yer aldığı eserlerinde, yeni bir akım olan pop-art'ın da önemli bir temsilcisi haline geldi. Radikal sanat anlayışı, toplumsal değişime ve aynı olan şeylere karşı tepki niteliği taşıdı. Buna karşın popüler kültür öğeleri, sanatçının eserlerinde özgünlüğünü hiç kaybetmedi. Warhol'un en bilinen eseri Campbell's Soup Cans, 32 adet aynı çorba konservesini anlatır. Ressam, birbirinin tıpkısı olan bu objelerle, popüler kültüre ciddi bir gönderme yapar. 1960'larda ABD'de çok kullanılan konserveler, Warhol’un yaratıcı eleştiri yeteneğiyle tuvalde yerini alır.
Something Of The Past 1946
Resimde kullandığı özel tekniği, Jackson Pollock'un başarısının sırrı oldu. Thomas Hart Benton'dan sanata dair çok şey öğrendi. Damıtma, boya karıştırma ve fırçayla sürme gibi geleneksel teknikleri yok sayarak, yere büyük tuvaller açtı ve üzerine döktüğü boyalarla resimlerini yaptı. Sonraki çalışmalarında, alkol bağımlılığının da etkisiyle, daha karanlık ve içine kapanık eserler ortaya çıkardı. 'Something of the Past' tablosu, renklerin ahengi ve figürlerin kullanılma şekliyle, ressama ölümsüz bir şöhret bıraktı. Ressamın, bütün renkleri kullanarak yarattığı eserde bir bütünlük olduğu ve çizgiselliğinin hiç bozulmadığı açık olarak görülür.
Reklam
Venus Asleep 1944
İlk sergisini 1924'te açan Paul Delvaux, Brüksel Güzel Sanatlar Akademisi'nde sanat ve mimarlık eğitimi aldı. İlk dönem eserlerinde, Avrupa'da yaygın olan yeni-empresyonist akımının etkisinde kaldı. 1938'de, İtalya'da katıldığı bir sergide, sürrealizmden etkilendi; Salvador Dali ve Rene Magritte gibi sanatçıların tarzına yakınlaşmaya başladı. Delvaux, yaptığı büyük duvar resimleriyle kendinden söz ettirmeyi başardı. Brüksel ve Liege'de yaptığı bazı duvar resimlerinin boyu 1.5x2.5 metreyi buldu. Başarısı nedeniyle kendisine Brüksel Güzel Sanatlar Akademisi'nde kürsü verildi. Freud'dan etkilenen ressam en ünlü tablolarından 'Uyuyan Venüs'te, kabus gören Venüs'ü resmeder. Eserde, antik Roma mimarisi ve modern giyimli kadınlar dikkat çeker.
Nighthawks 1942
Eserlerinde daha çok günlük Amerikan hayatının yalnızlığı yer aldı. Barlar, restoranlar ve hatta benzin istasyonları bile Hopper'ın ilgi odağı oldu. Bu tarzı, onun gölgeleri kullanma ve vurgulamak istediklerini öne çıkarma başarısında önemli bir rol oynadı. New York'ta, Robert Henri'nin yanında çalışma fırsatı buldu. 1900-1906 yılları arasında Avrupa'ya seyahate çıktı ve Paris'teki sanat çevresinden ve tutkulu atmosferden etkilendi. Fransız empresyonizminden feyz aldı. Sanat hayatının son yıllarında empresyonizmden tamamen vazgeçen sanatçı, 'pop art'ın ilk temsilcilerinden oldu. Manhattan'daki bir restorandan esinlenerek çizdiği 'Gece Kuşları' tablosu, Amerikan resim tarihinin önemli eserlerinden biri. Tabloda, gece geç bir saatte, şehir uyumasına rağmen, birbirine yakın duran ama hiç konuşmayan üç müşteri konu edilir. Ünlü Pearl Harbour saldırısı sonrası yapılan resimde, garsonun başındaki denizci şapkası, bu vahim olaya gönderme yapar. Birbiriyle hiç konuşmadan duran üç insanın aralarındaki kopukluk ve karamsar halleri, dönemin Amerikan toplumunun psikolojik yansıması sayılır.
The Two Fridas 1939
15 yaşında geçirdiği ağır trafik kazasında ciddi şekilde sakat kalan Frida Kahlo, geri kalan hayatını hastaneler ve ameliyatlar arasında geçirdi. Ülkenin en iyi eğitim kurumu olarak ün yapmış 'Ulusal Hazırlık Okulu'nda eğitim gördü ve resme merak saldı. Çektiği sıkıntılardan uzaklaşmak için tutkuyla yaptığı tablolarını daha sonra eşi olacak ressam Diego Rivera ile paylaştı. 1928'de evlenen ve 11 yıl sonra boşanan Frida'nın hemen her tablosu, hayatı boyunca çektiği acılardan feyz aldı. Kadınların toplum içinde karşılaştıkları zorlukları ve erkek egemenliğinin altında kalan kadın imajını tablolarına taşıdı. Genellikle yattığı yerden bir ayna karşısında resim yapan Frida Kahlo'nun en önemli tablosu 'The Two Fridas', bir anlamda kendiyle olan diyalogu ve karanlık iç dünyasının yansımasıdır. İki Frida arasındaki en önemli fark birinin Avrupa, diğerinin Meksika tarzı bir kıyafetle oturuyor olmasıdır. Sağda oturan Frida'nın elindeki madalyonda eşi Rivera'nın resmi vardır ve onunla sıkıntılı ilişkisine gönderme yapar. Tablo, ince detayları ve özel bir kadının iç dünyasını yansıttığı için Kahlo'yu ünlü ressamlar arasına taşır.
La Persistencia De La Memoria 1937
İspanya'da doğan Salvador Dali, sürrealizmin önemli temsilcilerinden biridir. 1922'de Madrid'deki San Fernando Güzel Sanatlar Kraliyet Akademisi'ne kayıt olan ressamın ilk eserlerinde kübizm ve dadaizmin etkileri görülür. Disiplinsiz davranışları yüzünden okuldan zaman zaman uzaklaştırılan Dali, ilk sergisini 1925'te Barselona'da açtı ve hem eleştirmenlerden hem de sanatseverlerden tam not aldı. Birkaç yıl sonra Paris'te tanıştığı Pablo Picasso ile yakın arkadaş oldu. O dönem eserlerinde kendisinden çok etkilendi. Londra'da tanıştığı Sigmund Freud da ressamın hayatını derinden etkiledi. Dali, hayatı boyunca bin 500'den fazla resme ve onlarca heykele imza attı. Sanatçının en ünlü tablolarından 'Belleğin Azmi', eriyen cep saatleri sembolizminde, zamanı ve belleği kullanır. Yapıt, Dali'nin ‘yumuşaklık' ve 'sertlik' anlayışına önemli bir örnektir. Bir ağustos güneşi sıcağında eriyen Camembert peynirinden ilham alarak yağlı boya ile çalıştığı eser, değişmez ve katı olan zaman anlayışını protesto niteliğindedir.
Reklam
American Gothic 1930
Hayatının ilk yıllarını küçük bir kasabada geçiren Grant Wood, ilk resimlerini de burada yaptı. Chicago Güzel Sanatlar Enstitüsü'nde eğitim gördü ve ardından Avrupa'yı gezdi. Fransa ve Hollanda'ya gittiğinde, resimlerini sonradan çok etkileyecek Rönesans ve Gotik Flaman Okulu üzerine çalışmalar yaptı. Litografi, seramik, ahşap ve metal üzerinde çalışmalarda bulundu. Ressamın en ünlü yapıtı olarak bilinen ‘American Gothic', günlük kıyafetleri içinde, gotik bir pencerenin önünde duran iki insanın resmidir. Mistik bir atmosferde, Rönesans etkilerinin hissedildiği tablodaki kadın Wood'un kız kardeşini, erkek ise diş doktorunu temsil ediyor. Ressam, ABD'nin kırsal kesimindeki geleneksel ve bölgeci anlayışa vurgu yapıyor. Eserdeki kadın, koloniyel tarzda bir kıyafet ve yüzündeki mimikle dikkat çekerken, erkeğin elindeki saman tırmığı, zor koşullar altında çalışan işçi sınıfını simgeler. Çiçekler ve evin genel görünümü, tipik bir Amerikan ailesini yansıtır.
Black Square 1929
1902'den 1905'e kadar Moskova'da eğitim gördü ve Fransız empresyonizminin ateşli savunucularından biri oldu. 1912'de yaptığı Paris seyahatinde kübizmle tanıştı ve Pablo Picasso'nun eserlerinden etkilendi. Malevich, daha sonra soyut geometriyi kübizmle kaynaştırdı ve bu yeni tarza süprematizm adını verdi. Dikdörtgen, haç ve daire gibi geometrik biçimleri kullandığı tablolarında, sanat onun için bir bilimsel iş değil, özgür bir yaratım oldu. 'Black Square' adını verdiği etkileyici tablosunda siyah kare sezgi, beyaz alan da onun ötesindeki boşluktur. Malevich, bir şeyin değil, hiçbir şeyin resmi olarak bilinen tabloyu, aynı dönem ‘sıfır biçim' olarak yorumladı.
Moonshine 1919
Müzisyen bir ailenin çocuğu olan Paul Klee, Münih'te eğitim gördü ve öğretmenlik yaptı. 1911'de Feininger, Kandinsky ve Jawlensky'nin aralarında bulunduğu Blue Rider grubuna katıldı, sulu boya resimleriyle dikkat çekti. İlk yıllarındaki eserlerde, ekspresyonizmin etkileri görülmesine rağmen Robert Delaunay ile arkadaşlığı sırasında kübizme ilgi duydu. Renkleri kullanışı, figürleri, farklı kompozisyonu ve kendine özgü fırça darbeleriyle, diğer sanatçılardan ayrıldı. Duyguları, inançları ve müzik sevgisi eserlerine yansıdı. Bauhaus Sanat Okulu'nda öğretmenlik yaptı. Mavi tonların ağır bastığı 'Ay Işığı' eserinde suluboya çalışan ressam, kübizmin etkisinde olduğunu resmen ortaya koyar. Eser, geometrik şekillerle vermeye çalıştığı derinlik hissi sebebiyle özel tablolar arasında yer alıyor.
Les Baigneuses 1918
Gleyre Stüdyosu'nda porselen sanatçısı olarak yetişen Renoir, resme olan merakı nedeniyle ressamlığa yöneldi. Monet ile tanışma fırsatı yakalayan ressam, kısa süre sonra onun da ilgisini çekerek beraber çalışmaya başladı. Monet ve Renoir, Seine Nehri yakınında buluşarak, manzaraya karşı onlarca tablo yaptı. Bu uzun çalışmaların ardından, Renoir, empresyonizmin kurallarını belirleyecek önemli bir usta haline geldi. İlk ustaları Rubens ve Boucher'in stilini hiçbir zaman bırakmadığı için, temsil ettiği akım içinde özel bir yere sahip oldu. 'Les Baigneuses' tablosunda, beş genç kızı resmeden Renoir, renklerinin ahengi ve betimlemedeki ustalığı ile dikkat çeker. Ressamin, porselen sanatçısı olarak başladığı resimlerinde, porselen parlaklığı kolayca hissedilir.
Reklam
Interieur 1913
Sanat hayatı boyunca, teknik resim ve grafik sanatı üzerine usta isimlerden biri olarak anılan Pierre Bonnard, 1888'de Paris'te Julien Akademisi ve Güzel Sanatlar Okulu'nda eğitim gördü. Maurice Denis ve Edouard Vuillard ile stüdyosunu paylaştı, en çok da Paul Gauguin'den etkilendi. Onun fırça darbelerine ve baskın renkleri kullanmasına hayranlık duydu. Önce, tamamen renklerle yapılan biçimlendirme anlayışına sahip Nabilere, sonraki yıllarında ise içtencilik (intimisizm) akımına yöneldi. Sanatçı, aynı zamanda Japon baskı sanatından ve tablolarından da feyz aldı ve renk geçişleri ile ışıklandırma konusunda orijinal bir üslup yakaladı. Van Gogh'a ilgisinin artmasıyla, o da tutkularını tablolarında yansıtmaya başladı. Bonnard, iç mekân konusunda ustalaştı. En ünlü tablolarından 'Interieur'da sanatçı, ev içinden gündelik bir sahneyi konu edinir. Yatağın üzerinde oturan insan, aynadaki aksinden kendini belli eder. Tablodaki sıcak ve soğuk renklerin karşıtlığına getirdiği hareketlilik ve canlı renkler, sanatçıyı özel kılar.
Dynamism Of A Dog On A Leash 1912
1901'de Paris'e giderek sanat çevrelerine giren Giacomo Balla, burada empresyonizmden etkilenerek ‘Fütürist Manifestosu'na imzasını attı. 20'nci yüzyılın değişen resim anlayışını yakalamakta usta olan ressamın eserlerinde, sürekli bir dinamizm ve canlılık hâkim oldu. Tıpkı bir fotoğrafın devinimini yakalar gibi boyadığı tuvaller, sanat çevrelerince büyük ilgi gördü. Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması ve faşist akımlar sanatçıyı derinden etkiledi ve figüratif resim anlayışına sürükledi. 1930'lardan sonra resimlerinde soyut öğeler yer almaya başladı. Tasmalı Köpeğin Dinamizmi' adlı tablosunda, bir köpeğin hareketlerini gerçekmiş gibi tasvir etti. Ressam, Jules-Etienne Marey ve Edward Muybridge adlı fotoğrafçıların hareket çalışmalarından yararlanarak yaptığı resimde, değişik hareket geçişlerini eş zamanlı olarak yansıttı. Bu şaşırtıcı ve daha önce hiç kullanılmamış teknik ve renk geçişleri, dikkati üzerine çekti. Balla, ardından yetişen birçok genç sanatçıyı, resme hareket katma tekniği ile derinden etkiledi.
Composition IV 1911
20'nci yüzyılın en parlak ressamları arasında sayılan Kandinsky, hukuk eğitimi aldığı sırada gittiği Monet'nin sergisinden etkilendi. Okulu bırakarak Münih'e taşındı ve Franz von Stuck'tan dersler aldı. Kendilerine Blue Rider' adını veren bir grup ekspresyonist sanatçının arasına katıldı ve resim sanatına yön veren Franz Marc ve Paul Klee ile tanışma fırsatı buldu. Zamanla ustalaşan Kandinsky'nin tarzı, ekspresyonizm ve fovizm (çiğ ve bağıran renklerin doğrudan kullanımı) arasında değişen soyut bir hal aldı. En ünlü tabloları, soyut sanat akımı içinde yaptıkları oldu. Seyahatleri sırasında Van Gogh ve Gauguin gibi empresyonist sanatçıların eserlerini inceleme fırsatı buldu. Nazi iktidarına kadar Bauhaus'ta öğretmenlik yaptı. Bir süre sonra Fransa vatandaşı oldu. Ressam için sanatın asıl amacı, dış dünyadan sıyrılıp iç dünyayı harekete geçirmekti. 'Kompozisyon IV tablosunda kullandığı canlı mavi, sarı ve pembe tonlara rağmen, mutluluktan çok içe kapanık ve karışık bir his dünyasına hitap eder. Resmini soyut ve özgür sanat olarak tanımlayan Kandinsky eserinde, çizgileri serbest, renkleri özgür bir atmosferde kullanarak iç dünyasını yansıtır.
La Dans 1909-1910
Fovizmin (çiğ ve bağıran renklerin doğrudan kullanımı) kurucusu sayılan Henri Matisse, ressamlığının yanında bir tasarımcı ve baskıcı olarak da anılır. Matisse, hukuk eğitimi alırken okulu yarıda bıraktı ve 1890'dan sonra yalnızca sanatla ilgilendi. Sembolist ressam Moreau'nun egzotik renklerinden etkilendi. İlk dönem eserlerinde neo-empresyonist izler görülürken, sonraki yıllarda tablolarında Akdeniz tarzı sıcak, canlı renklere ve duygusal olgulara yer vermeye başladı. Yıllar geçtikçe farklı bir tarza yönelen Matisse, 1905'te arkadaşlarıyla beraber yeni bir akım olan fovizmi yarattı. Tuvalin üzerinde şekillerle ve renklerle kendine özgü yeni bir stilde resim yapmayı tercih eden sanatçı, kendinden sonraki genç nesli de etkiledi. 1907'de görme fırsatı bulduğu Ambrogio Lorenzetti'nin fresklerinden etkilenerek yaptığı 'Dans' tablosu, mavi ve yeşil fon üzerinde, sade bir kompozisyon içinde dans eden insan figürlerini konu alır. İç içe geçmiş insanlar, tıpkı notalar gibi birbirine bağlı ve ahenk içindedir. Figürlerle, fon arasında karşıtlık vardır. Danslar sıcak, renklerse soğuktur.
The Kiss 1907-1908
Eğitimini sanat ve meslek okulunda tamamlayan Gustav Klimt, önceleri dekorasyon ressamı olarak çalıştı. Daha çok avangart bir sanat çizgisinde ilerleyen Klimt, eserlerinde kadın bedenini kullanmayı alışkanlık haline getirdi. Birçoğu ince bir erotizm içeren tablolarında özel süslemeler de yer alır. Kendine has tarzı ile çağdaş birçok sanatçıdan ayrıldı ve bir süre sonra Viyana Sezession grubunu kurdu ve ilk başkanı seçildi. Klimt’in stili, Art nouveau sanat ve sembolizmin bir karışımı olarak dikkat çeker. Farklı renk karışımları, hoş süslemeler ve dekoratif çizgileri, sanatının olmazsa olmazlarıdır. Beyin kanamasından hayatını kaybeden ressamın en ünlü tablosu olarak tarihe geçen Öpücük', anın ve mekânın dışında, bir yerde birbirlerinden geçercesine öpüşen bir çiftin tasviridir. Tabloda, Klimt’in vazgeçemediği çizgiler ve dekoratif süslemeler dikkat çeker. Kadın ve erkeğin dünyasındaki farklılığa dikkat çeken ressam, kadını çiçekler arasında tıpkı bir ilkbahar gibi resmederken, erkeği daha sert çizgiler ve geometrik desenlerle yansıtır. Kadın ne kadar kırılgan ve yumuşaksa, erkek o denli sert ve nettir.
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.