b

Bilmeniz Gereken 50 Tablo

0 üye
Something Of The Past 1946
Resimde kullandığı özel tekniği, Jackson Pollock'un başarısının sırrı oldu. Thomas Hart Benton'dan sanata dair çok şey öğrendi. Damıtma, boya karıştırma ve fırçayla sürme gibi geleneksel teknikleri yok sayarak, yere büyük tuvaller açtı ve üzerine döktüğü boyalarla resimlerini yaptı. Sonraki çalışmalarında, alkol bağımlılığının da etkisiyle, daha karanlık ve içine kapanık eserler ortaya çıkardı. 'Something of the Past' tablosu, renklerin ahengi ve figürlerin kullanılma şekliyle, ressama ölümsüz bir şöhret bıraktı. Ressamın, bütün renkleri kullanarak yarattığı eserde bir bütünlük olduğu ve çizgiselliğinin hiç bozulmadığı açık olarak görülür.
Venus Asleep 1944
İlk sergisini 1924'te açan Paul Delvaux, Brüksel Güzel Sanatlar Akademisi'nde sanat ve mimarlık eğitimi aldı. İlk dönem eserlerinde, Avrupa'da yaygın olan yeni-empresyonist akımının etkisinde kaldı. 1938'de, İtalya'da katıldığı bir sergide, sürrealizmden etkilendi; Salvador Dali ve Rene Magritte gibi sanatçıların tarzına yakınlaşmaya başladı. Delvaux, yaptığı büyük duvar resimleriyle kendinden söz ettirmeyi başardı. Brüksel ve Liege'de yaptığı bazı duvar resimlerinin boyu 1.5x2.5 metreyi buldu. Başarısı nedeniyle kendisine Brüksel Güzel Sanatlar Akademisi'nde kürsü verildi. Freud'dan etkilenen ressam en ünlü tablolarından 'Uyuyan Venüs'te, kabus gören Venüs'ü resmeder. Eserde, antik Roma mimarisi ve modern giyimli kadınlar dikkat çeker.
Reklam
Nighthawks 1942
Eserlerinde daha çok günlük Amerikan hayatının yalnızlığı yer aldı. Barlar, restoranlar ve hatta benzin istasyonları bile Hopper'ın ilgi odağı oldu. Bu tarzı, onun gölgeleri kullanma ve vurgulamak istediklerini öne çıkarma başarısında önemli bir rol oynadı. New York'ta, Robert Henri'nin yanında çalışma fırsatı buldu. 1900-1906 yılları arasında Avrupa'ya seyahate çıktı ve Paris'teki sanat çevresinden ve tutkulu atmosferden etkilendi. Fransız empresyonizminden feyz aldı. Sanat hayatının son yıllarında empresyonizmden tamamen vazgeçen sanatçı, 'pop art'ın ilk temsilcilerinden oldu. Manhattan'daki bir restorandan esinlenerek çizdiği 'Gece Kuşları' tablosu, Amerikan resim tarihinin önemli eserlerinden biri. Tabloda, gece geç bir saatte, şehir uyumasına rağmen, birbirine yakın duran ama hiç konuşmayan üç müşteri konu edilir. Ünlü Pearl Harbour saldırısı sonrası yapılan resimde, garsonun başındaki denizci şapkası, bu vahim olaya gönderme yapar. Birbiriyle hiç konuşmadan duran üç insanın aralarındaki kopukluk ve karamsar halleri, dönemin Amerikan toplumunun psikolojik yansıması sayılır.
Moonshine 1919
Müzisyen bir ailenin çocuğu olan Paul Klee, Münih'te eğitim gördü ve öğretmenlik yaptı. 1911'de Feininger, Kandinsky ve Jawlensky'nin aralarında bulunduğu Blue Rider grubuna katıldı, sulu boya resimleriyle dikkat çekti. İlk yıllarındaki eserlerde, ekspresyonizmin etkileri görülmesine rağmen Robert Delaunay ile arkadaşlığı sırasında kübizme ilgi duydu. Renkleri kullanışı, figürleri, farklı kompozisyonu ve kendine özgü fırça darbeleriyle, diğer sanatçılardan ayrıldı. Duyguları, inançları ve müzik sevgisi eserlerine yansıdı. Bauhaus Sanat Okulu'nda öğretmenlik yaptı. Mavi tonların ağır bastığı 'Ay Işığı' eserinde suluboya çalışan ressam, kübizmin etkisinde olduğunu resmen ortaya koyar. Eser, geometrik şekillerle vermeye çalıştığı derinlik hissi sebebiyle özel tablolar arasında yer alıyor.
Interieur 1913
Sanat hayatı boyunca, teknik resim ve grafik sanatı üzerine usta isimlerden biri olarak anılan Pierre Bonnard, 1888'de Paris'te Julien Akademisi ve Güzel Sanatlar Okulu'nda eğitim gördü. Maurice Denis ve Edouard Vuillard ile stüdyosunu paylaştı, en çok da Paul Gauguin'den etkilendi. Onun fırça darbelerine ve baskın renkleri kullanmasına hayranlık duydu. Önce, tamamen renklerle yapılan biçimlendirme anlayışına sahip Nabilere, sonraki yıllarında ise içtencilik (intimisizm) akımına yöneldi. Sanatçı, aynı zamanda Japon baskı sanatından ve tablolarından da feyz aldı ve renk geçişleri ile ışıklandırma konusunda orijinal bir üslup yakaladı. Van Gogh'a ilgisinin artmasıyla, o da tutkularını tablolarında yansıtmaya başladı. Bonnard, iç mekân konusunda ustalaştı. En ünlü tablolarından 'Interieur'da sanatçı, ev içinden gündelik bir sahneyi konu edinir. Yatağın üzerinde oturan insan, aynadaki aksinden kendini belli eder. Tablodaki sıcak ve soğuk renklerin karşıtlığına getirdiği hareketlilik ve canlı renkler, sanatçıyı özel kılar.
La Dans 1909-1910
Fovizmin (çiğ ve bağıran renklerin doğrudan kullanımı) kurucusu sayılan Henri Matisse, ressamlığının yanında bir tasarımcı ve baskıcı olarak da anılır. Matisse, hukuk eğitimi alırken okulu yarıda bıraktı ve 1890'dan sonra yalnızca sanatla ilgilendi. Sembolist ressam Moreau'nun egzotik renklerinden etkilendi. İlk dönem eserlerinde neo-empresyonist izler görülürken, sonraki yıllarda tablolarında Akdeniz tarzı sıcak, canlı renklere ve duygusal olgulara yer vermeye başladı. Yıllar geçtikçe farklı bir tarza yönelen Matisse, 1905'te arkadaşlarıyla beraber yeni bir akım olan fovizmi yarattı. Tuvalin üzerinde şekillerle ve renklerle kendine özgü yeni bir stilde resim yapmayı tercih eden sanatçı, kendinden sonraki genç nesli de etkiledi. 1907'de görme fırsatı bulduğu Ambrogio Lorenzetti'nin fresklerinden etkilenerek yaptığı 'Dans' tablosu, mavi ve yeşil fon üzerinde, sade bir kompozisyon içinde dans eden insan figürlerini konu alır. İç içe geçmiş insanlar, tıpkı notalar gibi birbirine bağlı ve ahenk içindedir. Figürlerle, fon arasında karşıtlık vardır. Danslar sıcak, renklerse soğuktur.
Reklam
Geri14
50 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.