b

Bilmeniz Gereken 50 Tablo

Impression Sun Rise 1872
Empresyonizmin en iddialı halkalarından Claude Monet, Jongkind ve Boudin gibi sanatçılardan etkilendi. Cesaretini toplayıp resim yapmaya başlaması, dış dünyayı keşfiyle başladı ve algıladığı dünyayı, empresyonizmin kurallarına uygun biçimde tuvaline taşıdı. Paris'te, henüz öğrenciyken tanıştığı Pissarro, Renoir ve Sisley ile sanatın temel kuralları konusunda fikir alışverişi yapma fırsatı buldu. Usta, fırça darbelerindeki yeteneği sayesinde birçok eser verdi ve 1874-1886 yılları arasında sekiz sergi açtı. Özellikle bir figürü, gün içindeki farklı saatlerde resmetmekle ünlendi. Ressam, ünlü tablosu 'Impression Sun Rise'da, gün doğumunda, Le Havre Limanı'nın görüntüsünü tuvaline taşır. Gecenin maviliğinde, gökyüzünden süzülerek batan portakal renkli güneş, dalgaların üzerinde iz bırakır. Sanatçı, izlenimsel bir havada çizdiği resimde, abartıdan uzak ve mistik objeler yerine, her gün bilinen haliyle limanı anlatır. Gerçeklik kalitesiyle resmedilmiş eserde, olmayan ya da görünmeyen hiçbir şey yoktur.
The Wedding At Cana 1303-1306
Rönesans'in yaratıcılarından Giotto di Bondone, ölümünden sonra yıllarca tarih sayfalarında kalacak kadar yetenekli bir ressam olarak anıldı. İtalyan tarzını stilize etmesi ve Bizans sanatını resimlerinde harmanlaması, başarısının asıl sebebi oldu. Kendi kişiliğini sanatına yansıtan ilk sanatçılardan biri. Sanatçı, İncil'den aldığı sahneleri, insan psikolojisini ve duygularını, doğallıkla buluşturarak resimlerine hayat verdi. En büyük eseri kabul edilen 'The Arena Chapel-The Wedding at Cana'da bir mucize yaratan Giotto, İsa ve Meryem'in hayatlarını konu alan fresklerini bölümler halinde duvara çizdi. Resimleri izleyenlerin, gerçek bir olayın içindeymiş gibi hissetmelerini sağladı. 'The Wedding at Cana', insan yüzlerine ifade katılan ilk eserdir.
Reklam
Les Baigneuses 1918
Gleyre Stüdyosu'nda porselen sanatçısı olarak yetişen Renoir, resme olan merakı nedeniyle ressamlığa yöneldi. Monet ile tanışma fırsatı yakalayan ressam, kısa süre sonra onun da ilgisini çekerek beraber çalışmaya başladı. Monet ve Renoir, Seine Nehri yakınında buluşarak, manzaraya karşı onlarca tablo yaptı. Bu uzun çalışmaların ardından, Renoir, empresyonizmin kurallarını belirleyecek önemli bir usta haline geldi. İlk ustaları Rubens ve Boucher'in stilini hiçbir zaman bırakmadığı için, temsil ettiği akım içinde özel bir yere sahip oldu. 'Les Baigneuses' tablosunda, beş genç kızı resmeden Renoir, renklerinin ahengi ve betimlemedeki ustalığı ile dikkat çeker. Ressamin, porselen sanatçısı olarak başladığı resimlerinde, porselen parlaklığı kolayca hissedilir.
Interieur 1913
Sanat hayatı boyunca, teknik resim ve grafik sanatı üzerine usta isimlerden biri olarak anılan Pierre Bonnard, 1888'de Paris'te Julien Akademisi ve Güzel Sanatlar Okulu'nda eğitim gördü. Maurice Denis ve Edouard Vuillard ile stüdyosunu paylaştı, en çok da Paul Gauguin'den etkilendi. Onun fırça darbelerine ve baskın renkleri kullanmasına hayranlık duydu. Önce, tamamen renklerle yapılan biçimlendirme anlayışına sahip Nabilere, sonraki yıllarında ise içtencilik (intimisizm) akımına yöneldi. Sanatçı, aynı zamanda Japon baskı sanatından ve tablolarından da feyz aldı ve renk geçişleri ile ışıklandırma konusunda orijinal bir üslup yakaladı. Van Gogh'a ilgisinin artmasıyla, o da tutkularını tablolarında yansıtmaya başladı. Bonnard, iç mekân konusunda ustalaştı. En ünlü tablolarından 'Interieur'da sanatçı, ev içinden gündelik bir sahneyi konu edinir. Yatağın üzerinde oturan insan, aynadaki aksinden kendini belli eder. Tablodaki sıcak ve soğuk renklerin karşıtlığına getirdiği hareketlilik ve canlı renkler, sanatçıyı özel kılar.
Causerie Chez Les Fontaines: Monsieur Et Madame Arthur Fontaine 1904
Paris'teki Julien Akademisi'nde eğitim gören Edouard Vuillard, eğitiminin ardından açtığı atölyeyi Pierre Bonnard ile paylaştı. Serusier'in teorilerinden ve Gauguin'in çalışmalarından etkilendi. 1889'da 'Nabis Sanat'ın üyesi olarak kayıtlara geçti. Sanatçı, aynı zamanda Japon resim anlayışından, çiçek tablolarından ve iç mekân resimlerinden etkilendi. Bu ilgisi, duvar kâğıdı, baskı ve dekoratif işlerle de uğraşmasına yol açtı. Eserlerinde daha çok iç mekânda, insanların en domestik hallerini ve bütünsel bir duyguyu vermeye çalıştı. Son dönem resimleri, çok daha doğal ve gerçek bir fotoğraf havası taşıdı. Anlık duyguların öne çıktığı tablosu 'Causerie chez les Fontaines'de özellikle renkli halı ve en doğal haliyle oda görüntüsü ve sohbet eden bir çift dikkat çeker. Eser, 1904'te Salon d'Automne'da sergilendiğinde ressam, bu çalışmanın en keyifli eseri olduğunu söylemişti.
The Artist's Mother 1871
Kariyerine asker olarak başlayan ve üç yıl deniz haritacılığı bölümünde profesyonel olarak çalışan Whistler, resme olan ilgisi ağır basınca, ani bir kararla Paris'e yerleşti. Courbet ile tanışma fırsatı yakaladı ve realizmi savunan bir grup ressamın arasına katıldı. Japon tarzında yapılmış tabloların taklitlerini yaptı. Londra'ya taşındı ve kendini İngiliz tarzı bir sanatın ortasında resim yaparken buldu. 'An'ı anlattığı harmoni kompozisyonlarında kullandığı tonlamalarla, kendi tarzını yakalamayı başardı. Duygusal ve ahlak konularının ağır bastığı tabloları, gelecekteki İngiliz sanatçıları derinden etkiledi. Ressamın en bilinen tablosu "The Artist's Mother', renk geçişleri ve fırça darbeleriyle ön plana çıkar. Baskın renkleri gri, siyah ve beyaz olan tabloda, profilden görünen, elleri dizlerinde ve ayaklarının altında ahşap bir destek bulunan yaşlı bir kadın resmedilir. Resmedilen kadının Victorian tarzı giyimi, ait olduğu döneme bir göndermedir.
Reklam
50 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.