Bağımsız düşünebilme, kişilik sorunudur, bunun öğretilmesi de eğitim sorunu. Kişilik sonradan elde edilen bir şey değildir, çocuğun da bir kişiliği vardır. Bu nedenle kişilik eğitimi daha pek küçük yaşta aile içinde başlar. Bizim ataerkil aile düzenimiz içinde gelenekselleşen bir temel ilke “büyüye saygı küçüğe sevgi “dir. Oysa bu tek yanlı bakış Çağdaş eğitim için yeterli değildir. Saygı da sevgi de karşılıklı olmalıdır. Büyük, çocuğun kişiliği olduğunu kabul etmeli ve ona göre davranmalıdır. Aksi halde saygı içtenliğini yitirir, otorite korkusuna dönüşür. Korkunun olduğu yerde kişilik gelişemez. Çocuk ya gizleme, yalan söyleme gibi kaçamaklara sığınır ya da edilgin davranışı benimser. O zaman da yaşamı boyunca bağlanacak otorite arar, hiçbir zaman özgür ve özgün olamaz. Evde baba korkusu, okulda not korkusuyla yetişen çocukta düşünme yetisi gelişemez, sorumluluk duygusu uyanamaz.