Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
250 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
TÜRKAN SAYLAN VE ÇYDD’YE SONSUZ SEVGİLERLE
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin yayınladığı bu kitap hakkında iki tane inceleme yazacağım. 1. İnceleme çağdaş ve ilgili mefhumlar, çağdaşlık değerleri , çağdaş eğitim alanları ve o alanlardaki amaç ve yöntemler, bize düşen sorumluluklar konularını içerecek. Çağdaş eğitim konusuna geçmeden önce, çağdaş ve eğitim mefhumları üzerinde durmamız
Yaratıcı Toplum Yolunda Çağdaş Eğitim
Yaratıcı Toplum Yolunda Çağdaş EğitimÇağdaş Yaşamı Destekleme Derneği · Cem Yayınevi · 19903 okunma
İkinci bölümde eğitimin her alanına ışık tutan değişik konular yer alıyor. Bu yazılardan kimi eğitimcilere, kimi ailelere sesleniyor. Gerek üslup gerek konu açısından birbirinden çok farklı olan bu yazılarda satırlar arasında gizli kalan bağlayıcı ilke, insanın bitmemişliği; yaşamının sonuna değin kendini değiştirebileceği, gelişebileceği, kendine
Reklam
Görülüyor ki eğitimimiz bir sorunlar yumağı haline gelmiş. Bunların çözümü için sistemde temelli değişiklikler gerekiyor. Eğitim sorunu toplumsal ve ekonomik koşullardan soyutlanmayacağına göre -bu da kolayca gerçekleştirilebilecek bir şey değil- ne yapmalı? Elden bir şey gelmiyor diye peşini bırakmalı mı? Yoksa birey olarak ne yapabiliriz diye düşünüp çıkar yol mu aramalı? Biz ikinci yolu seçtik. Eğitimcilere ve ailelere seslenen bu kitap kitap böyle bir yol arayış. Çıkış noktamız “olan“ değil, “olması gereken“. Bu nedenle önerilerimizin gerçekleşmesi, ilk bakışta olanaksızmış gibi görülebilir. Ama biz inanıyoruz ki, birey olarak en güç koşullarda bile sınırları zorlayabilir ve olumlu sonuçlar elde edebiliriz. Yeter ki kişi inancını ve umudunu yitirmesin.
Bağımsız düşünebilme, kişilik sorunudur, bunun öğretilmesi de eğitim sorunu. Kişilik sonradan elde edilen bir şey değildir, çocuğun da bir kişiliği vardır. Bu nedenle kişilik eğitimi daha pek küçük yaşta aile içinde başlar. Bizim ataerkil aile düzenimiz içinde gelenekselleşen bir temel ilke “büyüye saygı küçüğe sevgi “dir. Oysa bu tek yanlı bakış Çağdaş eğitim için yeterli değildir. Saygı da sevgi de karşılıklı olmalıdır. Büyük, çocuğun kişiliği olduğunu kabul etmeli ve ona göre davranmalıdır. Aksi halde saygı içtenliğini yitirir, otorite korkusuna dönüşür. Korkunun olduğu yerde kişilik gelişemez. Çocuk ya gizleme, yalan söyleme gibi kaçamaklara sığınır ya da edilgin davranışı benimser. O zaman da yaşamı boyunca bağlanacak otorite arar, hiçbir zaman özgür ve özgün olamaz. Evde baba korkusu, okulda not korkusuyla yetişen çocukta düşünme yetisi gelişemez, sorumluluk duygusu uyanamaz.
Bir süre önce Erzurum Atatürk Üniversitesi, Alman Filolojisi bölümünde İstanbul Üniversitesi’nden gelen iki öğretim üyesinin konuşmalarında bulunmuştum. Konu bir yapıtı anlamaydı. İlk konuşmada yazınsal bir yapıtı anlama, onaylama yöntemi; ikinci konuşmada aynı yöntemin genel olarak eleştiride, özel olarak tiyatro eleştirisinde uygulanması dile
Ortaçağda din yaşamı biçimlendiren bir güçtü. İnsan ve doğa Tanrıya oranla değerlendiriliyordu. Bilimiyle, felsefesiyle, sanatıyla Ortaçağ kültürü dinsel dogmalara bağlıydı. Dinsel inançla beslenen yaratıcı güçler, Doğuda ve Batıda büyük kültürler oluşturduktan sonra verimliliğini ve üreticiliğini yitirmeye, tükenmeye başlamıştı. İnsanlık
Reklam
Endüstri ülkeleri, bilim ve teknolojinin ilerleme sürecinde endüstrileşmenin getirdiği ve getirebileceği sorunlara az çok kendilerini hazırlamışlardı. Türkiye ise daha endüstrileşme aşamasında. Teknolojiyi yaratan düşünceye açılmadan, bu düşüncenin geçirdiği aşamalardan geçmeden birden bire kendimizi bu çağın içinde bulduk. Bu bakımdan bizim sorunlarımız toplum yaşamının her alanında ve özellikle eğitimde, Batı ülkelerinin sorunlarından çok farklı. Bunlara çözüm ararken sorunların temeline inmek, başka deyişle sorunları tarihsel gelişim içinde ele almak, geleneklerimizle hesaplaşmak gerekiyor. İçiçe girerek birbirini bütünleyen iki geleneğimiz çağdaş düşünceyle çelişmekte. Bunlardan biri aktarmacılığa dayanan medrese geleneği, öteki otorite bağımlılığı. Bunların bütünleşmesi, zamanla otorite sözünü eleştirisiz benimseyen, verilmiş olanı yineleyen ve ileten bir düşünme yönteminin yerleşmesine neden olmuş.
Sayfa 16 - Nazan İpşiroğluKitabı okudu
Çâğdaşlık nedir?
Çağdaş eğitimden ne anladığımızı açıklamaya geçmeden önce, çağdaşlık kavramı ve çağdaş düşünce üzerinde duralım: Çağdaş, sözcük anlamıyla aynı çağda, hatta aynı zaman diliminde yaşayan demektir. Ancak bir kavramın salt sözcük anlamından çok daha fazlasını içerdiğini, zamanla ona pek çok anlamlar yüklendiğini hepimiz biliriz. Çağdaşlık kavramı da
Sayfa 15 - Nazan İpşiroğluKitabı okudu
İş başına geçtikten sonra (İş başına resmi), yol düz gitmiyor, çatallanıyor (Çatallanan yollar ve sümüklü böcek resmi). Birey resimde çatallanan yolların ortasında kalan sümüklü böcek gibi, ağır ağır yürüyerek kendine çıkış yolu arayacak. Sümüklü böceğin yavaş yavaş yürümekten başka iki özelliği daha var: evini üstünde taşıması ve geçtiği yerde iz bırakması. O halde bu arayışta kişi birey olduğunun ve ardından gelenlere yol gösterdiğinin bilincini yitirmemeli. Arayışında dinleme ona yardımcı olabilir. Genç de olsa yaşlı da olsa dinlemeyi, karşısındakine kulak vermeyi öğrenmeli. (Yaşlı, genç dinliyorlar resmi).
Sayfa 9 - bahsi geçen resimler için mesaj atabilirsiniz.Kitabı okudu
73 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.