Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Ne demek acaba senet sepet? Senet kelimesi esasen dayanılacak şey demektir. Bir malın, hakkın veya meblağın kime ait olduğunu tasdik eden vesikaya da senet deriz. İhtimal, kafiyeye bayıldığımızdan senet sepet diyoruz lakin yazının aslı ile yazarken سند ثبت yazıyoruz. Sebet delil, hüccet demek. Sabit ve isbat kelimeleriyle aynı kökten. Yine aynı kökten sebt / ثَبْت kaydetmek, yazarak zapt etmek demektir. Sebt-i defter etmek denir mesela. Yani biz Kur'an harfleriyle yazarken saçmalamıyoruz. İçinde eşya taşıdığımız sepeti سپت diye, senet sepet tabirindeki sepeti ثبت diye yazıyoruz. Görüldüğü üzere bir dili ancak yazısı muhafaza edebilir. Türkçenin senedi ve isbat-ı vücud ettiği yer de yazısıdır.
Sayfa 20
Dil, yaşamın ve ölümün gücüne sahiptir.
Reklam
1-Düşünce ve konuşma, özoluşum bakımından farklı köklere sahiptir. 2-Çocukta konuşmanın gelişmesinde anlık-öncesi bir aşamanın, düşüncenin gelişmesinde ise dil-öncesi bir aşamanın varlığı kesinlikle saptayabiliriz 3-Bu ikisi, belirli bir ana kadar birbirlerinden bağımsız biçimde farklı doğrultular izlerler. 4-Belirli bir noktada bu doğrultular kesişir ve bunun üzerine düşünce sözlü, konuşma da ussal hale gelir.
Konuşmanın anlığa hizmet etmeye ve düşüncelerin dile getirilmeye başladığı bu dönüm noktasının yanılgıya yer bırakmayacak kadar açık iki nesnel belirtisi vardır: 1)Çocuğun sözcükler hakkında birdenbire ve etkin biçimde merak duymaya başlaması, her yeni şey için <<Bu nedir?>> diye sorması ve 2)bunun sonucunda sözcük dağarcığının hızla ve büyük ölçüde genişlemesi.
Koehler’in kendisi de zaman zaman karşılaştırma amacıyla çocuklarla deneyler yapmış, Buehler de aynı doğrultuda çocuğu sistemli biçimde incelenmiştir. Çocuklar için elde edilen bulgularla maymunlar için elde edilenler birbirine benzemektedir. Buehler’in anlattığına göre, çocuğun eylemleri tıpkı şempanzeninkiler gibiydi, o kadar ki çocuk yaşamının bu dönemini şempanzemsi çağ diye adlandırmak uygunsuz kaçmayacaktır.
Çocuğun anne demesi, gelişmiş konuşmaya çevrilirse,<anne> sözcüğünden çok, <Anne, buraya gel> ya da <Anne, bana ver> ya da <Anne, beni iskemleye oturt> ya da <Anne, bana yardım et> gibi bir tümce anlamına gelmektedir.
Reklam
20. yüzyıl, dilcilikte önemli gelişmelerin görüldüğü ilke sayılabilecek yargıların yerleştiği bir çağın başlangıcıdır. Bu gelişmelerin yerleşen yargıların birçoğunu ünlü İsviçreli dilbilimci Ferdinand da SAUSSURE’e borçluyuz. Dilin başlıca niteliklerine, o zamana değin iyice anlaşılamamış çeşitli yanlarına, çeşitli sorunlarına sağlam kanıtlarla açıklık ve çözüm getiren SAUSSURE’ün kuramı aynı zamanda dilbilimin ne olduğunu belirleyerek hangi doğrultularda yürümesi gerektiğini gösterir.
Sayfa 21
19. yüzyıl, diller arasında daha önceki yüzyıllarda ilgiyi çeken, farkına varılan yakınlıkların sağlam temellere oturtulduğu, karşılaştırmalı dilbilimin Franz Bopp tarafından dilbilimin bir dalı olarak ortaya konulduğu çağdır.
Sayfa 21
Sağır Kef sadece Türk diline mahsus bir sestir. Arapça ve Farsçada mevcut değildir.
Ortaçağda batıdaki dilcilik çalışmalarına gelince, bir kilise dili olarak Latincenin çok geniş çevrede ve geniş çapta öğrenilmesi sonucunda bu çağdaki dilciliğin, daha çok Latince okuma kitaplarına, dilbilgisi kitapları arasında en etkili olanı, Alexander de VILLA-DEI’nin, 1199 tarihini taşıyan yapıtıdır.
Sayfa 19
1.000 öğeden 811 ile 820 arasındakiler gösteriliyor.