Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

e

Edebiyat-Sanat-Felsefe

3. BÖLÜM, GIOTTO PADOVA'DA:
''Giotto, San Francesco'nun yaşamını anlatırken, onu, herkes gibi insan olan bir insan gibi görmüştür. Oysa İsa'yı ne denli insan olarak görürse görsün, toplumun ona tanıdığı aşkın değeri görmezlikten gelemezdi, çünkü sanatçı, çağının koşullarından dışarı çıkamaz, özellikle Ortaçağda, toplumun bütün gösterilerinin dinsel inanç tarafından belirlendiği bir dönemde, böyle bir koşullanma kaçınılmaz olmaktan başka, doğaldır da. Hem sanatçı, yaşadığı dönemin özelliklerini, belirli bir toplum boyutu içinde, temel ilke ve yönelimleriyle yansıttığı sürece tüm insanlığın malı olabilir. Aynı dönemin bir başka sanatçısını, Dante'yi ele alalım. Onun kadar koyu bir katolik az bulunur. Ama onun bütün inancı ve yargılarındaki sınırsız acımasızlık; o çağı niteleyen koşulların da adil bir düzenini gerçekleştirmek amacını güder. Dante'nin o belirli koşullar içinde, hatta o koşulların varlığını tartışmaksızın; adalet, haklılık, namusluluk vb. ilkeleri savunmuş olması, bütün kötülüklere ve eğriliklere, çağının somut durumları içinde bir iyilik ve doğruluk yolu göstermesi ve bu yolu göstererek, çağının gerçek yapısını yansıtması, onun ülkülerini soyutluktan kurtarmış ve onu bugüne bağlayabilmiştir.'' (Sayfa: 86-87)
Geçmişi hiçbir zaman olduğu yerde durup yeniden keşfedilmeyi, aynıyla, olduğu gibi tanınmayı beklemez. Tarih her zaman belli bir şimdi’yle onun geçmişi arasındaki ilişkiyi kurar. Demek ki şimdi’den korkmak eskiyi bulandırmaya yol açıyor.
Reklam
gerçek sanat ise alçakgönüllü, gösterişsiz, yalındır.
hoş olan şeydir güzel. O nedenle de güzeli belirleyen şey yalnızca zevktir. Home
Samatta Üstad
“İşe bak,” “belli belirsiz birkaç dokunuşuyla her şey nasıl da değişiverdi!” Bryullov
Eleştirmenler - kayıplar
genç bir sanatçı herhangi bir yapıt yarattı; yaptığı şey bütün sanatçılar gibi, yaşadığı duyguları kendine özgü bir yöntemle dile getirmek; çoğu kişiye onun yaşadığı bu duygular geçiyor ve sanatçının yapıtı yavaş yavaş ünlenmeye başlıyor; ama işte tam bu sırada devreye eleştirmen giriyor: Sanatçının yapıtı aslında fena sayılmazmış, ama kendisini Dante, Shakespeare, Goethe, Rafaello ve son dönemlerindeki Beethoven gibi sanatçılarla kıyaslamak mümkün değilmiş. Bunun üzerine genç sanatçı kendisine örnek diye sunulan sanatçılara öykünen yapıtlar üretmeye başlıyor; sonuçta da yalnızca başarısız değil, sahte, iğreti, yapmacık yapıtlar üreten biri olup çıkıyor.
Reklam
Güzelin tek bir içeriği vardır, o da ruhsal içeriktir. Hegel
Aşktır aşk
“Ne demek, nedir sanat? Sanat: Mimarlıktır, yontudur, müziktir, bütün türleriyle şiirdir,”
Buraya konuşmaya mı geldiniz! Gidin evinizde yapın dedikodunuzu! Hey, siz, kırmızı pantolonlular,
“Neyiniz var sizin? Uyuyor musunuz, yoksa öldünüz mü? Miskinler! Uyuzlar! Kımıldayın biraz!”
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.