e
Eğitim İnsan Toplum
1 memberFoerster'ın sahaftan edinip okuduğum bu kitabı 1960 baskılı bir eser. Hacim olarak küçük olsa da içerik olarak dopdolu. Alman asıllı filozof F.W. Foerster Nazilerin zulmüne dayanamayıp(tahammül edemeyip) ülkesini terk ediyor. Yazar bir süre İsviçre biraz da Paris'te yaşayıp son olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşiyor. Psikoloji ve felsefe alanında tahsili bulunan yazarın aslında birçok eseri var fakat dilimize çevrili eseri sanırım pek yok. Keza bu kitabın da güncel baskısı yok.
Sosyolojik ve toplumsal öğretiler barındıran bu kitabın bence 
İrade Terbiyesi kitabından aşağı kalır yanı yok. Gerek okurken gerekse bitirdikten sonra keşke bu kitap zorunlu okutulan MEB eserlerine dahil olsa diye düşünmeden edemedim.
İyi bir vatandaş olmak evvela iyi bir insan olmaktan geçer şüphesiz. Yazar eserinde iyi bir insan olmanın kişisel irade ve toplumsal güdüleri kontrol ve dengeli kullanmakla mümkün olabileceğini vurguluyor.
Bir gün bu kitapla karşılarşırsanız mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
》》 Neden bizi suan burada kurşuna dizmiyorlar ki ? 《《
İnsanlara ölümün daha cazip geldiği kamplar , yaşanan işkenceler , soğuk, acı , direniş, açlık vs. vs.
Bunları birebir yaşamış bir insandan dinlemek...
Bizlere hayal gibi gelen olayların, gerçekten yaşanmış olması, yaşanan insanlık dramının ( aslında insanlık utancının tabiri daha yerinde olacaktır ) okudukça en derinlerinize işlemesi anlatılamayacak kadar zor .
Yazarımız 2. Dünya Savaşı yıllarında henüz 15 yaşında iken 3 kız kardeşi, annesi ve babasıyla birlikte Hitler'in Yahudi Cemaatini getirdiği Auschwitz, Birkenau, Buna vb. Toplama kampında yaşadıkları gerçek süreci anlatıyor.
Kadınlar ve erkeklerin toplandığı kampların ayrı olması, annesi ve kızkardeşlerini bir daha görmemesi ...
Babasıyla devam ettiği bu acı serüvende yahudilere kazdırılan çukurlarda bebeklerin canlı canlı yakılması, ölüm fırınlarında açlık , işkence , esaret , soğuk ve daha yazmaya yüreğimizin el vermediği türlü işkenceler ....
Kamptan kampa geçen bu süreçte yazarımızın babası icin sonuna dek direnmesi ve asla bırakmaması takdire şayan her ne kadar sonunda babası ölmüş olsa da ...
Sonuç olarak Amerika nin saldırısının toplama kampındaki esaret altındaki cocuklarin kurtuluşuna ön ayaklık etmiş olması da tarihsel paradoksu gözler önüne seriyor .
Tarihte yaşanmış bu acı olayları birebir yaşamış olan birinden dinlemek ve onunla birlikte o anlara tekrar şahit olmak eseri oldukça başarılı kılıyor. Kesinlikle okunması gereken muazzam eserlerden biri...
Elie Wiesel
Can DÜNDAR dan okuduğum ilk eser. Baba olma seruvenindeki baba - oğul ilişkisini çok güzel hislerle dile getiren , buna sadece duygusal anlamda değil gerek siyasi , gerek edebi, gerek eğitsel anlamda yaklaşan bir üslup ve içerik olması eseri daha okunabilir kılıyor. Bazı bölümlerdeki yorumlara katılmıyor olsam da genel anlamda nitelikli bir eser olduğunu söyleyebilirim... Keyifli okumalar ... 
Kırmızı Bisiklet
