Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Savaştaki ilk zorunlu göçler Rus İmparatorluğu'nda yer aldı. Ruslar sınır bölgelerinde yerleşik olan Türkleri, Osmanlı'ya yardım edebilecekleri korkusuyla, kendi ülkelerinin içlerindeki sahalara taşıdılar. Doğu Anadolu'da savaş sırasında en yüksek sayılarda zorla göç ettirilen topluluk Müslümanlardı: Ruslar ve onların müttefiki Ermeniler tarafından bir milyondan çok Müslüman, berbat koşullarda, yerleşkelerinden ayrılmaya zorlanmışlardı. Ermenilerin zorunlu göçünü analiz ederken, bu gerçek dikkate alınmalıdır.
Sayfa 168 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Sivas vilayetindeki çatışmalar 1915 Şubat ayında başladı. Ermeniler, Suşehri yakınlarındaki Pörek köyünde, silahsız olarak Osmanlı ordusuna katılmak üzere yola çıkmış olan Müslüman gönüllüleri ateşe tuttular. Olay yerine gönderilen Osmanlı güçleri, güvenliği sağladı ve Suşehri civarında yaptığı aramada 560 silah ele geçirdi. İsyancı çeteler Müslüman köylerine saldırıp, Kızılırmak Nehri üzerindeki köprüleri havaya uçurmaya yeltendiler. Askerî konvoylar saldırıların özel hedefi hâline geldi. Sivas vilayetinin Karahisar-ı Şarki bölgesini merkez edinmiş olan Ermeni çeteleri, Rus hududuna ulaşmaya çalışan Türk askerlerine ve askerî malzeme konvoylarına saldırdılar.
Sayfa 153 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Sivas vilayeti, çok sayıda Ermeni'nin yaşadığı bir merkez değildi. O vilayetteki Müslüman sayısı Ermenilerin sayısının altı katından daha yüksekti. Eğer amacı Müslümanları kaçırtıp Ermenilere ait bir yurt yaratmak olsaydı, o bölgede isyan çıkarmak mantıklı düşünceyle bağdaşmazdı. Ancak, o vilayetin stratejik önemi çok yüksekti. Orta Anadolu'dan Rusya hududuna giden kullanıma müsait yegâne yol Sivas vilayetinden geçiyordu ve her mevsim doğuya ulaşıma açık kalan pek az ana yoldan birisiydi. Sivas'ta yaratılacak isyan ve çetecilik hareketleri, Rusların savaş gayretine önemli yarar sağlardı. Yol, Ermeni isyan çetelerinin saldırısını kolaylaştırıcı tepeler ve ormanlarla dolu, engebeli arazilerden geçiyordu.
Sayfa 153 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Doğu ve Orta Anadolu'da patlak veren diğer ayaklanmalarla çetecilerin saldırılarının hiçbiri, Van ayaklanması kadar başarılı olmadı. Diğer yörelerdeki isyancılar, Rus ordusunun o kadar uzağındaydılar ki, Ruslar yetişene kadar tutunabilmek ümitleri yoktu. İsyanların ana etkisi iç bölgelerde panik yaratıp, Ruslara karşı savaşması gereken askerleri cephe gerisine çekmekti. İsyan hareketlerinin psikolojik etkisi müthiş oldu; Ermenilerin durdurulması gereken düşmanlar olduğuna Türklerle Kürtleri ikna etti. Osmanlı hükümeti isyanların, ancak isyancıların yerel destekten mahrum bırakıldığı zaman duracağına ikna oldu ve bu da Ermeni nüfusun isyan bölgelerinin uzağına nakil edilmesine yol açtı.
Sayfa 151 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Rusya, Ermeni halkı olmayan bir Ermenistan istiyordu. Ruslar 1877'de, Os manlı'nın Avrupa'daki topraklarına, Balkanlardaki Hristiyan halkı savunmak bahanesiyle saldırmışlardı. Bulgaristan'da kendilerine bağımlı bir devlet yaratmayı tasarlamışlardı. Bu yolun devamında kazanmayı umdukları büyük ödül İstanbul'du, Boğazlardı ve sıcak denizlere açılan bir limandı. Fakat işler umduklan gibi ilerlemedi; Bulgarlar, kendi başına buyruk olduklarını kanıtladılar. Ruslar aynı hatayı Doğu Anadolu'da tekrarlamayacaklardı. Kendilerine bağımlı da olsa, özerk (otonom) bir Ermeni devleti kurmak gibi niyetleri olmadığını 1916 yılında ispatladılar. Aynen Çerkezistan, Abhazya, Gürcistan, Azerbaycan ve Yerevan'ı aldıkları gibi Doğu Anadolu'yu da kendileri sahiplendiler. Ermeniler de aynı Bulgarlar gibi, Rusların işgali için hem yardımcı hem de mazeret olarak kullanılmış lardı. Ermeniler, Bulgarlardan farklı olarak, Rusların fethine yardımcı olmalarından dolayı ödüllendirilmeyecekti.
Sayfa 150 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Bogos Nubar, Mısır'da, Fransızlarla pazarlıklar yürüttü. Ermeni Lejyonu 1916 Kasım ayında, Kahire'de kuruldu. Lejyonun ifade edilen amacı, Kilikya'da bir Ermeni devleti kurmak için savaşmaktı ve orada kurulacak olan Ermeni devleti ordusunun özünü teşkil edecekti. Gönüllülerden müteşekkil olan bütün üyeleri, Kilikya'da Osmanlı güçlerine karşı savaşmış mültecilerle Mısır, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerindeki Ermeni topluluklarından seçilmişti. Lejyonun asker ve subay sayısı 5.000 kişiydi. Her ne kadar Fransız kumandanların emri altında olsalar da Ermeniler sadece Osmanlı İmparatorluğu'na karşı savaşımayı kabul etmişlerdi; Fransa'nın başka yerlerdeki muharebelerine katılmayacaklardı.
Sayfa 144 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Ermenilerin toplam nüfusun sadece %16'sını teşkil ettikleri Sivas vilayeti gibi yerlerde, telgraf tellerini kesip askerî kollara saldırmaları, sadece Ruslara yardım için yapılmış gerilla hareketi olarak izah edilebilir. Onun haricindeki hangi nedenle olursa olsun, bu davranışları intihar sayılırdı.
Sayfa 142 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Van vilayetinin ele geçirilmesi Rus savaş planının temel taşıydı. Van vilayetindeki en önemli Ermeni saldırılarının Rus işgalcilerin aşması gereken dağlık geçitlerde yer almış olması tesadüf olmasa gerek. Eğer birisi modern zamanımızda sıklıkla duyulan Ermeni haykırmaları gibi, Ermenilerin sadece kendilerini savunmakta olduğunu iddia edecek olursa, ilk saldırıları neden Ermenilerin gerçekleştirdiğini nasıl izah edecektir? Van'ın Saray ilçesi yakınındaki çok başarılı Ermeni eylemleri gibi isyan saldırıları, Rus savaş planının bir parçası haricinde nasıl izah edilebilir? Saray bölgesinde, toplam nüfusun sadece %4'ünü teşkil eden, çok küçük bir Ermeni nüfusu mevcuttu. Eğer kendilerini korumak ihtiyacı doğmuş olsa, savaş öncesindeki Taşnak planında öngörüldüğü üzere, onları Ermeni nüfusunun yüksek olduğu yerlere nakletmek en iyi savunma olurdu. Fakat Saray bölgesi stratejik bakımdan önem arz etmekteydi. Orası, İran'daki Rus ordusuyla Osmanlı ordularının arasındaki Kotur geçidini koruyordu. Ermeni savaşçıları başka bölgelerden buraya nakledilerek, Kotur Geçidini savunan Osmanlı askerlerine arkadan saldırıp Osmanlı ordularını Van'ın Saray ilçesi yakınlarında yenilgiye uğrattılar. Onlar kimseyi savunmuyorlardı, Ruslara yardımcı olabilmek amacıyla saldırıyorlardı. Bu bir savunma hareketi değil, Rus taraftarı gerilla faaliyetiydi.
Sayfa 142 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Anadolu Ermenilerinin bazıları Rus Ermenileriyle birleşip, Rusça adı drujina (kelime anlamıyla "dost" gönüllü birlikleri) olan tamamı Ermenilerden, çoğunluğu Rusya'dan gelme gönüllülerden teşkil olmuş askerî birliklere katıldılar. Savaşın başlarında her birinin 1.000 üyesi olan 4 drujina birliği vardı; akabinde bir tane daha eklendi ve bir tane de 1915 sonlarında eklendi. Drujina'lar Rusların Anadolu'yu işgalinde çok etkili rol oynadılar. Araziyi tanıyorlardı, amaçlarına bağlıydılar, Ermeni ihtilalcileriyle ve taraftarlarıyla sıkı bağlantıları mevcuttu. Diğer Ermeniler Rusların ilerlemesine yardım etmek üzere piyade taburları ve süvari bölükleri kurdukları İran'a kaçtılar. Çeşitli Ermeni birlikleri Doğu Anadolu'nun uçlarındaki Rus ilerlemesine öncülük edeceklerdi. Onların o ilerleme sırasındaki ana sorumluluğu Müslüman sivil halkın katliamıydı.
Sayfa 141 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Eli silah tutacak yaşta, sayıları 12.000'in üzerindeki Ermeni erkeği savaşın başlamasının hemen öncesinde veya ilk aylarında Anadolu'nun doğusundan Rusya'ya gitti. Birçoğu orada, parti taraftarlığı ve çete harbi konusunda eğitime tabî tutuldu. Sonradan bunlar, Doğu Anadolu'yu hiç terk etmemiş fakat küçük çete grupları hâlinde dağlara çıkmış olanlarla ve Osmanlı ordusundan kaçmış olanlarla birleşerek askerî iletişimi önlemek, köylere ve uzaklarda kalmış olan askerî birimlere saldırmak amacıyla Osmanlı İmparatorluğu'na geri döndüler.
Sayfa 141 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı'na 2 Kasım 1914'te katıldı. Seferberlik, savaş ilanından önce başlamıştı. Gerekli endüstriyel görevlerde çalışanlar, imam, polis ve memurlar dışında eli silah tutan bütün erkekler askere çağırılmıştı. Batı Anadolu ve Trakya'daki Ermeniler göreve katıldılar ve birçoğu askeri hekim olarak değerli hizmet sundular. Ancak Doğu Anadolu'dan hizmete katılan pek az Ermeni'nin, esas itibariyle, sadece sıkı şekilde hükümet kontrolü altında bulundurulan yörelerden veya başka yerlerdeki seferberlik görevlilerinin askere yazdığı az sayıdaki kişilerden ibaret olduğu görülüyor. Bu durumu askeriye şöyle rapor etti: "Askere yazılmak çağında olan Ermenilerden Hopa-Erzurum-Hınıs-Van hattının ötesindeki köylerle kasabalarda ya- şayanlar, görev çağrısına uymadılar fakat Rusya'daki [isyancı] örgütün saflarına katılmak üzere Doğu sınırına hareket ettiler." Askere alınanların çoğu da sonradan, silahlarıyla birlikte, Rusya saflarına katılmak için kaçtılar. Halbuki bu yörenin Ermenileri Osmanlı ordusuna sayıca 50.000'den fazla asker temin etmeliydiler.
Sayfa 140 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Silah depolamakta ibadet yerlerinin kullanılması, savaş tehdidi öncesinde, Osmanlıların oralarda niçin silah araması yapamadığını gösteriyor: çünkü kiliselerde arama yapılması Avrupalılar tarafından kesinlikle kabul edilmezdi. Örneğin: Samsun'daki Ermeni Katedralinde silahlar bulundu. Haçin'deki bir Ermeni manastırında fıçılarla barut saklanmıştı. İzmit yakınlarındaki Armise Manastırı'nda, silahlar ile barut bulundu. Erzincan'daki Surp Agop Kilisesi'nde yüzlerce bomba patlayınca, orada gizli bir cephanelik olduğu ortaya çıktı. Bir Osmanlı Araştırma Komisyonu, Doğu Anadolu'nun her tarafındaki mezarlıklarda, kilise bahçelerinde ve dinî binaların etrafındaki tarlalarda silah ve dinarnit saklandığını tespit etti.
Sayfa 139 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
Şeyh Sait Ali ve Molla Selim adlarındaki iki Kürt dinî lider, Bitlis'te bir isyan tertiplediler. Bitlis şehrini ele geçirmeye yeltendiler. Üç gün süren bir mu- harebeden sonra Osmanlı güçleri onları yendi. Molla Selim destekçileriyle birlikte Rus Konsolosluğuna kaçmayı başardı. Birinci Dünya Savaşı başlayana kadar orada, diplomatik dokunulmazlık sayesinde korundular. Savaş başlayınca, himayelerini kaybettiler ve idam edildiler.
Sayfa 117 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
İsmail Simko, Osmanlı-İran hududunda yer alan, konfederasyon hâlindeki güçlü Şikak Aşiretinin reisiydi. Simko 1911'de Osmanlı askerleriyle muharebe- lerde savaşmıştı. Ruslar onu 1912'de, Rus Güney Kafkasya'sının başkenti olan Tiflis'e getirdiler. Orada ona madalya takıp aylık bağladılar ve Simko ile adamlarına, Rusya'nın işgal ettiği Osmanlı hududundaki İran'ın batı topraklarında güvenli yerleşim hakkı tanıdılar. Simko Osmanlı topraklarına 1913 yılında, çok önemli bir akın tertiplemeye kalkıştı ve Osmanlı güçleri tarafından durduruldu. Ardından gelen savaş sürecinde tehlike arz etmeye devam etti. Ruslar tarafından finanse edilen Şeyh Taha adındaki başka bir aşiret reisi 1913 yılında, Rusların işgal ettiği İran topraklarından saldırı tertipledi, fakat yenildi. Kendisine ve adamlarına Ruslar tarafından İran topraklarında iltica hakkı tanındı. Barzani Aşiretinin reislerinden Şeyh Abdüsselam adındaki bir Kürt dinî lider, Osmanlı güçleriyle 1910 yılından 1914'e kadar savaştıktan sonra İran'daki Ruslara kaçtı.
Sayfa 116 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
İttihat ve Terakki Partisi, desteklerini kazanmak amacıyla, Ermeni, Rum ve Yahudilerin ilgisini çekecek pazarlıklar yaptı. 1908'den itibaren toplanan meclisler 10 Ermeni milletvekili barındırdı. Garip sayılabilecek seçenekler içerdi: beş milletvekili, şu anda görünürde hizmetine girdiği devletin parçalanmasına kendisini adamış olan ihtilalci Ermeni partilerinin üyesiydiler. Bu beş milletvekilinin dördü Taşnak biri de Hınçaktı. Başka bir vekil de resmen partiye katılmadığı hâlde oyunu Taşnaklarla uyum halinde kullandı. Delegelerden (Armen Garo kod adlı) Karekin Pastırma- cıyan, Osmanlı Bankasındaki Taşnak saldırısını yönetmişti. Arşak Vramyan adın- daki başka bir vekil de o saldırıya katılmıştı. Bir başka Taşnak, (Vartkes kod adlı) Ohannes Serengülyan vatana ihanet suçundan ölüm cezasına çarptırılmış fakat İngiltere'nin araya girmesiyle kurtulmuştu. Taşnak vekil ("doktor" diye anılan Goms) Vahan Papazyan, Osmanlı İmparatorluğu'na kaçak silah sokulmasını or- ganize eden birisiydi. Reforme Hınçak delegesi, Hamparsum Boyacıyan ise Sasun'daki ilk isyanın liderliğini yapmıştı.
Sayfa 104 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okudu
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.