Dibâce, Farsça "has ipek parçası" demek. Fakat bize "önsöz, başlangıç, mukaddime" anlamında geçmiştir. Önceleri yazma eserlerin genellikle tezhip ve yaldızlarla süslü ilk sayfaları ipek kumaştan olduğu için böyle adlandırmışız.
“Memlekette çiçekler açsa senden bilirim.”
Çiçek en eski Türkçe sözcüklerden biridir ve eski metinlerde çeçek şeklinde geçer.
Bunlar da haziran çiçekleriymiş.
"Hayret etmeden hayran olunmaz.” derdi eskiler.
Platon da hayreti felsefenin başlangıcı kabul eder.
Hayret ve hayran kelimeleri aynı kökten gelir. İki kelime de dilimize Arapçadan girmiştir.
İnsanı kalabalıktan ayıran hayretidir. Hayret ettikçe, hayran oluşudur.
Sic erat scriptum ‘böyle yazılmış’ kısaltması. Öncesinde gelen kelimenin, açıklamanın alıntılandığı kaynakta aynen bu biçimde yazıldığını, özgün metne sadık kalındığını gösterir.
“Anne mutsuzsa kimse mutlu değildir.”
Anne; çocuk dilinden türeyen bir sözcük.
Eski Türkçede anneye “ög” denirmiş. Bu yüzden annesi ölene çocuğa da “ög”süz (öksüz) denmiş.
Anne her şeydir. Tüm annelerimize ❤️