Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
“Ah, inanın bana, çok basit yaratıklardık. Yine de bugün bilinmeyen pek çok şeyi biliyorduk. Kulaklarımızı istediğimiz gibi büküp dikebiliyor, istediğimiz vakit düzeltebiliyorduk. Omuzlarımızın arasını kolaylıkla kaşıyabiliyorduk. Ayağımızla taş atabiliyorduk. Bunu pek çok kere yaptım. Ayrıca, dizlerimi bükmeden kalçamdan aşağıya eğilip yere sadece parmaklarımın uçlarıyla değil, dirseklerimle bile değebiliyordum. Kuş yuvalarına gelince, eh, 20. yüzyıl çocuğu bizi bir görebilseydi! Ama yumurta falan toplamıyorduk. Onları sadece yiyorduk.”
Sayfa 33
160 syf.
9/10 puan verdi
Evrim-Hayatta Kalma Mücadelesi
Jack London’un dönemin kısıtlı bilimsel verilerine rağmen hayal gücünün yaratıcılığını kullanarak kaleme aldığı bu kurgusal eseri keyifle okudum. Okuması öyle kolay, akıcı ve sürükleyiciydi ki başlayıp bitirmek saatlerimi almadı. Yazar, en ilkel çağlarda yaşayan atalarımızın kendi nesline yaşamının tüm izlerini aktardığını ve bunun da kalıtımsal yol ile kendisine kadar geldiğini belirtiyor. Kolektif bilinçaltının derinliklerinde kayıtlı olan bu aktarımı rüyalarında yaşıyor. Bu deneyim de keyifli bir kurgusal roman olarak karşımıza çıkıyor. İnsan evrimi; Ağaç İnsanları, Mağara (Halk) İnsanları ve Ateş İnsanları olarak 3 grupta ele alınmış ve canlıların birbirleri arasındaki hakimiyet kurma mücadelesi merak uyandıracak bir şekilde okuyucuya aktarılmıştır. Keyifli okumalar diliyorum.
Adem'den Önce
Adem'den ÖnceJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201918,6bin okunma
Reklam
Y-DNA Adem
Ayrıntılı biçimde incelenmesi önemli olan bir diğer genetik materyal Y-kromozomudur. Bu da annedeki mtDNA'nm babadaki karşılığıdır. Çünkü sadece erkekte bulunur ve babadan oğla geçer. Bir başka deyişle baba soyunun evrimini izlemek için kullanılır. Y-DNA da mtDNA kadar insan topluluklarının tarihöncesindeki göç yönleri hakkında çok önemli ipuçları verebilir. 2000'li yılların başında moleküler genetik alanında kaydedilen yeni gelişmeler sayesinde Y kromozomu üzerinde çok sayıda mutasyon keşfedildi. Böylece, Y-DNA varyasyonunun ayrıntılı biçimde incelenmesinin kapıları açıldı. Bu araştırmalar sayesinde yeryüzünde farklı coğrafyalarda yaşayan modern insan topluluklarının ortak atasının 60 bin-100 binyılları arasında Afrika'da ortaya çıktığı sonucuna varıldı. Bu ortak ata da "Y-DNA Adem" olarak adlandırıldı. O halde, anasoy ya da babasoy seceresi, moleküler genetiğin verdiği bilgilerle yola çıkıldığında, aynı adresi (Afrika) ve aşağı yukarı aynı zaman dilimini gösteriyor.
Sayfa 144Kitabı okudu
Modern insanın ilk nerede türediği konusunda bir değerlendirme yapmak için, genlerimizdeki mutasyonlara bakılabilir. Bu alanda atılması gereken ilk adım ise günümüz insanlarında mitokondriyal DNA (mtDNA) genomunu ayrıntılı biçimde incelemektir. Bu küçük, kompakt ve sirküler molekülün birçok yararlı özelliği vardır. MtDNA hücrenin stoplazması içerisinde yer alır. Her insan hücresi binlerce mitokondriyal genom içerir. Bu da onları izole etme ve rahatça analizlerini yapma olanağı sağlar. Bir kuşaktan diğerine değişim sadece mutasyonlar sayesinde mümkündür. Mitokondriyal DNA'nın evrim hızı yüksektir. Dolayısıyla mtDNA'daki mutasyon derecesine bakarak hem bir toplumun içindeki hem de toplumlararasmdaki değişme hızı belirlenebilir.
Sayfa 142Kitabı okudu
Neandertaller kadın iskeleti de en az erkeğinki kadar güçlü bir yapıya sahiptir. Bu anatomik verilerden hareketle, Neandertaller günlük yaşantıları hakkında bazı değerlendirmeler yapılmaktadır; şöyle ki, kadın her zaman mağarada kalıp çocuk bakımı ya da yemek pişirme gibi günlük işlerle uğraşmıyor, erkeklerle bizzat ava katılıyor, onlar gibi av peşinde koşuyordu. Kadın ve erkek arasında belirli bir işbölümü yoktu, ama sıkı bir dayanışma vardı. Grup içinde kadın da erkek kadar söz sahibi olduğu tahmin edilmektedir. Onun güçlü bir toplumsal statüsü vardı. Hiçbir zaman ikinci planda kalmadı. En kaliteli besinlerden eşit ölçüde yararlanıyordu. Ölüm yaşı ortalaması erkeğinkiyle aynıydı. Yaşam beklentisi erektus atalarınkine oranla fazla olduğu için, doğurganlık yaşma ulaşma şansları fazlaydı.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Homo sapienslerin ilk temsilcilerinden ayırt etmek çok zordur. Ara formlar her zaman oldu; bu da insan evriminin en güçlü kanıtıdır. Böylece bir devir kapanırken Homo sapiens adı verilen yepyeni bir insan türünün dönemi başlıyordu. Gerekli besin kaynaklarının aranması, daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak uğruna geliştirilen araç ve gereçler, verimli bir av için en etkin silahların ve stratejilerin belirlenmesi, olumsuz iklim koşullan karşısında sürdürülen mücadele gibi sonu gelmeyen bir yaşam kavgası yeni bir insan türünün ortaya çıkmasına olanak verdi.
Sayfa 117Kitabı okudu
Homo sapiens türünün ilkel formlarına doğru evrimleşme aşağı yukarı 200 binyıl önce başladı. Artık Homo sapiens öncesi formlar yavaş yavaş tarih sahnesinden çekiliyor ve yerlerini hem kültürel, hem de anatomik yönden daha gelişmiş insanlara bırakıyordu.
Sayfa 116Kitabı okudu
Kimyacılar, genç dünyanın kimyasal koşullarını taklit etmeye çalıştılar. Bu basit maddeleri (su, karbondioksit, metan ve amınyak) bir kaba koydular ve bu kaba morötesi ışık veya elektrik kıvılcımı gibi ilkel şimşeği taklit eden bir enerji uyguladılar. Bundan birkaç hafta sonra, kabın içinde ilginç bir şey bulundu: Başlangıçta kaba konulanlardan daha karmaşık olan moleküllerden çok sayıda içeren koyu olmayan kahverengi bir çorba. Özellikle aminoasitler bulundu: İki büyük biyolojik molekül sınıfından biri olan proteinlerin yapıtaşları. Bu deney yapılmadan önce, doğada bulunan aminoasitler yaşamı varlığını bir gösterisi olarak düşünüldüler. Şimdi ise, aminoasitlerin varlığı yalnızca atmosferde birkaç basit gazın, bazı yanardağların, güneş ışığının veya yıldırımlı bir havanın bulunduğuna işaret eder. Daha da sonra, dünyada yaşamın ortaya çıkmasından önceki kimyasal koşulların laboratuvara taklit edilmesi sonucu, pürin ve pirimidin adı verilen organik maddeler elde edildi. Pürin ve pirimidinler ise, genetik molekülün, yani DNA’nın yapıtaşlarıdır.
… Güney Kutbu imparator penguenlerinin korkakça davranışlarına biraz daha sempati ile bakabiliriz. Söz konusu penguenlerin suya girmeden önce, kıyıda durup durdukları gözlenmiş. Nedeni, ayı balıkları tarafından yenme tehlikesiymiş. İçlerinden bir tanesi suya girse, geri kalanlar denizde bir ayı balığı olup olmadığını anlayacaklarmış. Doğaldır ki, hiçbiri denek olmak istemiyormuş ve bekliyorlarmış. Birbirlerini suya itmeye çalıştıkları bile oluyormuş.
Reklam
Bizler yaşam kalın makineleriyiz, genler adıyla bilinen bencil moleküllerini körü körüne korumak için programlanmış robot araçlarız.
Geçip gitmiş olan karanlık yüzyıllarda bir yerlerde, ne görülebilen ne de tutulabilen ve hepsinden daha gerekli bir alet icat etmişlerdi. Konuşmayı öğrenmişler, böylelikle Zaman'a karşı ilk büyük zaferlerini kazanmışlardı. Artık bir kuşağın bilgisini bir sonrakine aktarabilecek, böylece her çağ geçmiş çağlardan fayda görevilecekti. İnsan, yalnızca o anın farkında olan hayvanlardan farklı olarak, bir geçmişe sahipti ve el yordamıyla geleceği aramaya başlamıştı.
1.226 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.