f

Felsefe/Sanat

Ben de bir kitap olmak isterdim. Bir kitabın sayfaları gibi sadece anlanmak belki de beşeri bir zevk uğruna merakla incelenmek isterdim. Biri neden okusun beni, ne olursa yazanlar yalnızca merakla baksın diye. Uzaktan güvenle bir dizinin sakini olarak tutsun beni diye
Reklam
Daha büyük bir ikileme düşmek üzereyim. Yani kimi zaman bunun ne olduğunun bile farkında olmadan hayata bakış açımla acımasızca yüzleşiyorum. Egomla barışamıyorum. Bu yüzden okuyorum. Egoma haddini bildirmediğim anda bu toplumda kendini bir şekilde yüksek algılamaya başlıyor. Etrafımdaki insanların dilsizliği beni bir aydın yapar sanıyorum. Bir anda, bir şekilde elit olmak zorunluluğum, yalnızca cahilliğimle yüzleşmek zorundayım.
# İdeal artık alçakgönüllülük, tevekkül, temizlik, acıma ve sevgiydi. #
"Şair Friedrich Schiller, Kant'ın düşüncelerini geliştirip sanatçının yaptığı işin bir oyuna benzediğini ve insanın da ancak oyun oynadığı zaman özgür olduğunu, çünkü o zaman kendi yasalarını ortaya koyduğunu söylemiştir. Romantikler sadece sanatın bizi 'dile getirilemeyen'e yaklaştırabileceğine inanıyordu."
Bilgelikten yoksun bir adama akıl dolu sözler söylemek, tıpkı delik bir kabı doldurmak gibidir.
Reklam
134 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Deliliğe övgü insan aklının bir çaresizliğinin dışa vurumu aslında. Hangi din delilik ve peygamberlik arasında kalmamıştır ki. Ya da hangi peygamber delilikle suçlanmamıştır. insancaakademi.com/delilige-ovgu Deliliği övmüyorum. Aklın yerine deliliği koymuyorum. Akıl da delilik de oldukları yerlerinde duruyor ben aralarından yürüyüp geçiyorum yalnızca.
Deliliğe Övgü
Deliliğe ÖvgüDesiderius Erasmus · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202311,7bin okunma
Derin düşünceye dalma, Doğu insanları için bir çeşit zihin egzersiziydi. Doğuda bu egzersize bizim jimnastiğe ya da spora verdiğimizden çok daha fazla önem veriliyordu. Bazı kişiler bir tek sözcük üzerinde düşünerek gün boyu hemen hemen hiç kıpırdamandan oturuyor ve bu kutsal hecenin öncüsü ve artcısı olan sessizliği dinliyordu. Diğerleri, doğadaki şeyler üzerinde derin düşünceye dalıyor, onlardan neler öğrenebileceğimizi bulmaya çalışıyordu. Örneğin su, bu kadar güçsüz, bu kadar boyun eğici göründüğü halde yine de sert kayaları aşındırıyordu; berraktı, soğuktu, rahatlatıcıydı susamış tarlalara can veriyordu. ya da dağlar, bu kadar güçlü azametli olsalarda, yinede üzerlerinde ağaçların büyümesine izin veriyorlardı.
Kitap devrimdir. Her kitabın sonunda yeniden beni bulmakta zorlandığım, sarılıp uzun yazdığım kağıtlarım kitapların sayfalarının arasında sararıyorlar. Her kitap için kitap kere kitap sayfa yazmak zorundayım sanki o sayfalarda yükselen bir anlatıcıyla sohbet ediyorum. Ne zaman ki bu mefhum ruhtan yoksun bir kitap okumaya başlarım cümleler uzar kitap sonsuzluk gibi gelmeye başlar ben de hemen kaparım sayfaları. Kendi sesimle baş başa kalmak istemem kitap okurken. Benimle konuşmayan kitaptan da fazlasını beklemem.
PANDEMİ
Nasıl olmam gerektiğini düşünmek için yazıyorum. Ortada çağrışık bir sorun var. Herkesten bir beklenti kapıyorum. Bilinen en büyük virüs. Kana bir kere karışınca bu iğrenç virüs, insan kendi olmayı unutuyor. Bir kere kendi olmak için açıyor ağzını, sözleri tanıyamıyor. Belirtisiz bir şekilde kendinizi kaybediyorsunuz. Yürüyüşünüz değişiyor. Bu beklenti virüsü için geçerli tek bir test vardı birkaç sene öncesinde onunda sonu geldi. İnsanlar yazarak tanıyorlardı kendilerini, peki ya şimdi… Artık yazarak bile tanışmak mümkün değil gibi. Yazılanlarda bile beklenti virüsüne rastlanıyor. Herkes bir başkasını mutlu etmeye çalışıyor. Hepimiz bu zehirli virüsten haberdar olmadan hasta ruhlarımızla yürüyoruz sokakta. Ne iğrenç virüs, maske takmak bile etkilemiyor. Hızla bulaşıyor, sanata, edebiyata, spora ve nicelerine. Sonu ne zaman gelecek bu sonsuz beklentilerin. Biri bir ilaç bulmalı ya da bir aşı bir yolu olmalı insanın insandan sıyrılmasının.
99 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.