Futbol Sadece Asla Futbol Değildir

Profil
Başlangıçlarınız sizi şekillendirir ama tanımlayamaz.
Sıcak bir yaz günü kendilerini beğendirmek için stada gelen gençler seçmeye hazırlanırken; kısa boylu, kara kuru, çelimsiz bir çocuk yanımıza gelmiş ve seçmelere katılmak istediğini söylemişti. Burhan'ın gözü bu çocuğu tutmadığı için, "Oğlum sen daha küçüksün, bunların arasında ezilirsin" diyerek başından savmaya çalıştı. ama çocuk o kadar istekli, inatçı, ve ısrarlıydı ki dayanamadım ve "Bırak gardaşım, oynasın çocuk da görelim bakalım be! diyerek araya girdim. Burhan da beni kırmayıp kabul edince ufaklık sevinç içinde giysilerini değiştirmeye gitti. Ve seçme için düzenlenen maç başladı. Çalımlar, top kapmalar, verkaçlar, yerini bulan paslar, isabetli şutlar, topsuz koşular vesaire... Kısacası ne ararsanız vardı keratada! Sanki futbolu bir yerlerde öğrenmiş gibi oynuyordu. Burhan'ın genç takıma ilk seçtiği futbolcu Hakan adlı ufaklık oldu.
Reklam
Yağmur Adam
Sonraki maçımız Bursaspor'la olacaktı ve takımın dört as oyuncusu cezalıydı. O maça ilk 11'de çıktım ve çok iyi bir performans gösterdim. O gün inanılmaz yağmur yağıyordu. Maçı 3-2 kazandık. Ben de çok iyi oynadım. Ertesi günü yerel gazetelerde bir fotoğrafımı kullanmışlardı. Fotoğrafta, sanki duşun altındaymışım gibi her yerimden sular akıyordu. Bir sonraki hafta evimizde oynadığımız maç öncesi ısınmaya çıktığımızda taraftarlar "Yağmur adam” diye birini çağırıyorlardı tribüne. Hiçbirimiz anlamadık önce. Sonra beni çağırdılar adımla ve sonrasında yine "Yağmur adam" tezahüratları yapılınca anladım. O maçtan sonra Samsunspor'da oynadığım yıllar boyunca tribünler tarafından "Yağmur adam" diye çağırıldım. Futbol kariyerimde bunun dışında bir lakabım da olmadı. O da Samsun'da kaldı zaten.
DK
Muzaffer Badalıoğlu :(
‘Dediğim gibi, Muzaffer vefat ettiğinde çok gençtim. Kızımız Selen de hayli küçüktü. Eğer bir anne olmasaydım; eğer bir evladım olmasaydı öylesi büyük bir acı karşısında bütün direncimi kaybedebilirdim. Muzaffer’i kaybetmiş olmaya dayanamazdım. Ancak geride bir evladımız vardı ve ben Selen’in annesi olarak hem hayata tutunmalıydım hem de Muzaffer için de yavrumuzu büyütüp, yetiştirmeliydim. Aradan geçen yılların ardından dönüp baktığımda çok şükür, amacıma ulaştığımı görüyorum. Kızımın babasının ismine layık bir evlat olmasını, büyümesini ve tahsilini gerçekleştirmesini gördüm. Üniversitedeki hocaları bile soyadını duyunca ‘sen Muzaffer’in kızı mısın?’ diye soruyorlarmış ona; çok sevilen ve hep iyi hatırlanan bir insanın evladı olmanın şerefi de ona özel bir duygu olsa gerek. Muzaffer’in ölümünden sonra kendi babam da dahil kimsenin babalar gününü kutlamadım. Ömrümün altı yılını onunla evli geçirmiştim. Üstelik Muzaffer, çok hassas ve sevdiklerinin üstüne titreyen bir eş ve baba idi. Her şey kader; ama bugün yeniden bir hayatım olsa ve sadece altı yılını yine birlikte geçirebileceğimizi bilsem, yine Muzaffer’in eşi olmayı ve yine anne olmayı tercih ederdim.’ Şükran Badalıoğlu
Sayfa 116 - İstanbul Samsunsporlular Derneği Kültür Yayınları - 4. Kitap
"Dönüşü olmayan tek yoldur Fenerbahçe'li olmak." 💛💙
Reklam
"En çok değer verdiğim anlardan biri 1982 Dünya Kupası'nda İspanya'da oynadığımız maçtı. Brezilya marşını dinlemek, milli takımın kaptanı olmak bana yurttaşlarımın temsilcisi olduğum, bir tür büyükelçi olduğum duygusunu verdi. Davranışlarımda, hareketlerimde, zihinsel ve kültürel eylemlerimde halkımı temsil ediyordum. Bunun ötesine hiçbir şey geçemez, futbol yaşamın doruğuydu."
Sayfa 172 - Kolektif & SocratesKitabı okudu