Bize bütün yolların gerçeği çıktığı söylendi ki dikkatlice düşünürseniz bu apaçık bir saçmalıktır. Gerçeğe giden bir yol yoktur, gerçeğin güzelliği de buradadır zaten, o yaşayan bir şeydir.
Şüphe yok ki her şey, varlığınızın içinde yarı yarıya kucaklaşarak hareket ediyor, sevilen ve kaçınılan her şey!...
Bütün bunlar ışıklar ve gölgeler gibi çifter çifter içinizde ötüp dolaşıyor.
Gölgeler soluklaşmaya ve kaybolmaya başlayınca, geride kalan ışıklar başka bir ışığın gölgesi oluyor.
Onun için, hürriyetiniz zincirlerini kaybettiği zaman, bizzat kendisi daha büyük bir hürriyetin zinciri oluyor.
Gerçekten bize ait olan bir şeyi hiç kimse elimizden alamaz. Gerçekten bize ait olan, er veya geç bizim olur. Bu yüzden, senindi benimdi cinsinden bütün hasisçe kaygılar değersizdir. Yapmamız gereken şey yolumuza devam etmektir; bize ait olan birlikte gelir, bizimle beraber yürümeyeninse bizi durdurmasına izin vermemeliyiz.
Kürtlerin baskı altında olması, bugünün sorunu değil. Kürtler hiçbir zaman ulusal bir devlet oluşturamadı, yazılı dil, kültür ve edebiyat hiçbir zaman istenildiği gibi gelistirilemedi. Kürtler her zaman yabancıların baskısı altında yaşadı.
ancak tüm bunlara rağmen Kürt dili hâlâ zengin ve canlı. neden? çünkü Kürtlerin dengbêjleri hep oldu. eğer onlar olmasaydı, gelenekleri bugünlere varmasaydı, ne Kürt dili bu kadar canlı olabilirdi ne de yazarlar Kürtçe yazabilirdi.