Dmitriy Nehlùdov şöyle düşünüyordu: "İşte, biz hepimiz böyle sanıyoruz: Kendi yaşamımıza kendimiz sahip olduğumuz; bu yaşamın bize, salt tadını çıkaralım diye verildiği gibi budalaca bir inanç içinde yaşıyoruz. Saçma bütün bunlar. Biz bu ölümlü dünyaya gönderildiysek bu, birisinin istenciyle ve belirli bir amaçla olmuştur. Öyleyse, efendisine karşı gelen bir işçi gibi sıkıldığımızda ortadadır. Efendi'nin istenci ve buyruklarda anlatılmış bulunmaktadır. Ancak bu buyruklar yerine getirildikten sonradır ki, yeryüzü Göklerin Ülkesi'ne dönüşecek insanlar değişebilecek veren yüksek, mutluluk aşamasına ulaşacaklardır." Nitekim İncil de öyle demiyor mu: "Göklerin Ülkesi'ni ve onun gerçeğini arayın. Ondan sonra size herşey ayrıca verilecektir."