g

Gezi - Kültür - Tarih

Mosuolar sadece üç durumda kutlama yapıyorlar: Yaşamın ilk ayı, yetişkinliğe giriş ve cenaze töreni. İlk kutlamada ne olduğunun bilincinde değilller ve son kutlamada tamamen bitmiş oluyor her şey. Onlara kalan, aktif olarak katıldıkları tek kutlama olan, yetişkinliğe girişi onurlandırdıkları Başlangıç Töreni oluyor. Tören ilkbaharda, festival ayı boyunca gerçekleşiyor ve olgun yaşama kesin giriş oluyor.
Bu kabile sakıncalı:((
Hint alt kıtasında, kafa avcıları parayla komşu kasabaların kadınlarını avlayıp dişi ruhun özünü bulmak için ganimetleri incelerken, aynı sırada, Avrupa’da doğan psikanalist, kanepede yatan binlerce bireye, “Bir kadın ne ister?” diye soruyordu. Az da olsa tanıma merakı, hareket hâlinde bir bilmece.
Reklam
Elde ne ülkeler var:))
Anaçizgisi, soyadının geçmesidir. Aileler babadan gelen soyadı yerine, anneden gelen soyadı ile kimliklerini belirtiyorlar. Kimseye baba soyadı ile takdim edilmiyorlar. Erkek nesli yerleşmiyor; soy, kadın yoluyla sürdürülüyor.
Safranbolu'da bir antika dükkanı.. "Herkes kalbinin ekmeğini yer"
Zonguldak Maden Müzesi...
...Ahmet amca biraz durakladıktan sonra önümdeki yarısına kadar içilmiş bardağı işaret etti. "Bu dağların güzel güzel otları ve bolca kekiği vardır; havası temizdir. Allah vergisi. Kuzunun eti, bunlarla bir güzel tatlanır."
Reklam
Seyahatname
"Bu dünyayı gezen hakir dikkatle yedi iklimin gezip gördüğüm yerlerde kâfiristandan mamur bir yer görmedim. Ve İslâm diyarı kadar harap yer görmedim. Kâfir ve müşrik fecereler batıl dinleri üzere can verip kiliselerini mamur ederler. Ve malından bir kızıl mangır yemeye İsvet Nikola'dan, Meryem ve İsa Peygamber'den korkarlar. Ama bizim ulema, suleha, hâkim ve mütevellilerimiz Allah'ın vakıflarını "Vakfiyesi vardır, ye demişler" diye vakıf malını yiyip giderler. Gezip dolaştığımız diyarlarda nice nice kere yüz bin hazineler harcanmış vakıf camiler ve mescitler harap ve duvarları toprak olup yatarlar. Müslümana layık olan bu mudur? Din gayretini gözetmeyip kefere kadar gayret etmeyip o güzelim mabethaneleri harap ettikleri için "Hani İslâm gayreti?" diye zalimlerin kulaklarına küpe olsun diye bu kiliseleri bu şekilde yazdık. Yoksa kâfirlerin övülmesi için yazılmamıştır, vesselam. "
Ahmet amcanın koyunculuk yıllarında koyunlar bugünkü gibi her mevsim kuzulamazmış. "Aşıyla her mevsim kuzu alıyorlar şimdi. O zamanlar olsa olsa en erken aralık, en geç de şubat olurdu. Bizim aşımız koçtu. Sürüsüne göre bir ya da birkaç koçla işi görürdük."
552 yılında Göktürk devletinin kurulmasıyla bölgede dengeler değişir. Göktürkler ve onlara bağlanan kabileler hakkında bilgi ve belgeler çoğalır. Örneğin Tölengitler, Tuvalılar gibi o dönemde Altay dağlarında yaşayan kabilelerin isimleri bugün dahi aynı bölgede görülmektedir. Sibirya bölgesi Göktürk Devletinin ağırlık merkezine etkili olmamakla birlikte, Göktürklere tabi olan ya başkaldıran boyların öyküleri Göktürk tarihinde sıkça görülmektedir. Stratejik önemi çok fazla olmamakla birlikte, Güney Sibirya korunma-sığınma bölgesidir. Coğrafi özellikler dağlar, aralarındaki vadiler ve uçsuz bucaksız alanlar oldukça elverişlidir. Göktürk Devletinin hakimiyetinin ortadan kalktığı dönemde iktidar sahibi olan Sir Tarduşlardan kaçan Ch'e-pi Tegin, Altay dağlarına sığınmış, 30 bin asker sayısına ulaşınca 646'dan sonra bulunduğu bölgede kaganlığın bir önemi olmayacağından, kendini kagan ilan etmek için bölgeyi terk ederek güneye gelmiştir. Orhun Yazıtlarında da açıkça bildirildiği gibi başta Kırgızlar ve Çikler olmak üzere, devlete isyan eden Güney Sibirya boylarının üzerlerine yürünerek bastırılmıştır. Tonyukuk'un da yazıtında açıkça ifade ettiği gibi asilerin, yanında bölgenin çetin şartları ile mücadele edilmiştir.
Sayfa 21
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.