Allah'ın razı olmadığı herhangi bir şey yaptığımız da hemen suçlayıcı bir tavır alıp Allah'ım neden böyle oldu. Şöyle olsa daha iyi olmaz mıydı? Yahutta neden bunlar hep başıma geliyor gibi tavırlar takıldığımızda aslında şunu düşünmemiz gerekiyor. Bizler imtihan dünyasına canlarımız mallarımız ve evlatlarımızla sınanmak için geldik. Bu sınanmalar sonucunda Rabbimizin bir kozadan çıkan kelebek gibi bizi çıkartabileceğini düşünelim. Dünyanın imtihan dünyası olduğunu unutamayalım!
Her ne yaparsam kalbimin küsü geçmedi. Ve ben insanlardan çok korkuyorum. Biz bu dünyaya ait değiliz... Ne yapsam geçer kalbimin küsü? Hangi derman çare olur bu yaralara.
"Yılda bir defa da olsa nergis kokusunu koklayın, çünkü insanın kalbinde öyle bir hal vardır ki, onu ancak nergis kokusu giderir."
Hazreti Ali radiyallahu anh
Ruhî şahsiyetin ağır bastığı fertte içtimai şahsiyet mühim rol oynamaz. Ruhî şahsiyetin ona tabiî ve samimi olarak kazandırdığı içtimai şahsiyeti benimser; ona minnet etmez, ona ihtirasla bağlanmaz. Zira iç âlemi ona yeter, onu doyurur. Lakin ruhî şahsiyet zayıf ise, işlenmemiş ve beslenmemişse, o insan cemiyetin kendisine bağışlayabileceği şöhretlere, unvanlara, sahte şereflere minnet edecektir ve bunun için kendi olduğundan başka türlü görünecek, riya ile müdâhaneye teslim olacaktır.
Her an bir mucize bekliyordum; şaşırmadım, her şeyi olağan bulan bir hisle haykırdım:
-Kimsin sen? Söyle!.. Gramofon pláğı cızırtısına benzer müthiş bir fısıltı:
-Irşat edicinin habercisi!
-Ne diyorsun? Masal dünyasında mıyız? Bu zamanda bir irşat edici?
- Her zaman bir irşat edici var! Gökte bir yıldız düşerken muradını kestirebilen bir kavrayış acelesi ile atıldım: Çabuk, yerini yurdunu, adını, sanını bildir!
-İlle bir tarif mi istiyorsun? Ille bir tarif istiyorum!
Sigara kâğıdından daha ince bir kamış gibi içi ses ve nefes dolu büküldü, sıçradı; biraz ileride karanlığın, dipsizlik kuyusunu çemberliyen soğuk ağzına daldı ve yine müthiş fısıltısını koyuverdi:
- (Sir vermez)e git: (Tesbihçiler)den geç! Saga sap! (Kapalı Camii) sokağına gir! Yürü yürü! (Yikik çeşme)nin karşısında (9) numara!..
Göğe baktım, bir yıldız düşüyordu.