“Lenin ‘kapitalist sistemi tahrip etmenin en iyi yolu paranın değerini düşürmektir’ derken kesinlikle haklıydı. Toplumun mevcut yapısını alt üst etmenin, paranın değerini düşürmekten daha ince, daha emin yolu yoktur.”
Normlar, kültür ve değer yargılarının kadın sırf kadın olduğu için engellediği ve aynı zamanda şu iktisat biliminin, normlar, fikirler, kültür ve değer yargıları iktisadi açıdan önemsiz dediği bir dünyada, cinsiyet fark eder.
Kore, 1960'lar ve 1970'lerdeki ekonomik kalkınma hamlesinin ilk günlerinde, uygulamalı uğraşlara karşı olan eski Konfüçyüsçü kültürel önyargılar nedeniyle gençlerin bilim ve mühendislik gibi meslekleri üstlenme konusunda isteksiz olduğunu gördü. Buna karşılık, Kore hükümeti kasıtlı olarak beşeri ve sosyal bilimler bölümlerindeki kontenjanları ve bu bölümlerin finansmanını kısıtlayarak bilim ve mühendislik mezunlarının en iyilerinin büyük ölçüde kısaltılmış askerlik hizmeti yapmalarına olanak sağladı. Tabii bu mezunların gireceği uygun işler olmasaydı daha fazla gencin bilim ve mühendislik alanlarından mezun olması ve diğer birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi bir sürü yüksek eğitimli işsiz demek olacaktı. Bundan kaçınmak için Kore hükümeti kamu politikası müdahalesi yoluyla sanayileşmeyi teşvik etti ve böylece bilim ve mühendislik mezunu bu gençlerin mezun olduktan sonra girebilicekleri iyi maaşlı ve entelektüel olarak tatmin edici işler yarattı.
Engels’in de belirttiği gibi artık emeğine el konan geniş kitlelerinin “eksik tüketimi” kapitalizme özgün bir durum değildir. Sömürünün ve artık emek aktarımının söz konusu olduğu tüm sınıflı toplumlar için geçerlidir. Ne var ki, ekonomik krizler ancak kapitalizme özgü bir durumdur. Bozuk gelir dağılımı, ya da ürettiği artı değere el konulan kitlelerin “eksik tüketimi”, kapitalizmin krize açık yapısının ardındaki önemli etkenlerden biri olmakla beraber tek başına krizlerin neden kapitalizm öncesi diğer sınıflı toplumlarda değil de, kapitalizmde yaşandığını açıklamakta yetersiz kalmaktadır.
Bir kere asgari geçim rejiminde yaşayan insanlar kısa boyludur. Habsburg ordusuna yazılmş Italyanların ortalama boyu, gıda rejimleri ekmekten polentaya geçtiğinde 167 cm'den 162 cm'ye düştü. 18. yüzyılda Ingiliz askerlerinin boyu ise tam tersine, daha iyi beslenmeleri neticesinde ortalama 172 cm'ydi. (Günümüzde erkeklerin ortalama
Hayat her zaman net, hiçbir belirsizliğe izin vermeyecek doğru cevabı sayfanın sonunda görebileceğiniz bir matematik problemi değildir. Hayatın bu denli basit olduğunu düşünmek tamamen bir yanılsamadır