Bu kitap benim Kudüs davam için okuduğum ve manevi kapılarımı aralayan giriş kitabım oldu diyebilirim. Her ne kadar henüz oraya gitmemiş olsam da mimarisinden kültürüne orada yaşamış insan topluluklarına kadar her şeyiyle fikir sahibi olmam da büyük paya sahip bir eser olduğunu düşünüyorum.
Geçmişten günümüze kadar pekçok kavim ve uygarlığa evsahipliği yapmış olan Mescid-i Aksa’nın benim gözümde artık dünyanın 7 harikasından daha kıymetli daha muhteşem yapılardan oluştuğunu söyleyebilirim.
Okurken sayfalarında 16 peygamber ile o çağları yaşayarak, onların şahit olduklarını basit bir okuyucu olarak değilde onlarla birlikte davalarını üstlenmiş birer Müslüman gözüyle bakmanın keyfine ve bilincine vardım o satırlar da.
Kuran-ı Azimüşşan’ın tam 12 ayrı Suresi‘ne konu olmuş kutlu ve mübarek beldenin sadece mescitler, kapılar, surlar, kubbeler ve benzeri yapılardan oluşmadığını Kudüs’e değer katan şeyin orada yaşayan insanların onlara addettiği değerle var olduklarını anladım.
Velhasıl güzel bir niyetle yola çıkıp Allah’ın davasını dert edinenlerin yüzyıllar geçse de bir kitabın sayfalarında bile bir araya gelebildiklerini ben de şahit olmuş oldum :)