Profil
21. Asırda En Büyük Meziyet: Anlaşılır Konuşmak
Konuşmak bir yetenek; insanlar bunun farkında değil ama öyle.
Sayfa 98 - Yirmi Birinci Bölüm, JulianKitabı okudu
“Bir öfke anında sabır gösterirsen, yüz gün üzüntü çekmekten kurtulursun.” -ÇİN ATASÖZÜ
Sayfa 28 - Boyner Yayınları
Reklam
Dilini tutmayı bilmek sözlü dövüş sanatının en önemli becerilerinden biridir. Konfüçyüs, “Suskunluk hiçbir zaman ihanet etmeyen gerçek bir dosttur.” demişti. Konuşmanın yarardan çok zarar getireceği durumlarda sessiz kalmayı öğrenerek kendinize bir dost daha edinebilirsiniz.
Sayfa 84 - Boyner Yayınları
“Tarihimizden ders çıkarmadığımız sürece onu tekrarlamaya mahkûm oluruz.”
Sayfa 74 - Boyner Yayınları
''Adamın içinde geçirdiği onca yıl boyunca öğrendiği en önemli şey; karşında ağlayan bir kadın varsa -asla ağzını açma, belirli bir miktarda hüzünlü hisset ve kafanı hafif bir açıda eğerek onu onayla- davranışıydı.''
Dün iletişim kurmak aktarmaktı; çünkü insan ilişkileri daha hiyerarşikti. Bugün, çoğu kez müzakere etmek anlamına geliyor iletişim kurmak; çünkü bireyler ve gruplar, avantaj bakımından eşit koşullarda bulunuyorlar.
Sayfa 129 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir Rus atasözü şöyle der: “Ağzınızdan çıkan söz uçar gider, onu bir daha yakalayamazsınız.”
Sayfa 61 - Boyner Yayınları
“Zayıflar hiçbir zaman affedemez. Affedebilmek güçlülere özgüdür.” -MAHATMA GANDİ
Sayfa 27 - Boyner Yayınları
“Ben olsam ne hissederdim?” sorusu bencil sıkıntımdan kurtulmama yardımcı oldu.
Sayfa 25 - Boyner Yayınları
Konfüçyüs’ün de dediği gibi, “Kişi ne kadar çok bilirse, o kadar affeder.” Hoşa gitmeyen davranışa neyin yol açtığını bulmaya zaman ayırmak, onu affetme yolunda atılmış bir adımdır.
Sayfa 24 - Boyner Yayınları
Reklam
İbn Tufeyl'in Robinson tarzı kitapların da menşei olan, bütün dünyada meşhur eseri Hay bin Yakzan'ı bilirsiniz. Hay, ıssız bir adada anne ve babası olmadan büyüyor. Hay, hayvanlana ber arkadaş olup hiç insan görmeden yetişkin hale gellyor. Dikkat çeken yer ise onun dili nasıl öğrendiğidir. Bir başına da olsa kendince bir anlaşma vasıtası yani dili geliştiriyor, çünkü bir şekilde konuşmak zorunda. İleri yaşlarda, adaya gelen ilk kez gördüğü insanların da dilini öğreniyor. İbn Tufeyl, bu hikaye ile bir şeyler anlatmak ister. İnsanın bütün gayretinin kendi iradesiyle, hakkı ve hakikati bulmaya yönelik olarak yaratılmış olduğunu göstermektir. Bunun içine dil de dahildir.
Şu sanal alemin her şeyine darıldım :)
Yüz yüzeyken iki kelimeyi bir araya getiremeyen ve içinden "bu malı nerden buldum" dediğiniz insanlar sosyal medyalarda laf cambazı olup çıkıyor. İletişim böyle bir şey değil ya :) vallahi bak.
George Bernard Shaw’un dediği gibi, “Kibarlık kadar elde edilmesi kolay ve bir o kadar da kârlı bir başka kazanım yoktur.”
Sayfa 63 - Boyner Yayınları
İletişim kurmak çaresizlik bu dünyada. Bilmiyorsan, yenilirsin.
Sayfa 12 - Dokuz YayıncılıkKitabı okudu
Kon-uş-mak
Türkler, evvela her kavim gibi göçebe bir hayat sürdüler. Yani yerleşik hayata bazı kavimlerden sonra geçtiler. Konar-göçer diye vasıflandılar. At sırtında bozkırlarda, yaylalarda oba oba, öbek öbek oradan oraya yurt aradılar ve kondular. Muhabbet edebilmesi için göçün bir yere konması gerekir. Zira göçte herkes teyakkuz halindedir. Ancak bir yere konduklarında, orayı yurt tutup konak eylediklerinde istişare maksatlı konuşmalar şekillendi. Yani sohbet için iki taraf da konmalı ki, muhabbet hasıl olabilsin. Böylece kon-mak fiili anlam genişlemesi ile “kon-uş-mak" fiili haline gelir. Mesela, komşu kelimesini de bu minvalde düşünebiliriz. Beraber, yakın olanlar için “komşuluk" tan söz edilebilir. Birbiriyle konuşanlara “komşu" demek hiç de zorlama bir mana olmaz.
972 öğeden 946 ile 960 arasındakiler gösteriliyor.