dinginliğime inmek üzere bilenen bir keskinin altına uzandım; derimin batan ve ateşten kıvılcımlar çıkaran yerleri gürültüden arınsın, diye girdim bir şekilde eve. deniz aşırı memleketlerin birinden, karar vermemi söyleyen bir posta. yanıtlamamak, karar vermek olmayacaktı, güya; sustum. ona sordum. git, dedi. git, kurtar kendini. kurtarılmam gerektiğini düşünüyor. yadsımıyorum. kendinden ayrık, kim kurtarsın kişiyi. gitme, yaşayıp gidiyoruz, diye mırıldanan bir sese ihtiyaç duydum. nasıl da hiç, kimse.