Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Düşünmek, aklın hakkını vermeye çalışmak ise şâyet; gaflet, en bâriz zihinsel zulümdür, diyebilir miyiz meselâ?..
Düşündüğü zaman, düşünülen tarafından kendinin de düşünüldüğünü varsaymak, düşünülenin düşüncesine dolaylı bir ipotek midir?
Reklam
Düşüncesizce bir düşüncenin varlığı mümkün müdür?
Ön yargılarımız olumlu da olabilir: Sevdiğimiz insanlara isnât edilen suçlara tepki gösterip onları, daha ilk etapta vefâ süzgecinden geçirmemiz, buna delil değil midir?..
Sıkı sıkıya tutunduğumuz fikirlerimizin yanlış ya da eksik olabileceğini düşündüğümüzde veya anladığımızda, dünyanın bizim merkezimizde dönmediği gerçeğini idrâk etme fırsatıyla da karşılaşmış olmuyor muyuz?..
Asla kabul edemeyeceğimizi düşündüğümüz fikirlerin bile kendi iç mantıkları olduğunu sezdiğimizde, zihnimizin düşünce şablonlarını esnetme ya da değiştirme ihtiyacı hissetmiyor muyuz?..
Reklam
Okuduğumuz bir kitaptaki herhangi bir bilgiyi ya da yorumu hatırladığımızda, içten içe sevinmek niyedir ki?.. Bizim olmayan, üretmediğimiz bir bilgi/yorum, zihnimizde tefekküre dâir saadeti niye beslesin?..
İlgilenmekten hiç hoşlanmadığımız ya da yeteneksiz olduğumuz bir alanda, bize egzotik gelen yaşantılar edinmeyi denemekten ne kaybederiz?..
Kavramı olan her şeyin, hayatta bir mevcûdiyeti var mıdır?.. Kafama takılan bir şeyi paylaşayım, bu konuda: "Hayatta, tesadüfe yer yoktur" cümlesi doğru kabul edildiğinde, başta sorduğum soru bağlamında "evet" cevabı vereceksek şâyet, tırnak içindeki ibâreyi nasıl açıklayacağız?..
"Tahkikî imân" tabir edilen duruma dâir, sizin fikir çeşmelerinizden birkaç katre alsak mı ki acaba?..
117 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.