Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Bir ulusun ömrü dilinin ve kültürünün ömrüne bağlıdır. Bu nedenle Türkçeye ve Türk kültürüne sahip çıkmamız gerekir.
Kültürün toplumsal çatışmadaki işlevi nedir?
"Hiç!" "Evet, hiç! Kültür, bir mozaiği oluşturan motiflerin birleşimi gibidir. Bu motifler tek başınayken hiçbir anlam ifade etmezler. Ne zaman ki bir araya gelirler. İşte o zaman bir anlamları olur. Bu yüzden toplumsal çatışmaları kültüre bağlamak, tüm suçu kültüre yüklemek ahmaklıktır!
Sayfa 59 - Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık - 1. BaskıKitabı okudu
Reklam
Gerçek kültür, edinilmiş ve özümsenmiş bilgilerin zenginliğinde yatar.
Sayfa 4 - ÇiçerinKitabı okuyor
Ülkenin en önemli yeral­tı kaynakları; altın, gümüş, bakır, petrol, gaz, su, elmas, kömür ve benzeridir. En önemli yerüstü kaynağı ise “insan” idi.
Sayfa 9 - Lopus YayıneviKitabı okudu
eğer kültür bir şifacıysa..
Psikoloji alanındaki çalışmaların pek çoğu, insanlardaki yoğun kaygının ailevi nedenleri üzerinde durmakla birlikte, kültürel bileşen de aynı oranda baskın bir rol oynar, çünkü kültür, ailenin ailesidir. Eğer ailenin ailesinin çeşitli hastalıkları varsa, o zaman o kültürdeki bütün ailelerin aynı rahatsızlıkla mücadele etmeleri gerekecektir. Benim aile göreneklerimde bir deyiş vardır: Cultura cura; kültür iyileştirir. Eğer kültür bir şifacıysa, aileler nasıl şifa bulacaklarını öğrenirler; daha az kavgacı, daha onarıcı, çok daha az yaralayıcı, çok daha nazik ve sevecen olurlar.
Televizyon kültürüne ait insanlar gerek sözlü gerek görsel açıdan "yalın bir dile" intiyaç duyarlar ve bunu bazı hukuki koşullara talep edecek kadar ileriye götürürler.
Reklam
“Kültür bir şeye cesaret edebilme sorunudur. Okumaya cesaret edebilme, bir görüşe inanmaya cesaret edebilme, görüşlerini açıklayabilme cesaretidir.” Peter Weiss
Avrupa, hayallerini, gerçekleştirmek için kuran insanların ülkesidir. Orada gerçekleşemeyen hayal bir acı kaynağı, bir tragedya konusudur. Doğu'da ise hayal bir keyif, bir gerçekten kaçma vesilesidir.
Kültüre bağlı sendromlar
Amok:* Yoğun bir biçimde düşünmenin ardından insanlara ve nesnelere yöneltilen saldırganca davranış. Rapor edilmiş orijinal vakalar Malezya'dan gelse de benzer davranışlar Güneydoğu Asya'nın diğer bölgelerinin yanı sıra Polinezya, Melanezya, Puerto Rico (burada mal de pelea** adını alır) ve Navaholar arasında da bulunabilir. Bilis***
Sayfa 184
Hiçbir kültür asla tamamen yalıtılmış olmamıştır.
Sayfa 139
Reklam
Doro Ntika köyünde benden iki ev uzakta yaşayan çiftin adları ama Bose ve ina Bose'ydi. (Dou Donggo halkı çocuk-sanlılık adı verilen bir uygulamayı izlemektedir; buna göre, ilk çocuklarının doğumundan sonra ebeveynlere o çocuğun “Babası” ya da 'Annesi” biçiminde hitap edilir. Bu nedenle de Bose doğunca babasına “ama Bose”, annesine “ina Bose” denmeye başlandu) Ama Bose birkaç yıl önce İslam dinini kabul etmişti ama oğlu hâlâ geleneksel bir Dou Donggo adı taşımaktaydı. Genç Bose'nin alçak bölgelerdeki okula gönderilmesinden bir ya da iki yıl önce babası bana ve diğer herkese şimdiden sonra Bose'nin (güzel bir İslam adı kabul edilen) Bakar adıyla tanınacağını ve bunun katılacağı Bima okulunda oğlunun daha iyi bir başarı şansı yakalayabilmesi için gerekli olduğuna kadar verdiğini bildirdi. “Eğer Bose adıyla çağrılmaya devam ederse,” dedi komşum, “okuldaki arkadaşları onunla alay ederler ve öğretmenleri de ona karşı sert davranır.” Köydekilerin çoğu ad değişikliğini kabullendi ve oğlanı “Bakar” adıyla çağırmaya başladı; ama çoğumuz babasına "ama Bose" demeyi de sürdürdük.
Sayfa 126
Türdeşliğin var olduğu toplumlarda sorunsal haline gelen şey, farklılıkların nasıl yaratılacağıdır.
Sayfa 121
Gerçek uygulamada soy, klan ve akrabalıkların soy ya da akrabalığın resmi ideolojisiyle pek fazla ilgisi olmayan her türlü yoldan üyeler aldığını ve çıkardığını anımsamak önemlidir. Evlat edinme, büyütme, ritüel ve hatta kölelik bir akraba grubuna üyelerin alınması için kullanılan yollardır. Bunlar ve bunlara benzer örnekler, akraba gruplarını incelerken, insanlar birbirleriyle ilişkiler kurup bunları sürdürürken biyolojik, sosyal ve kültürel (ya da ideolojik) etmenler arasında var olabilecek karmaşık ilişkileri aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini biz antropologlara çok net bir biçimde göstermektedir.
Sayfa 118
998 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.