l

Liberalizm

0 üye
Bilimsel araştırmaların devlet tarafından yürütülmesinin, içinde yaşadığımız teknoloji çağının bir gerekliliği olduğu, çünkü önemli buluşların sadece planlı, güdümlü, geniş çaplı bir "takım çalışmasıyla ortaya çıkabileceği veya geliştirilebileceği yönünde bir efsane ortaya çıktı. ...Yirminci yüzyılın en önemli altmış bir icadını (nükleer enerji hariç, onu aşağıda tartışacağız) ele alan Jewkes ve arkadaşları, bunların yarısından çoğunun, bireysel mucitlerin kendi çabalarıyla ve kısıtlı imkânlarıyla ortaya çıkarıldığı sonucuna vardılar. Bu kategoride yer alan bazı buluşlar şu şekilde: Klima, otomatik vites, bakalit, tükenmez kalem, petrolün katalitik ayrılması, selofan, pamuk toplama makinesi, kiklotron, gazın dondurul- ması, elektron mikroskobu, döner pusula, helikopter, insülin, jet motoru, kodachrome, manyetik kâğıt, penisilin, polaroid kamera, radyo, emniyetli tıraş makinesi, titanyum ve fermuar.
"Bilimsel araştırmalarda devlet kontrolü, araştırmacıların topluma önemli katkılarda bulunmak için tam da ihtiyaç duydukları yönlerini zedeler. Zira devlet kontrolü, araştırmalara katı çizgiler çekilmesi anlamına gelir ve bu çizgiler bilim insanlarının değişken özellikler taşıyan ihtiyaçlarına uyum sağlamayabilir. Elbette endüstri kendi ihtiyaçlarını belirlemek konusunda en yetkili mercidir. Ve ne yazık ki özel teşebbüs sisteminin rekabeti içinde araştırmaların öznesi ve nesnesini dayatan yer devlet olduğunda, araştırma dünyasıyla endüstri arasındaki ortaklık anlamını yitirmektedir."
Reklam
3. Spesifik Sorunlar: Sözde Bilim İnsanı Kıtlığı
Serbest piyasadaki hiçbir iş kolunda uzun süreli kıtlık yaşanamaz, zira yetersizlik olduğu durumlarda bu hemen yüksek ücretlerle kendini belli eder ve bu ücretler, alana yeni katılacak insanları cezbederek (ve bu alanı terk edenleri geri getirerek) açığı kısa sürede kapatmak için insani ölçülerde yapılabilecek her şeyi yapmış olurlar. Eğer daha fazla bilim insanına ihtiyaç varsa, serbest piyasa ücretleri arttırır ve arzda artışa neden olur. Eğer bu ihtiyaç özellikle askeriye tarafından dile getiriliyorsa, bu durumda da askeriyenin kendisi bilim insanlarına ayırdığı maaşları direkt yükseltebilir veya hükümetin anlaşmalı olduğu özel şirketler, yükseltmeyi tercih ettikleri maaşları yükseltebilirler. Piyasada işler böyle yürür. Federal devlet müdahalelerinin, ihtiyaç duyulan bilim insanı arzını arttırmak için ayrıca yapabileceği bir şey yoktur. Dahası, yeterli tedariği teşvik etmek için arttırılması gereken ücret miktarına da bir tek serbest piyasa karar verebilir. Devletin yaptığı hiçbir ücret ayarlaması bu işi çözemez. (Eğer askeriye maaşını kendisi belirliyorsa, serbest piyasadaki maaşları rehber alabilir.)
3. Spesifik Sorunlar: Sözde Bilim İnsanı Kıtlığı
Bilimsel eğitime yapılan federal yardımların, bilim insanı eksikliğini çözmek için isabetsiz ve başarısız bir metot olduğu zaten artık ortaya çıkıyor. Eğer eksiklik varsa bunun maaşların diğerlerine kıyasla yüksek olmamasından kaynaklandığını gördük. Öyleyse şunu düşünün, federal hükümet vergi gelirlerini fen öğrencilerine mali destek sağlamak için harcıyor. Bunun etkileri neler mi? Bunun başarabileceği tek şey daha fazla fen öğrencisi yaratmak. Bu öğrenciler mezun olduklarında görüyorlar ki, artan arz sebebiyle, bilime ayrılan ücretler artmamakla kalmıyor, başka alanlarla karşılaştırıldığında düşük bile kalıyor. Sonuçta, giderek artan sayıda bilim insanı, alanlarının dışında çalışmaya itiliyor ve sübvanse edilen programlardan faydalanmak konusunda daha fazla öğrencinin cesareti kırılıyor. Kısacası, buradaki asıl sorunu teşkil eden maaşlar, bu türden bir devlet müdahalesiyle eskisinden de kötüleştiği için, federal sübvansiyonların fen eğitimine tek nihai etkisi, var olan bilim insanı yetersizliğini yatıştırmaktansa daha da alevlendirmektir. İşte bu, devletin belli bir problemi çözme hedefiyle yola koyulup, o probleme çare bulamadan, çözülmesi gereken yeni sorunlar ürettiği örneklerden yalnızca biridir. Bu şekilde müdahalenin asıl amacı tamamen boşa çıkmış olur. Ve eğer devlet tüm bunların üstüne kötüleşen durumu, daha da fazla federal yardımla güvene almaya çalışırsa, durum eskisinden de fena hale gelir.
3. Spesifik Sorunlar: Sözde Bilim İnsanı Kıtlığı
İlk olarak fazlaca öne çıkan, bilim insanı, araştırmacı, mühendis ve benzerinin "kıtlığı” meselesine yönelelim. Federal devletin, bu sözde "kıtlığı” gidermek amacıyla bilimsel eğitimi sübvanse etmesi gerektiğine dair yaygın bir iddia söz konusu. Gelin bu sorunu daha yakından analiz edelim: Her şeyden önce, bilim insanı "kıtlığı”
İki Temel Sorun: Genel Araştırma ve Askeri Araştırma
Savunma Bakanlığı'na sunulan Cordiner Report'ta da belirtildiği üzere: Nükleer çağda modern askeri kuvvet giderek artan oranlarda eğitimli teknisyenlerin yetilerine ve yaratıcılıkla- rına bağımlı hale geliyor, eskisi gibi acemi piyade erlerine değil. Öyleyse insanları celp etmeyi köhneleşmiş bir yöntem olarak rafa kaldırıp, hak ettikleri ücretlere istihdam ettiğimiz yetenekli teknisyenlerin isteyerek sundukları hizmetlerine bel bağlamak, nükleer (ve bakteriyolojik) çağın gereklerinden değil midir?
Reklam
45 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.