m

Marksizm

1 member
Bu kitabı yazarken sadece Marx ve Engels'in kendi kitaplarından, mektuplarından, bu eserleri olumlu biçimde yorumlayan araştırmacılardan yararlanmadım. Marksizmi tümüyle inkar eden, Marksizmi orasından burasından çekiştiren burjuva ideologlarından, Marksizmde yanlışlar bulmak için yırtınan Marksizm eleştirmenlerinden, Marksizmin diyalektik tarihsel materyalizmini yok sayan idealist profesörlerden de olumsuz anlamıyla yararlandım: Onlarla polemik yapmadan Marksizmin bunlara verdiği yanıtları açıklamalarıma ekledim. Marksizmin değişik konulara bakışını sürece uygun aktarabilmek ve aradaki farkı, gelişimi gösterebilmek için aynı konuyu birçok yerde ele almak zorunluydu, bundan kaçınmadım. Olabildiğincce kısa-öz-net yazmaya çalıştım. Konsantre edilmiş bir çalışmadır bu. Okuyucunun aktardığım alıntıların çarpıcı yönünü hemen görebilmesi için, anlamı bozmadan gereksiz sözcüklerden ayıkladım; ama gerektiği yerde de tümünü aktardım. Marx ve Engels'in incelediğim yapıtlarının hangi tarihsel ortam içinde yazıldığını gösterebilmek için araya giriş bölümleri ekledim. Bu, tarihsel ortamı özetleyen "girişler" eserlerin daha iyi anlaşılmasını sağlamayı amaçlıyor. Son olarak bu kitap hem marksizmi bildiğini düşünenler için yazıldı; hem de bu satırların yazarı gibi Marksizmi yeniden, yeni bir gözle, köklü biçimde öğrenmek isteyenler için. Yıllarımı verdiğim bu çalışmanın, yıllarını özgür bir dünya umuduna verenlere ve verecek olanlara katkı yapması dileğiyle...
Sayfa 20 - Kalkedon YayıncılıkKitabı okudu
Rosa Luxembourg’un sözü
Friedrich Engels bir keresinde şöyle demişti: Kapitalist toplum, ya sosyalizme doğru ilerlemek ya da barbarlığa geri dönmek gibi bir ikilemle yüz yüzedir. Bugün, Engels’in yaklaşık bir kuşak önceki kehanetindeki gibi dehşet verici bir önermenin önünde duruyoruz: Ya emperyalizmin zaferi, bütün kültürlerin yıkımı ve Antik Roma’daki gibi nüfusun boşalması, harap olma, yozlaşma, büyük bir mezarlık; ya da sosyalizmin zaferi
Kalkedon YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Narodnik teoriye dayanan bireysel terörizmin politika ve uygulaması, bir yandan her an iş gören faal "kahramanlar" yaratırken, öte yandan, her şeyi bu kahramanlardan bekleyen pasif bir "kalabalık" oluşturmuştur. Böyle bir teori ve ona dayalı uygulamalar, kitleleri harekete geçirme olanağını, bir kitle partisi yaratılmasını ve devrimci bir kitle hareketi oluşturulmasını olanaksız kılmıştır. Üstelik, polis kısa zamanda, Sosyalist Devrimci Parti'nin terörist mücadeleyi yürüten örgütünün başına, kendi adamları olan E. F. Azef adında bir mühendisi ajan provokatör olarak yerleştirmiştir. Böylece terörist faaliyetler polisin denetimi altına girmiştir. Azef, partide kısa bir sürede bir numaralı adam olmuş, Merkez Komite'nin üyelerini seçmeye başlamıştır. Azef'in 1908'de ajan provokatör olarak teşhir edilmesi üzerinde de Sosyalist Devrimci Parti'nin önde gelen kadroları perişan olmuştur.
Marx-Engels'in gençlik dönemi yapıtlarına karşı iki uç yaklaşım vardır: Birincisi, bu dönemdeki yapıtları tümüyle reddetmek. İkincisi, bu eserlerdeki görüşleri olduğu gibi kabul etmek. Oysa bu iki uç yanlış yaklaşıma karşı doğru tutum, Marksizmin doğuşunu kronolojik olarak incelemek, onu ayrıştırmak, doğruyu içinden çekip çıkarmaktır. Örneğin gençlik yapıtlarında kullanılan "yabancılaşma" kavramını çöp sepetine atanlar yanlış yapar. Ne yazık ki Lenin, Marx'ın o büyük eserlerinden olan 1844 Ekonomi ve Felsefe Elyazmaları'nı ve basılmamış olduğu için Alman İdeolojisi'ni okuyamadı. Şimdi biz bu eserleri araştırıp inceleme olanağına sahibiz.
Sayfa 19 - Kalkedon YayıncılıkKitabı okudu
1916 kışında cephede her şey sakindi. Siperlerde öyle zamanlar oluyordu ki, askerler düşman erleri görüyor ama ateş etmiyorlardı. Avusturyalılarda aynı şekilde hareket ediyorlardı. Zaman zaman Avusturyalılar bağırıyorlardı: 'Savaş bitsin!' Rus askerlerini kendi siperlerine davet ediyorlar, Ruslar da Avusturyalıları. Bizim kesimde kardeşleşme 1916 Ekiminde başladı ve tabii subaylar buna fena halde bozuldular ve üzerimize yürüdüler. Buna karşın Ocak ayında artık kardeşleşme yaygın bir hale geldi. Bu iş o kadar ileri gitti ki askerler aralarında öteberi değişmeye başladılar: Ekmek ve şeker veriyorlar, karşılığında, çakı ve jilet alıyorlardı.
devlet içindeki bütün savaşımlar demokrasi, aristokrasi ve monarşi arasındaki savasım, oy hakkı uğruna vb. savaşım, çeşitli sınıfların yürüttükleri gerçek savaşımların büründükleri aldatıcı biçimlerden başka bir şey değildir
Reklam
142 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.