Evet, anılar. Nice serüven geçirdik, ne dostluklar eskittik, bir biz ikimiz kaldık ayakta. Aynı sapta tüveyçlerini birbirine dönmüş iki çiçek gibiyiz; bir de tomurcuğumuz var.
Yataklarımızın üzerine uzanır, nasıl uzun uzun konuşurduk. Ne rahat günlermiş onlar... İşim çok, içim dar, yaşım eh işte... Yaşamak çok zor geliyor. Ayaklarımı uzatıp oturmak ve hiçbir şey düşünmek istemiyorum.
Bu şu demekti ki benim ne kızmaya, ne sinirlenmeye, ne ağlamaya, ne surat asmaya ne hiç hiç hiçbir şeye hakkım yoktu. Ben her an, gözlerinin içi pırıl pırıl, hayatından memnun biri olmak zorundayım. Anlatabiliyor muyum? Oysa ben çıldırmak üzereydim.